|
|
|
|
Pamuğa sarılı köz gibi
Kadına zulüm molası... Cumhuriyet devrimleri ile birlikte dini hayatı yakından ilgilendiren önemli değişikliklerin meydana gelmesi sadece ilmiye sınıfını değil, Sufi kesimin de büyük çoğunluğunu rahatsız etmiştir. Devrimleri gizli veya açıktan eleştiren bu insanların arasında istismarcılar bulunmakla beraber 'din elden gidiyor' kaygısı yaşayanların pek çoğu samimidir. Ne var ki, devrimlerin İslami alana keskince dokunması karşıt bir 'duyarlılaşma hareketi' de doğurmuştur. Devrimlerle ilgili merkezi şikayet alanlarından biri kadın meselesidir. Pek çok dindar insan özelde çarşaf yasağı, genelde 'kıyafet devrimi' gibi uygulamalar yüzünden kadın ve namus telaşı yaşar. Bu tartışma ve çalkantılar Sufi muhitlerde de yansıma bulur. Böyle bir ortamlardan birinde, dönemin en önde gelen Kadiri şeyhlerinden Tayyar Baba şöyle der: -Meseleye bir de şu açıdan bakın: Kadınlara uygulanan zulüm ve aşağılama biraz olsun hafiflemedi mi?
Ehl-i Beyt aydınlığı Kadın ve erkek ilişkilerinde duvar örmeciliği zorunlu saydıran temel gerekçenin cinsellik olduğu açıktır. Hemen her durumda kadınla erkeğin bir arada olmasından bir ahlaksızlık doğabileceğine ilişkin inanç bu yöndeki bütün sınırlayıcı çerçevelerin ana gerekçesidir. Oysa nice maneviyat kahramanı ile ilgili 'karşıt' örnek hikayeler, kadın ve erkek arasında cinsel bir alışverişin ötesinde yüksek ruhani beraberliklerin ve iletişimin yaşanabileceğini gösterirler. Mesela Hasan Basri, Rabia ile bütün bir gece yol ve hakikat hakkında sohbet ettiğini belirterek 'bir kere bile aklımdan erkek olduğum geçmedi, onun da aklından kadın olduğu geçmedi' der. Mesela en sıkı fıkıh mezhebinin önderi İmam Şafii, bir Ehl-i Beyt yıldızı olan Nefise Hanım ile öylesine derin bir ilişki içindedir ki, 'kara kabuklu' dışında reçete tanımayanların beynini allak bullak edebilir. Büyük bir alim ve Sufi olan Nefise Hanım (Hazret-i Peygamber'in şehit iki gözbebeğinden biri Hazret-i Hasan'ın ilk torunu) öylesine engin bir hazinedir ki; devrinin bilgi denizi sayılan İmam Şafii sık sık onunla sohbet eder, ondan yararlanmaya çalışırdı.
'Ne derler?' İZ BIRAKAN KADIN Sufilerden Nişapur'lu Fatma, devrin en büyük velilerinden biri olarak kabul edilen Zünnun-ı Mısrı'ye bir hediye yollar. O da 'Sufi kadınlardan armağan almak küçük düşmek ve zayıflıktır' diyerek hediyeyi geri yollar. Fatma'nın cevabı şudur: 'Bu dünyada başkalarının ne düşündüğüne önem veren Sufiden daha aşağılık kimse yoktur.'
Sessizlik sanatı FUTAYMA isimli Sufi hanım dostluğu şöyle tanımlar: 'Birinin dostluğunu isteyen onu kabullenir. Uzak olduğunda unutmaz. Beraberken davranışlarını dostuna göre ayarlar. Eğer karşısındaki kendisiyle beraber olmak istemiyorsa onu dostluk etmeye zorlamaz...'
İmama fırça İMAM Şafii bir hastalık yüzünden sürekli kanama geçirmektedir. Bu halde bile öğrencilerin eğitimini aksatmamak için bir leğen üzerinde oturarak kanama devam ederken ders vermiştir. O sırada da 'Yarabbi, eğer sana yakınlaşmam bununla mümkün olacaksa belayı arttır' diye dua edermiş. Durumu öğrenen şeyhi derhal onu meneder: - Sakın böyle yapma! Allah'tan âfiyet iste, sen ve ben Allah'ın ağır sınavlarını (bela) gögüsleyebilecek er kişilerden değiliz.
|
|
|
|
|