kapat
05.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Yeni cami direk ister, diplomasi yürek ister..

Özet: Yazar, nereden geldiği belli olmayan bir ilhamla birden dış politikaya merak salar.. Özellikle medyadaki dış politika yazarlarının yetersiz kaldığına hükmedip, hükümet adamlarını bizzat kendisi irşat etmeye karar verir..

(Spottan devam ediyoruz) Yazarın birgün önce özenle kaleme aldığı dış politika konulu risalesinde, "diplomaside başarının şiddetten geçtiği" tezini savunmuştur..

Gerçi bunda, o gün eve çağırdığı tamircinin uyduruk bir iş için 20 milyon lira istemesinin yarattığı ruh halinin de etkisi vardır..

***
Bereket versin ki yazmak için böyle bir konu seçmiştir.. Eğer "Moda dünyasındaki yerimiz.." gibisinden bir konu seçseydi, bütün mankenlerin eşek sudan gelinceye kadar dövülmesi icap ettiğini yazacaktı..

(Kendini bilmez bir tamircinin fikir hayatımızdaki yan etkileri işte böyle yıkıcı olabiliyor..)

Aynı konuda yazmaya devam eden yazarın ruh hali bugün de fırtınalıdır, yer yer kaba dalgalıdır..

Diplomasinin dili..
Biz millet olarak kendimizi iyi ifade edemiyoruz..

Temsil askerden kaçmak için elimizden geleni ardımıza koymayız, sonra tutup "At üzerinde doğan bir ırkın ahvadı.." olduğumuzu iddia ederiz.. Elimize bir beygir geçtiğinde de doğruca sur dibine götürüp kestirir, kaçak sucuk olarak piyasaya süreriz..

Nasıl ki Amerika, bir zamanlar "atını seven kovboyların" ülkesi diye dile düştüyse; biz de sucuk merakımız yüzünden "atını yiyen yiğitlerin" ülkesi olduk..

Dış politikadaki hallerimiz de böyle..

Kendimizi iyi ifade edemediğimiz için başımıza gelmedik iş kalmadı.. Bir vakitler Makarios papazı azdıydı.. O zamanlar da başımızda dürüstümüz Ecevitimiz vardı..

Tuttu, orduyu Kıbrıs'a gönderdi..

Niye gönderdi? Gidip savaşsınlar, Makarios azgınının mezalimini kırsınlar diye.. Evvelallah ordumuz orada aslanlar gibi savaşıp, kudurmuşların hakkından bir güzel geldi..

Buraya kadar iyiydi ama Başbakanımız, dürüstümüz Ecevit'in şairliği tuttu.. O güzelim savaşlara "Barış harekatı.." adını taktı.. Oldu mu size, kahraman ordumuzun kazandığı savaşın adı barış harekatı?

Ondan beri de milletçe pirincin taşını ayıklamaya çalışıyoruz..

***
Bir kere dünyaya Kıbrıs'ın kuzeyini savaşarak, şehitler vererek zaptettiğimizi anlatamadık.. Harekatın adı barış olduğundan, elin oğlu hala Kuzey Kıbrıs'ı emlakçıdan aldığımızı zannediyor..

O yüzden de uluslararası arenada ne zaman Kıbrıs mevzuunu açsak, kimse bizi dinlemiyor..

Bunlar hep duygusal yapımızdan kaynaklanıyor..

Bakın Amerika'ya.. Afganistan ile savaşıyor ama onların başkanı oturup terör kurbanları için şiir yazmıyor.. Basıyorlar füzeyi, basıyorlar gülleyi, sallıyorlar bombayı..

Neden? Laf anlamaz Taliban militanlarını "mermi manyağı" yapacaklar da ondan.. İşte uluslararası arenada geçerli olan dil budur..

Talat Paşa usulü..
Yeri geldikçe hep hatırlatırım.. Rahmetli Talat Paşa vaktiyle soranlara "Bizim dış politikamız filan yoktur.. Rus elçisi İgnatev ne derse biz tersini yaparız.." demişti..

