|
|
|
|
Prodi'nin Avrupa Parlamentosu'ndaki konuşması
Başkan Prodi'nin Türkiye hakkındaki İlerleme Raporuna ilişkin 6 Ekim 2004'te Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşma.
Bayanlar ve Baylar Aralık 2002 Kopenhag Avrupa Konseyi'nin, Aralık 2004'teki Avrupa Konseyi tarafından incelenmesi için, Komisyon'un hazırlamasını istediği Türkiye'nin üyelik başvurusuna dair Rapor ve Tavsiye'yi sizlere sunmak Günter Verheugen ve benim için bir onurdur. Parlamento'nun istediği gibi, bu belgelere Türkiye'nin katılım olasılığı ile bağlantılı olarak özellikle AB politikaları ve Topluluk bütçesi kapsamında ortaya çıkan temel konuların bir ön değerlendirmesi eşlik etmektedir.
Komisyon bu belgeleri konuyla ilgili birçok derinlemesine tartışma sonrasında ve bugünkü tartışmayla son bulan uzun bir hazırlık dönemini takiben kabul etmiştir. Bu sonuçları, Konseyi bilgilendirdiğimiz anda, sizlere de sunmak demokratik sürecimizin doğal bir parçasıdır.
Bildiğiniz gibi, Kopenhag Avrupa Konseyi ile bizlere verilen ilk görev, Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini ne ölçüde karşıladığına dair bir rapor oluşturulması ve bir tavsiyenin sunulmasıdır. Bununla birlikte, kriterlerin karşılanıp karşılanmadığına ve Türkiye ile müzakerelerin açılıp açılmayacağına karar verecek olanın Avrupa Konseyi'nin bizzat kendisi olduğunu - Konsey'in Aralık 2002 kararında gayet açık bir şekilde belirttiği gibi - vurgulamam gerekir.
Dolayısıyla Komisyon'un görevi, Türkiye'nin bu kriterlere ilişkin olarak kaydettiği ilerlemeyi mümkün olduğunca nesnel ve sarih biçimde, incelemek ve Konsey için bu inceleme ile Parlamento'nun talep ettiği etki çalışması da dahil diğer ilgili faktörlere dayalı bir tavsiye oluşturmaktı.
Komisyon'un bugünkü cevabı EVET'tir. Yani kriterlere uygunluk ile ilgili olarak cevabı olumludur ve müzakerelerin açılmasını tavsiye etmektedir.
Ancak bu, Türkiye'deki durumun izlenmesi ve gözlenmesine ilişkin birçok tavsiyenin ve müzakerelerin yürütülmesiyle ilgili bazı özel tavsiyelerin eşlik ettiği bir EVET'tir.
Bizim açımızdan birbirinden ayrılmayacak şekilde bağlı olan bu iki hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Tüm samimiyetimle Avrupa halkı, Avrupa Parlamentosu, Konseyi ve Türkiye'deki ortaklarımıza - yani Türk halkı ile Türk Hükümeti'ne - bu iki hususu birbirlerinden ayırmamaları için sesleniyorum: yani bir yandan genelde olumlu olan cevabımız ve diğer yandan Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne entegre etme sürecinin başarısında temel anahtarı oluşturan koşullar.
Komisyon bu cevabı nasıl oluşturdu? İlk olarak, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uyumu hususunda Komisyon, daha önce belirttiğim gibi, mümkün olduğunca nesnel ve sarih bir resim sunmaya çalışmıştır. Olumlu ya da olumsuz, hiçbir şey gizlenmemiş, kapatılmamış veya çarpıtılmamıştır. Olumlu açıdan bakıldığında, Türk toplumunun tamamı, özellikle son birkaç senede, hayli geniş kapsamlı reform sürecine kendisini adamıştır. Kısaca, Türkiye'de demokrasinin düzenlenmesine ilişkin temel belgeler - anayasanın kendisi, tüm iç yasalar ve Türkiye'nin kendi yasaları karşısında üstünlüğünü tanıdığı çeşitli uluslararası konvansiyonlara artık katılmış olması - çerçevesinde, Türkiye Avrupa standartlarının bu konularda gerektirdiği düzeye ulaşmıştır - ya da Meclis tarafından kısa süre önce kabul edilmiş bulunan yeni Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle ulaşacaktır.
Tüm bu araçlar Türkiye'de toplumsal yaşam ve davranış üzerinde şimdiden güçlü bir etkiye sahiptir. Bu konuda iki örnek, ölüm cezasının kaldırılması ve Leyla Zana'nın yargılanmasının yakın bir zamanda yeniden gözden geçirilmesi ve kendisinin serbest bırakılmasıdır. Bununla birlikte, bu metinleri tam olarak uygulamak ve Türkiye'deki mevcut gerçeği Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalara yakınlaştırmak için yapılması gereken çok şey vardır. Rapor; işkence, kadın hakları, sendikal haklar, dini özgürlükler ile sivil ve askeri yetkililer arasındaki ilişkilerle ilgili duruma dikkat çekmektedir. Bu alanlarda hayli önemli şeyler gerçekleştirilmiştir ve ilerleme -özellikle son bir kaç yılda- açık bir şekilde gözle görülmektedir. Bununla birlikte hâlâ çok şeyin yapılması gerekmektedir.
|
|
|
|
|