kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

İşte Merkez'in enflasyon tahmini

ANKA
Giriş Saati : 30.04.2009 11:03
Güncelleme : 30.04.2009 21:18
Yeni Haber
Merkez Bankası, ekonomide daralmanın beklenildiğinden de yüksek olacağı sonucuna vararak, ilk çeyrekte çift haneli küçülme öngörürken, enflasyon tahminlerini de aşağı çekti...
Merkez Bankası, ekonomide daralmanın beklenildiğinden de yüksek olacağı sonucuna vararak, ilk çeyrekte çift haneli küçülme öngörürken, enflasyon tahminlerini de aşağı çekti.

Merkez Bankası, 2009 yılında enflasyonun orta noktası yüzde 6 olmak üzere, yüzde 4.8 ile 7.2 aralığında; 2010 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 5.3 olmak üzere, yüzde 3.5 ile 7.1 aralığında gerçekleşeceği öngörüsünde bulundu. Yeni tahmine göre 2011 yılı sonunda enflasyon yüzde 4.9 olacak.

Merkez Bankası, Ocak ayında yaptığı enflasyon tahmininde ise 2009 için orta noktası yüzde 6.8 olmak üzere yüzde 5.4 ile yüzde 8.2, 2010'da orta noktası yüzde 5.8 olmak üzere yüzde 4 ile yüzde 7.6, 2011'de yüzde 5.2 oranlarını belirlemişti.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nu bir basın toplantısı ile açıkladı. Küresel krize işaret eden Yılmaz, krizin reel ekonomi üzerindeki etkilerinin 2009 yılının ilk çeyreğinde derinleştiğini belirterek, "Böylece, 2008 yılının büyük bölümünde hakim olan enflasyon baskıları, 2009 yılının ilk çeyreğinde gelişmiş ülkelerde yerini deflasyon kaygılarına bırakmıştır" dedi.

TOPARLANMA ZAMAN ALACAK

Son dönemde açıklanan verilerin, yılın ilk çeyreğinde iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın sürdüğünü gösterdiğini ifade eden Yılmaz, "Yurt içi talep bir önceki çeyreğe kıyasla sınırlı bir toparlanma sergilemekle beraber zayıf seyrini korumaktadır. İşgücü piyasasına ilişkin açıklanan veriler de bu eğilimin süreceğine, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın zaman alacağına işaret etmektedir" dedi.

Gelişmiş ülke piyasalarında ortaya çıkan finansal krizin, 2008 yılının Eylül ayından itibaren derinleşerek küresel finans sisteminin tamamını etkisi altına almasıyla, gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde yüksek miktarlarda artışlar gözlendiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:

TÜRKİYE RİSK PRİMİNDE BOZULMAYA DİRENDİ

"Genel olarak bakıldığında, risk primlerindeki bozulmanın düşük kredi notuna sahip ülkelerde daha belirgin olduğu görülmektedir. Türkiye için ise tam tersi bir durum söz konusu olmuştur. Bu dönemde, kredi notu en düşük gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin risk primindeki bozulma sınırlı olmuştur. Bir başka deyişle, Türkiye'nin risk primi, risk algılamalarındaki bozulma karsısında kredi notunun ima ettiğinden çok daha fazla direnç göstermiştir. Bu özelliğiyle Türkiye, gelişmekte olan ülkelerde gözlenen risk primi-kredi notu ilişkisinden belirgin olarak ayrışmıştır."

Krize karşı alınan tedbirlere işaret eden Yılmaz, "Uluslararası piyasalardaki sorunların derinleşmesi ve bu durumun yurt içi finans piyasalarını olumsuz yönde etkilemesi halinde ilave tedbirler almaya ve diğer politika araçlarını kullanmaya devam edeceğimizin altını bir kez daha çizmekte yarar görmekteyim" dedi.

DÖVİZ KURLARI ÜZERİNDE BASKI SÜRECEK

Yılın ilk çeyreğinde Türk Lirası'nın, değer değişimleri bakımından, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden belirgin bir biçimde ayrışmadığını belirten Yılmaz, "Öte yandan, tarihsel olarak oynaklığı en yüksek ve küresel risk iştahına en duyarlı para birimlerinden olan Türk Lirası'nın oynaklığındaki göreli düşüklük, ülkelerin ayrıştırıcı özelliklerinin etkinlik kazanmaya başladığı 2009 yılında daha da belirginleşmiştir. Önümüzdeki dönemde, küresel sermayeye erişim imkanlarındaki sıkılığın devam etmesinin beklenmesi, gelişmekte olan ülkelerin döviz kurları üzerindeki potansiyel

baskının devam edebileceğine işaret etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

İLK ÇEYREKTE KÜÇÜLME ÇİFT HANE

Son dönemde kredilerde sınırlı bir canlanma gözlenmekle beraber, küresel ekonomi istikrara kavuşmadıkça bu hareketin kalıcı bir toparlanmaya dönüşme ihtimalinin düşük olduğunu vurgulayan Yılmaz, yılın ilk çeyreğinde ekonomideki daralmanın çift haneli rakamlara ulaşacağı öngörüsünde bulundu.

2008 yılı son çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla gelişmeleri üretim yönünden incelendiğinde, tarım sektörü dışındaki tüm alt bileşenlerin büyümeye olumsuz katkı yaptığının görüldüğünü kaydeden Yılmaz, şunları söyledi:

2001 KRİZİNDEN KÖTÜ

"Bu dönem 2001 yılı krizi ile kıyaslandığında, gerek Gayri Safi Yurt İçi Hasıla büyüme oranı, gerekse üretim sektörlerinin kompozisyonu açısından benzerlik arz etmektedir. Bununla birlikte, iktisadi faaliyetteki olası toparlanmanın zamanlamasına ilişkin öngörüler açısından, sözü edilen karşılaştırmanın harcama yönünden de yapılması önem taşımaktadır. Bu amaçla, kamu harcamalarının 2008 yılı son çeyreğinde yaptığı dönemsel ek katkı dışlanarak, diğer bileşenlere odaklanmanın faydalı olacağını düşünmekteyiz. Öncelikle, kamu kesimi talebi hariç tutulduğunda, kıyaslanan iki dönem arasındaki büyüme farkı 2008 yılı son çeyreği için daha olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. Stok eritme

davranışının bu dönemde 2001 yılına kıyasla daha güçlü olması, toplam talep sokunun göreli büyüklüğünü ve kapasite kullanım oranlarındaki keskin düşüşü açıklar niteliktedir. Ayrıca, özel tüketim talebi ile net ihracat performansındaki farklılaşma, mevcut dönemde yurt içi talebin daha az daralmasına ve küresel sokun net dış talep üzerindeki olumsuz etkisine işaret etmektedir."

TOPARLANMA 2010'DA

Ocak Enflasyon Raporu'na göre Nisan Enflasyon Raporu'nda daha derin bir daralmanın esas alındığını belirten Yılmaz, "Son üç ay içinde küresel iktisadi faaliyete ilişkin güncellenen tahminler, Ocak Enflasyon Raporu'ndaki varsayımlarımıza kıyasla 2009 yılı için daha derin bir daralmaya, 2010 yılı için ise daha kademeli ve yavaş bir toparlanmaya işaret etmektedir. Bu çerçevede Nisan 2009 Enflasyon Raporu'nda, 2009 yılında küresel ekonomideki daralmanın bir önceki Rapor dönemine kıyasla daha derin olacağı ve toparlanmanın 2010 yılının ortalarına doğru gerçekleşeceği bir çerçeve esas alınmıştır. Bu noktada bir parantez açarak, "toparlanma' ile kastedilenin, bir önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranının anlamlı bir pozitif rakama ulaşması olduğunu belirtmek isterim" diye konuştu.

FAİZLERDE SINIRLI İNDİRİM

Petrol fiyatlarının 55 dolar olarak alındığını ifade eden Yılmaz, yeni enflasyon tahminlerini şöyle açıkladı:

"Kısa dönemde politika faizlerinde sınırlı bir miktar indirim gerçekleştirildiği ve sonrasında faizlerin sabit tutulduğu varsayımı altında güncellenen tahminlerimize göre; enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2009 yılı sonunda, orta noktası yüzde 6 olmak üzere, yüzde 4.8 ile 7.2 aralığında; 2010 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 5.3 olmak üzere, yüzde 3.5 ile 7.1 aralığında gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. 2011 yılı sonunda ise enflasyonun yüzde 4.9 düzeyine düşeceğini öngörmekteyiz. Özetle, toplam talepteki keskin yavaşlama, bir yandan politika faizlerinde

öngörülenden daha hızlı indirim yapılmasını gerektirmiş, diğer yandan orta vadeli enflasyon tahminlerinde aşağı yönlü güncellemeyi beraberinde getirmiştir. Tahminlerimiz, son dönemde gerçekleştirilen faiz indirimlerinin yıl sonunda enflasyonun hedefin belirgin olarak altında kalma olasılığını azalttığına işaret etmektedir. Bununla birlikte, uluslararası kredi piyasalarındaki sorunların devam etmesi ve küresel ekonomiye ilişkin göstergelerde henüz somut bir toparlanma gözlenmemesi nedeniyle, para politikasının aşağı yönlü esnekliğini uzunca bir süre koruması gerekebilecektir."

ENFLASYON HER DURUMDA HEDEFLERİN ALTINDA KALACAK

Alternatif senaryolara da değinen Yılmaz, 2009 yılı boyunca ölçülü faiz indirimlerinin devam edeceği varsayımı altında, enflasyonun yüzde 70 olasılıkla, 2009 yılı sonunda orta noktası yüzde 5.2 olmak üzere, yüzde 3.9 ile yüzde 6.5 arasında; 2010 yılı sonunda ise orta noktası yüzde 4.5 olmak üzere, yüzde 2.7 ile yüzde 6.3 arasında; 2011 yılında ise yüzde 4.2 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Sonuç olarak bu tahminler, küresel ekonomide beklenenden daha uzun süren bir durgunluk yaşanması halinde, 2009 yılı boyunca ölçülü faiz indirimlerinin devam etmesi durumunda dahi enflasyonun orta vadeli hedeflerin altında kalacağına işaret etmektedir."

MALİ DİSİPLİN UYARISI

Maliye politikasının önemine işaret eden Yılmaz, yakın dönemde iktisadi faaliyetteki daralmanın derinleşmesinin vergi gelirlerini olumsuz etkilediğini anımsattı. Bunun yanı sıra, küresel krizin yurt içi iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerini hafifletmek amacıyla uygulanan dengeleyici

mali tedbirlerin kamu harcamalarında hızlı artışlara neden olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bütün bu gelişmeler sonucunda bütçe dengesi hızlı bir bozulma eğilimi sergilemiştir. Önümüzdeki dönemde bütçe dengesini düzeltmek için gerekebilecek dolaylı vergi düzenlemeleri veya yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamaları, kısa vadede enflasyonda oynaklığa neden olabilecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, kamu kesiminin artan finansman gereksinimi, para politikası kararlarının ve son dönemde uygulanan mali tedbirlerin iktisadi faaliyet üzerindeki olumlu etkilerini zayıflatma potansiyeli taşımaktadır. Bu nedenle, kısa vadedeki mali gevşemenin, borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğini ve bütçe disiplinini gözeten orta vadeli somut bir mali çerçeve ile desteklenmesinin önemini bir kez daha vurgulamakta büyük yarar görmekteyim."