Fena da yöntem değildi.. Ruslar hasmımızken bu sistem işe yarıyordu.. Ne zaman ki Sovyet Rusya çöktü, bizim dış politikanın mizanı da bozuldu.. Rüzgar nereden esiyor, harman nereye savrulacak bilemedik..

Şimdi bana "Peki kardeşim, bizim dış politikada hiç mi başarımız yok?" diye sorarsanız "Var.." derim ve 1946 yılındaki San Francisco Konferansı'nı örnek veririm..

Bu başarımızı duymamış olabilirsiniz.. Ben de meslekteki büyüğümüz Bedii Faik'in "Matbuat, Basın derken Medya.." başlığı altında topladığı anılarından okudum..

Anlatacağım diplomatik zafer Bedii Faik'ten rivayet edilmiştir..

***
İkinci Dünya Savaşı taze bitmiş.. Amerika, demokrasi cephesinde ne kadar devlet varsa başkanlarına name çıkarıp, San Francisco'da toplayacağı "Dünya Konferansı"na çağırmış..

Maksat demokrasi ile yönetilen ülkelerin liderlerine akıl sorup yeni dünya nizamını şekillendirmek..

Demokrasi konferansına çağrılacağımıza kimse ihtimal vermiyor.. Neden derseniz, biz de demokrat olmasına demokratız ama sadece tek partimiz var.. İkincisine gücümüz yetmediğinden değil, milletçe birlik ve beraberlik içinde olduğumuzdan;

- "Muhalefete lüzum yok.. Gerekirse onu da hükümetimiz yapar.." deyip, CHP ile idare ediyoruz..

Ama başımızda İsmet Paşa gibi kafasında kırk tilki dolaştırıp kuyruklarını birbirlerine değdirmeyen bir "Milli Şef" var ki kırk demokrat cumhurbaşkanına bedel..

Konferansın yıldızı..
İsmet Paşamız nereden akıl etti bilinmez, savaştan mağlup çıkan Almanya'ya, savaş bittikten sonra savaş ilan etti..

Bu Hitler'in ölüsüne "Delikanlıysan gel, açık arazide kapışalım.." meydan okumasıydı.. Hitler öldüğünden değil, bizden çekindiğinden cevap veremedi.. Bu sayede kendimizi demokratlar cephesinde bulup San Francisco Konferansı'nda temsil edildik..

Heyetimizin başkanı o devrin Dışişleri Bakanı Hasan Saka'ydı..

Heyetin yola çıkmasından birkaç gün sonra konferans başladı, birgün sonrasının gazeteleri de müjdeli haberi ahalimize verdi:

- "Konferansta Türk heyetinin teklifi ittifakla kabul edildi.."

İşte uluslararası diplomatik arenada gözlerimizi yaşartan ilk büyük başarı budur.. Dünyanın onca demokrat memleketi biraraya gelmiş, onların akıl edemediği teklifi tek parti ile yönetilen ülkemiz yöneticileri yapmıştı..

Ve o teklif oybirliği ile kabul edilmişti..

Konferansın başlığında San Francisco adının geçtiğini dikkate alan heyetimizin teklifi şöyleydi:

- "Konferansın bildirilerinde San Francisco'nun adı geçtikçe, bu ismin başına "Güzel" sıfatının eklenmesi.."

Hani bizde övücü sıfatlarla birleştirilmiş Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Gaziantep gibi şehir isimleri var ya! Bunun gibi işte.

(Yazarın notu: O vakitler "Erkekbursa" teklifi nedense kabul edilmemişti..)

Heyetimiz sayesinde konferans bildirilerinde "Güzel" sıfatı şehrin adıyla birlikte kullanıldı.. Şehrin adı böylece "Güzel San Francisco" oldu.. Bu diplomatik başarımızı hatırladıkça hala heyecanla titrerim..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır