Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mayıs 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Defne aktivistleri heykeltıraşlarla birlikte Kapadokya gezisinde.

İki halk 'kavuşmak' istiyor

Müjgan Halis
01.05.2009
Türk ve Yunan halkları arasındaki önyargıyı kırmak ve dostluğu geliştirmek amacıyla yapılan festivallerin sekizincisi bu yıl Kavala ve Kapadokya'da gerçekleştirilecek. Festivalin teması ise 'kavuşma'..
Bu yıl sekizincisi yapılacak Türk Yunan Dostluk Festivali'nin startı iki ulustan heykeltıraşın yaptığı heykel çalışmalarıyla başladı. Festivalin bu yılki teması olan 'kavuşma'yla aynı adı taşıyan heykeller Yunanistan'dan Adonis Kutsubas, Türkiye'den ise Ertuğ Atlı tarafından yapıldı. Heykellerin küratörü ise Prof. Dr. Ali Akay. Kızılırmak nehrinin eski yataklarından çıkarılan ve yörenin en ünlü çanak çömlekçisi Galip Körükçü'nün atölyesinde, onun sağladığı malzeme ve teknik desteklerle yapılan heykellerin yapımına 24 Nisan'da başlandı ve 27 Nisan'a kadar sürdü. Festival, 2001'de İstanbul ve Atina'da paralel kurulan iki ayrı derneğin başarısı. Türk Defne'nin başkanlığını Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, Yunan Dafni'nin başkanlığını ise Prof. Dr. Costas Sophoulis yürütüyor. Multi Türk Mall'un bu yılki sponsorluğunu üstleneceği festival her yıl iki ülkede birden düzenleniyor. Festivaller, dil kursları ve kültür buluşmalarıyla iki halkın yakınlaşmasını, birbirlerini tanımalarını ve kültürde, sanatta ortak yaşam alanları yaratmayı amaçlayan derneklerin bu yılki festival için belirlediği mekânlar Türkiye'den Kapadokya, Yunanistan'dan ise Kavala. Önceki festivaller sırasıyla Bozcaada-Dedeağa, İzmir-Selanik, Denizli-Samos, Antalya-Rodos ve Aydın-Fourni'de gerçekleştirilmişti.

BİR BÜTÜN OLMAK
Festivalin heykelini yapmak için Türkiye'ye ilk kez gelen Adonis Kutsubas, İskeçe doğumlu ve kökleri Trakya'ya kadar uzanan bir ailenin çocuğu. Yunanistan'daki üniversite eğitiminden sonra İsveç'te yaşayan ve orada antropoloji ve heykel eğitimi alan Kutsubas, Paraguaylı politik bir göçmen ailesinin kızıyla evlenmiş, daha sonra da baba toprağı İskeçe'ye yerleşmiş. O günden beri de bir yandan bu çok kültürlü kentte sanatsal etkinliklerini sürdürüyor, diğer yandan da eski yapıları restore ediyor, karnavallar düzenliyor, kitap basıyor, genç müzisyenlere albüm yapıyor. Adonis Kutsubas'ın festivale hazırladığı heykelde tam ortasından bölünmüş, içindeki iki çekirdeğin biri bir yarısında, diğeri öbür yarısında kalmış bir armut, Kapadokya'nın yeryüzü şekillerini ve kaya oyma doğasını anlatan bir çanağa oturtulmuş. Kaideye tutunan iki el olabildiğince gerçek. Heykelde ortadan ayrılan iki armut, iki yarımın gerçekten bir değer taşıması ve bir anlam ifade etmesi için bir araya gelmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Yapıtını barışa yazılan bir mesaj ve kavuşmanın o kadar zor olmadığı felsefesine dayandıran Kutsubas, "Ancak bir bütün oluşturduklarında lezzetli bir meyve olabilir," diyor.

DALLARDA BULUŞMAK
Diğer heykeltıraş Ertuğ Atlı ise, Şanlıurfa'da doğmasına rağmen kökleri Selanik'e kadar uzanan Edremit asıllı, Güzel Sanatlar Akademisi çıkışlı bir sanatçı. Tez çalışmasını Hitit heykelleri konusunda yapmış. O da bir yandan Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi'nde hocalık yapıyor, diğer yandan da 10 yıldır Heykeltıraşlar Derneği'nin başkanlığını yürütüyor. Atlı'nın başkanlığını yürüttüğü dernek 1948'de kurulmuş olmasına rağmen, sonra kapatılmış ve yeniden 1978'de kurulmuş. İkinci darbeyi de 12 Eylül darbesiyle alan dernek, 1988'de üçüncü kez açılmış. Çok sayıda kişisel ve karma sergiye katılan Ertuğ Atlı, bol ödüllü heykeltıraşlarımızdan biri. Atlı; ters duran, kökleri gökyüzüne bakan, dalları önce birbirine sonra da toprağa tutunan iki ağaçla ifade etmiş 'kavuşma'yı. Yaptığı çalışmayı ise şöyle anlatıyor: "Heykelimle toprağa değil, özde birbirine bağlılığı vurgulamak istedim. Toprak gelip geçici bir şey ama özde bağlılık daha farklı. Onda duygu var, sevgi var, geçmiş ve tarih var. Bu dostluğu toprakta ters olarak dallarla birlikte bütünleştirdim. Aynı toprakta olmamız gerekmiyor. Köklerimiz farklı da olsa dallarımızla buluşabiliriz."
Haberin fotoğrafları