kapat
05.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Pensare, Pensare, Pensare

İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Filistin lideri Yaser Arafat'ın bulunduğu binayı bombaladığı saatlerde Kıbrıs'ta Ortadoğu barışına yönelik önemli bir adım atılıyordu...

Arafat, CNN'de burnundan soluyarak, "ABD, dünyanın bir numaralı gücü, bin Laden'i durdurabiliyor mu ki, ben de içimdeki radikalleri yüzde 100 durdurabileyim. Daha bu sabah 8 kişiyi tutukladık. Daha ne yapmamı istiyorlar anlamıyorum" diye konuşuyordu...

Aynı CNN kanalı Kıbrıs'tan yaptığı canlı yayındaysa, orada doğan Metin Münir gibi bazılarının dahi unuttuğu, kanlı günlerden hiçbir iz taşımayan, iki eski okul arkadaşının görüşmesinden notlar yansıtıyordu... Espirili... Siyasetin houte couter'ı sayılabilecek şıklıkta bir görüntü demeti...

Acaba, 11 Eylül sonrasında sınırları yeniden çizilmekte olan, moda tabirle "Üçüncü Dünya Düzenlemesi"nin yapıldığı Ortadoğu'daki bu iki gelişme nasıl değerlendirilmeli?

DÜŞÜNMEK, DÜŞÜNMEK, DÜŞÜNMEK

Öncelikle...

İsrail - Filistin gerçeği...

Robert Littell'in kaleme aldığı "Bir Politikacıyla Söyleşi, Şimon Peres" kitabından Ortadoğu'nun özüne dönük birkaç satır:

"Bir gün Venedik Lido'sunun Yahudi mezarlığında Leonatto Segre Amar adında birinin mezarı üzerinde bir yazı gördüm.

İtalyanca şöyle diyordu:

Pensare, Pensare, Pensare, Amare, Sognare, Lottare, Temere, Tremere, Sperare, Capire, Soffrire, Morire...

Bu şu demek:

Düşünmek, Düşünmek, Düşünmek, Sevmek, Düş Kurmak, Savaşmak, Korkmak, Titremek, Umut Etmek, Anlamak, Acı Çekmek, Ölmek...

Beni bu mezar taşına çeken ilk şey, 'Düşünmek' sözcüğünün ilginç yinelenmesi olmuştu. Sanki Eski Ahit'in bir öğüdüydü bu..."

İSKELE Mİ KÖPRÜ MÜ

Allah'a şükürler olsun ki, İsrail ile Filistin arasındaki sorunu çözmek için kan akıtmak zorunda kalan iki tarafta da akil adamlar var...

Bu anlamda kitabın 70. sayfasında yer alan bir başka pasaj...

"Bir Amerikan şiirinde, biri soruyordu:

Nedir bu iskele?

Bir iskele, eksik bir köprüdür. Tek bir ucu vardır sadece. Yaşamda sorun bir iskeleyi iki uçlu bir köprüye dönüştürmektir. Bir çıkmazda bulunmak tehlikelidir. Ama iki çıkış yolu bulunur bulunmaz, her zaman bu ikisinden biri yönünde gidilebilir. Bu pek ince bir süreçtir çünkü pazarlığa başlanır başlanmaz karşı tarafta birinin bulunduğu anlaşılır.

Evlilik gibi bir şeydir bu. Gerdek gecesinden sonra bir aile olarak yaşamak zorundasınızdır. Bu da o zamana değin bekar yaşadığınızdan bambaşka bir şeydir; evlenir evlenmez günlerinizi iki kişi olarak geçirmek zorundasınızdır. Ve iki tarafın da buna alışması zor olur. O zaman uzlaşmalar ödünler aranmaya başlanır. Sonra da bakarsanız halkınız size sormaya başlamış.

İyi ama ne yapıyorsunuz siz, öyle mutluyduk ki, çünkü tehlike içinde yaşamak mutluluk getirebilir. Her şey öylesine açık ki, uzlaşmaya gitmeye gerek yok. Ödün vermeye gerek yok, anlıyor musunuz? Ancak bu durumdan kurtulmaya kalkıştığınız zaman tehlikenin öteki yüzünü görürsünüz. Ama o zaman olasılıkların da öteki yüzünü görürsünüz.

Şimdi beni çok zaman iyimser yapan, bir bunalımdan geçiliyorken, insanların bu bunalımın dünyanın sonu olduğunu sanmasıdır.

Oysa ki, bir bunalım her zaman geçici bir olgudur.

Bence yaşamda temel olarak kusursuz hiçbir şey yok. Buna kötülük de dahil. Kusursuzluk diye bir şey yok. Bu da her zaman en kötü durumlarda bile bir olasılık bulunabilir anlamına geliyor."

ARAFAT VE SİMGE

Bir başka boyut... Ortadoğu'nun en büyük iki kördüğümünü çözmeye niyetlenen ABD, İsrail'in Arafat'ı ortadan kaldırmasına izin verir mi?

Ya da Arafat ölürse, İsrail-Filistin sorunu daha kolay çözülebilir mi?

Sanmam...

Kanaatimce, Filistinli radikallerin önceki günkü kanlı eylemine cevap olarak İsrail'in başlatmış olduğu hava akını öncesinde çok özel kuryeler aracılığı ile Arafat bilgilendirilmiş olabilir...

Çünkü şu anda İsrail ile Filistin arasında yürütülen "Koridor diplomasisi"nin özelliği gereği...

"Geçiyordum uğradım, şimdi haberim oldu, sizin de bilginiz olsun, bu akşam bizimkiler senin evi bombalayacaklar, sizin radikallere bu işte ne kadar ciddi olduğumuzu göstermek ve bizimkilerin ağzını kapamak için" diye gizli bir bilgi notu düşülmüş olabilir...

Ki... Peres, anılarını aktardığı o kitapta, Arafat'ı şimdiye dek neden ortadan kaldırmadıklarını şöyle açıklar:

"Yapabilirdik, ama yapmadık. Lübnan'dan geri çekiliş sırasında ordumuzun bir tüfek atımı uzağında bulunuyordu. Sanıyorum Begin onu vurmamaları emrini vermişti. Her şeyden önce, bir anlaşma yapılmıştı ve buna göre biz, onun Lübnan'dan sağ salim ayrılmasına izin verecektik. Onu öldürmek, yükümlülüklerimizi çiğnemek anlamına gelecek demektir. Sonra da düşündük ki ölmesi, belki de sorunları yoluna koymaktan çok, yeni yeni sorunlar çıkaracaktır. Bir simgeydi o. Simgeleri bozmamaya çok dikkat etmelidir."

GEÇMİŞ & GELECEK

Peres, kitapta Arafat'ı ne kadar iyi tanıdığını şu kelimelerle ortaya koyuyor:

"Arafat'ın bazı şeyler için çok güçlü bir belleği var. Pek çok ad, pek çok olay anımsıyor. Ama tarihin düzencesine uymuyor. Kendini olaylarla sınırlandırılmış bulmuyor. Olaylar konusunda kendine özgü yorumunu yaratabiliyor. Olaylara egemen, olayların tutsağı değil. Ayrıntılara girmek zorunluluğunu duymuyor. Ama belleği güçlü ve durumları çabuk kavrıyor. İngilizce konuşurken biraz duraksıyor; çünkü dile iyice sahip olmadığını bilincinde ve ona söylediklerimizin tümünü de anladığına emin olamıyor. Ama tam bir taşralı olan Hafız Esad'la karşılaştıracak olursanız, Arafat en azından, evrensel bir insan. Arafat tüm dünyada törenlere katılmış. Nasıl davranması gerektiğini biliyor. Biraz Fransızca anlıyor ve buna benzer şeyler. Bu açıdan bakılınca, gerçekten şaşılacak biri." Bu bakımdan her ne kadar kan akıyor olsa da yakın gelecekte bir Filistin devletini görmek olası... Ufukta İsrail-Filistin sorununun çözümü gözüküyor... Her ne kadar üzerinden barut kokusu eksik olmasa da...

Tüm bu manzaraların yanında Kıbrıs için ne denilebilir? Sanırım onun için söylenecek fazla bir şey yok...

Kıbrıs'ta Türk ve Rum halkının ve Türkiye ile Yunanistan'ın çıkarlarını koruyan bir anlaşmanın altına imza atılacaksa, bunda Ecevit'in payı, Türkiye'nin sağduyusu gözardı edilmemeli!..

Birbirlerine bombadan bir menü sunarak çözüm arayan İsrail-Filistin paradoksunun ötesinde bu akşam Klerides, mektepten arkadaşı Denktaş'ın evinde başbaşa yemek yiyecekler...

İki liderin yemek yedikleri saatlerde, ikisinin de başının üstüne bomba yağmayacak... Çünkü, Ada'da huzurun teminatı olan Türk Ordusu var.

Ve...

Peres'in kitabından son bir not daha:

"İnsan dostlarını geçmişe bakarak değil, geleceğe bakarak değerlendirir. Dostlarını geçmişe bakarak değerlendirirse hiç dostu olmaz."

Bence her iki sorunun çözümü de Peres'in bu anahtar cümlesinde yatıyor...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır