kapat
12.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Zordur içeride olmak!..

İçeriyle 70'li yılların o kan ve ateş günlerinde tanışmıştı...

Bütün ''dışarıda'' olmayanlar gibi onun için de hayat çok zordu artık...

İnsana dokunmak, sokakla temas ve yaşamla bağ kurmanın yollarını arıyor, hayatın ritminden uzak durmak istemiyordu;

Bildik koğuş sohbetleri, ranzasına yığdığı kitaplarla arkadaşlık da yetmiyordu .. Mazgal altlarında, avluda, koğuşta ve her volta atışında hep buna kafa yorduf; Kendi kendine konuşuyor, bir başına şiirler okuyordu sıklıkla..

Şiirler yüksek sesle okundukça, vurgular, tonlamalar yapıldıkça..

Birkaç zaman sonra bu gösteriden koğuş arkadaşları da nasiplenmek istedi!

Bir, iki, üç derken, şiir matineleri, tek kişilik oyunlara, oyunlar, kalabalık kadrolu müzikallere dönüştü.. Müzikalin tek enstrümanı sazdı tabii..

KARANLIKTAKİ IŞIK
Yüzlerce mahkum bir 'oyun'un içindeydi şimdi.. Mahkumlar ''hükmü'' unutmuştu biraz olsun. Motivasyon tamamdı!..

İşte, şimdi ''dışarı''yı ''içeri'ye taşımış, ''Koğuş Tiyatrosu''nu kurmuştu kendince..

Koğuşlararası turneler düzenlendi önce, sonra da ödül törenleri..

Ayak oyunlarının, kulisin dönmediği ödüllerdi bunlar!.

Bu sevda birkaç yıl sürdü gitti böylece.. Sonra da ''dışarı' çıktı..

Önce Konservatuar'ı bitirdi "dışarı''dan! Devlet Tiyatrosu'na girdi oyuncu olarak ve ardından da rejisör oldu.. Hem de hatırı sayılır oyunlar yöneten..

Ve yıllar yıllar sonra..

Bir borç ödemek istedi.. Dahası, "karanlığın içinden sızan ışığı bilen biri" ve "yaşamla bağ kurmanın ustası" olarak bir reçete yazdı.. "F Tipi ya da E Tipi" bir reçete değil tabii.!. Ve hemen uygulamaya koydu bunu..

1981'in Kasım'ında, Ulucanlar'da, "Türkiye'nin ilk Cezaevi Tiyatrosu"nu kurdu.. İşte, o gün bugündür, yani tam 20 yıldır "T Tipi Tiyatro" devam ediyor onun için..

Dışarıdan çok "içeri"de kalıyor.. Ve sabahın sekizinden akşamın sekizine değin ranza aralarında, avlularda sürüp gitmekte olan provalar, dertleşmeler, turneler onun yaşam biçimi artık.. Öyle ki bazı geceler provalar gecenin bir yarısına kadar uzadığı için eve gitmeyecek, koğuşlardan birinde kalacak kadar!..

Her devrin cezaevi yönetiminden destek gördü, görüyor.. Zamanın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Altan Saysel'le başladığı bu serüven, şimdiki Cezaevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'la da daha bir sıkı sürüyor..

Adı, Turgay Tanülkü..

Kasvetli bir Pazar sabahında tanıştım onunla.. Birkaç dakika sonra laf lafı açtı ve hikayesine uzandı... Anlattıkça şaşırıyordum.. Masadaki dostlar da şoka girmişti..

Aslında 20 yıllık bu macera başlı başına, (hem de yeryüzü ölçüsünde) bir film konusuydu.. O kadar bizden hikayeler o kadar trajik ve komik hatıralar düşüyordu ki masaya.. Ve bunca yıl geçmesine rağmen "açığa çıkmamış" olmasına da hayıflanmıştım.. İşte, bu yüzden çok paylaşmak istedim bu "Pazar anıları"nı.. Hem siz okurların yüreğini ısıtmak, hem "dünyanın tüm sinema yönetmenleri"ne not bırakmak, hem de "hayatın dibinden" bir öykü niyetine!..

Hangisinden başlamalı bilmem ki..

Mesela, "Sarıpınar 1914" oyunu sahneye konacak.. Tiyatro elemanları "erkekler koğuşu"ndan malum... Ancak o bildik kadın karakteri için olmazsa olmaz bir "hanım" oyuncu gerek... Çare tez bulunur! "Yuvuklu"sunu öldüren bir erkek mahkuma kadın elbisesi giydirilir ve provalar başlar.. Sıra ilk gösterime gelir, oyun başlar ve sözkonusu oyuncu sahneye çıkınca, seyirci mahkumlar gülme krizine tutulur... Öyle ya, incir çekirdeği misali nedenle bir "kadın"ı öldürmekten içeriye düşen birine "zenne"lik rolü tuhaf karşılanmıştır!

CİNAYETE TEŞVİK!
Her zaman, herşey güllük gülistanlık gitmez tabii.. Yine provalardan birinde Turgay Hoca'yı bir stres alır.. Bir oyuncudan istediği verimi bir türlü görememektedir.. Cinayetten hem de üç cinayetten hükümlüdür kahramanımız!.. Hoca, bir ara sesini yükseltir, fırçayı atar.. Ama zaten cinleri tepesine çıkmış ve de "öfkesine yenik" düşmesiyle ünlü mahkumumuz, aynı tonda cevabı yapıştırır; "Hoca kes artık bağırmayı çağırmayı, dördüncü cinayetimi işletme bana!" Neyse ki sulh bulunur "dördüncü cinayet" işlenmez!!

***
Bir hikaye de benden!

Turgay Tanülkü.. 25 yıldır Devlet Tiyatrosu'nda görevlidir.. Hem rejisör hem oyuncu olarak isterse TV dizilerinde de de özel tiyatrolarda da sanatını sürdürebilecek bir potansiyeli vardır.. Hatta daha çok para kazanma şansı..

Ancak "içeri"de paradan sözedilmediği bir dünyayı seçmiştir kendince..

"İçeride" bulunmanın" ne demek olduğunu bilmenin ve karanlıktan daha çok ışık süzmesinin hatrına!

T Tipi'nde firar!
Mapusluk zor iştirf! ''Aktör'' de olsan, alkış da alsan, aile hasreti bi baş gösterdi mi ''firar'' kaçınılmaz olur.. Hapishane hapishane turnelere çıkıldığı bir günde mahkumlardan biri kaçmaya karar verir.. Hatta bu durumunu biraz da kaçış parasını denkleştirmek için arkadaşlarına bildirir. Turgay Hoca duyar bunu ve yarı şaka yarı ciddi, ''benden de sana bir katkı'' diye cebine para sıkıştırır. Ancak ardından,f''Git istiyorsan ama gidersen tiyatroyu tehlikeye atarsın ve bir daha tiyatro yapmama izin vermezlerf!'' der.. Bu söz üzerine ''firar sevdası' son bulur bizim sevdalınınf!..

Cinayet tatbikatı
Oyunlardan birinde bir cinayet sahnesi geçmektedir.. Rol gerçeğe yakın olsun diye provalar sırasında bir yöntem geliştirilir. Koğuşun en kıdemli ve en usta cinayetçisi(f!) davet edilir ve öldürme sahnesi için fikirler alınır, hatta tatbikat bile yapılırf! Ve sahiden de değme cinayet sahnelerinden biri oynanmıştırf! Bu sahneden dolayıdır ki ... "Cezaevi Tiyatrosu" o yıl "Ortadoğu Tiyatro Festivali'nde "en iyi sahneleme ödülü"nü alır..

Af istemiyoruz!
Bir de af krizi vardır mahkum oyuncuların.. Hevesli, heyecanlı ve bir o kadar da tutkulu bir hazırlık sürecine girmişlerdir ki, gazetelerde "af" haberleri çıkmaya başlar.. Fazlasıyla üzülenler olur bu haberlere! Çünkü af çıkarsa oyuncuların önemli bir kısmı dışarıya çıkacak ve aylar boyu hazırlanan oyun sahnelenemeyecektir. Bir de "onca yıl yatılmış; birkaç ay daha yatılsa ne çıkar ki" diye düşünürler. Ancak af çıkarsa da yöntem bulunur.. Dışarıdadırlar ve özel izinlerle yine "eski mekan"larına uğrarlar sahne niyetine!..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır