kapat
05.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Şairin yurdu neresidir?

Yirminci yüzyıla damgasını vuran yazarlardan Milan Kundera, Can Yayınları arasında çıkan "Bilmemek" başlıklı romanında bir şairin hazin ve biraz da komik hikâyesini anlatıyor ki, şairler adına bir ibret dersine de vesile olmakta...

Jonas Hallgrimsson, 19. yüzyılda tanınmış büyük bir romantik şair ve aynı zamanda İzlanda'nın bağımsızlığı yolunda büyük bir savaşçıdır.

O yıllar İzlanda, Danimarka'nın sömürgesi ve Hallgrimsson, başkentte ömrünü tüketmek üzere... Kundera'nın deyişi ile "Bütün romantik şairler, büyük yurtseverler olmanın dışında, aynı zamanda sıkı içiçidirler"...

Hallgrimsson da yine içtiği bir gün merdivenden düşer, bacağını kırar, bir süre sonra da dünyasını değiştirdiğinden Kopenhag mezarlığına gömülür. Yıl 1845'tir.

Doksan dokuz yıl sonra, 1944'te İzlanda Cumhuriyeti ilan edilir. İki yıl sonra şairin ruhu, İzlandalı zengin bir sanayicinin ruhunu ziyarete gelir: "Yüz yıldır kemiklerim yabancı ellerde, artık anayurduma dönmemin zamanı gelmedi mi?"

Yurtsever sanayici de bunun üzerine şairin kemiklerini anayurduna getirtmeye karar verir. Getirtir de...

Fakat bu sırada bir başka olay olur. Cumhuriyet'in çiçeği burnunda bakanları Hallgrimsson'nu, yine büyük bir şair olan Elinar Benedktsson ile bin yıl önce, ilk İzlanda parlamentosunun açık havada toplandığı yerde kurulan Thingvellir'e gömerler.

Çok geçmeden de dünya, yurtsever sanayicinin itirafa cesaret edemeyeceği bir şeyi öğrenecektir: Çünkü şair, Kopenhag'da yoksullar arasına gömülmüştür ve mezarında kimliğini belirtecek hiçbir işaret yoktur. Kemik yığınlarından bir bölümü seçilerek İzlanda'ya götürülür. Bu kemikler ise Danimarkalı bir kasaba aittir.

Şairle aynı derecede yurtsever kasabın trajik yazgısı ise naaşının hayatı boyunca kendisinde korku ve tiksintiden başka bir şey uyandırmayan bir adaya sürülmüş olması...

Böylece de sadece iki mezarı barındıran Thingvellir, yine Kundera'nın deyişi ile "dünyadaki bütün Pantheonlar, bütün o groteks kibir müzeleri arasında bizi duygulandıran tek mezarlık" olarak yerini alıyor.

Anlaşılan, şairlerin yazgısı hiçbir mekân ve zamanda değişmiyor.

Nâzım Hikmet'in Anadolu'da bir köy mezarlığında, bir çınarın altına gömülmesini istemesi boşuna mıydı? Neyzen Tevfik boşuna mı "Hiçbir şey istemem, yeter ki çalmasınlar mezar taşımı" diyordu?

Dileğim, yaşarken kıymetini pek bilemediğimiz şairlerimizin başlarına böyle şeyler gelmemesi...

AKSANAT YENİLENİYOR

Akbank Kültür Sanat Merkezi (Aksanat), 1993 yılından bu yana sürdürdüğü ve sanat çevrelerince beğeniyle izlenen faaliyetlerine, binada sürdürülecek yenilenme inşaatı nedeniyle ara verdi.

Beyoğlu'nda altı katlı bir yapıda, sergiler, tiyatro, CD gösterimleri, dia gösterimleri, paneller ve atölyeler ile değişik alanlarda faaliyetler gerçekleştiren Aksanat'ın yenilenme aşaması mayıs 2002'e kadar sürecek...

İKİ MISRA

Senin yayındayken, avuçlarımda,
Suda sabun gibi eriyor zaman...

ZEKİ ÖMER DEFNE



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır