kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
16 Nisan'da oynanan Türkiye - Yunanistan karşılaşmasından. Türkiye 7 - 1 galip geldi.

Buzz'da yeni mucizeye doğru

ÖZGÜR AKMAN
25.04.2009
Türkiye, Buz Hokeyi Dünya Şampiyonası'nda üst gruba çıkarak yeni bir sayfa açtı. Takımın genel koordinatörü Buzz Schneider, 1980 Kış Olimpiyatları'nda yenilmez armada Sovyetler Birliği'ni devirdiği maçta takımının ilk golünü atmış ve bir Hollywood filminin kahramanı olmuştu..
1980'deki Kış Olimpiyatları'nda buz hokeyinde üniversitelilerden oluşan kadrosuyla ABD, önce İsveç'le son dakika golüyle berabere kaldı, sonra dünyanın iki numarası Çekoslovakya'yı 7-3 yendi. Norveç, Romanya ve Batı Almanya'yı yendikten sonra profesyonel takımları bile rahatça yenen korkutucu Sovyetler Birliği ile karşılaştılar. Daha iki hafta önce 10-3 yenildikleri rakiplerini 4-3 yenip son engel Finlandiya'yı da geçince altın madalyaya ulaşarak mucizeyi gerçekleştirdiler. Unutulmaz maçın son saniyelerinde spiker Al Michaels "Mucizelere inanıyor musunuz? Evet!" anonsuyla spor tarihin en unutulmaz sürprizlerinden birisinin adını koydu. Buz hokeyi tarihinin en önemli olayı olarak seçilen "buzdaki mucize"ye imza atan ABD takımın tamamı ünlü spor dergisi "Sports Illustrated" tarafından 1980'de yılın sporcusu seçildiler. 2002'de Salt Lake City'de yapılan Kış Olimpiyatları'nda olimpiyat meşalesini yaktılar. Mucizenin kahramanlarından "Buzz" Schneider, ocak ayından beri Türkiye Buz Hokeyi Federasyonu'nda Genel Koordinatör olarak çalışıyor. Şimdiden başarılar da gelmeye başladı. Önce 18 Yaş Altı Dünya Şampiyonası'nda 3.Grup ikinciliği geldi sonra da A Milli takımı Yeni Zelanda'da 9-16 Nisan'da oynanan maçlarda 3.Grup Dünya Şampiyonası'nda ikinci olup üst gruba yükseldi. Buzdaki mucize, 2004 yapımı Mucize (Miracle) adlı filme de konu oldu. Kurt Russel'ın "Buz Hokeyi'nin Humeyni'si" unutulmaz koç Herb Brooks'u canlandırdığı filmde, Buzz Schneider'i de oğlu Bill Schneider oynadı. "Buzz" Schneider mucizeyi ve Türkiye'de nasıl mucize yaratmak istediğini Pazar SABAH'a anlattı.

"YENEBİLECEĞİMİZİ SÖYLEYEN YARI DELİ GÖZÜYLE BAKILIRDI"
-Gerçekten mucize miydi Sovyetler Birliği'ni yenmek ve altın madalya almak?

-Mucize denebilecek kadar zordu. ABD'nin en iyi kolej oyuncularıydık yani kadromuz amatörlerden oluşuyordu ve çok sıkı çalıştık.

-Hazırlık dönemi nasıldı?
-Haziran ayında kampa girip şubat ayına kadar 63 maç yaptık. Ayrıca koçumuz çok yaratıcıydı. Fiziksel mücadeleye dayalı Kuzey Amerika ekolünü tekniğe ve yer değiştirmeye dayalı Avrupa ekolünü birleştiren bir tarz yarattı.

-Kış Oyunları'na giderken hedefiniz neydi peki?
-Kağıt üzerinde yedinci görünsek de hedef üçüncülüktü. Sovyet takımı dünyanın en iyisiydi, Çekoslovakya ve İsveç'in ardından Finlandiya ve biz vardık.

-Peki Oyunlar nasıl başladı? Sovyetler Birliği maçına kadar neler oldu?

-Turnuvada hem iyi oynadık hem de şans bizden yanaydı. Çekleri 7-2 yenince gümüş madalya alacağımızı anladık. Tabii, koç Brooks ertesi gün bize çok ağır bir antrenman yaptırarak dünyaya döndürdü. Sovyetler Birliği'ni yenebileceğimizi düşünsek de kimse bunu yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdi. Zaten söyleyene de yarı deli gözüyle bakardık. Bununla birlikte koç bizi bu maça özel olarak hazırladı. Bize, onların aslında olmaları gerektiği kadar sert ve hızlı olmadıklarını gösterdi.

"HAYATIMIN EN UNUTULMAZ ANIYDI"
-Attığınız gol hala gözünüzde canlanıyor mu?

-Golü asla unutamam. Dünyanın en iyi kalecilerinden olan Treitak'a daha önce 4-5 gol attıysam da o gol hayatımın en unutulmaz anıydı. 1-0 yenik durumdayken Pavelich nötr alanda bütün savunmayı sağa çekip, pakı ters tarafa bana attı. Soldan vurdum ve pak kalecinin sağından filelerle buluştu.

-Maçın kalanı nasıl geçti?
-Son 10 dakikaya 4-3 önde girdik; ama o 10 dakika hayatımın en uzun 10 dakikasıydı. 1975'te son devreye 5-3 önde girip maçı 8-5 kaybetmiştik. O dakikalarda kimse sahada kalmak istemiyordu. 45 saniyede bir yapılması gereken oyuncu değişikliklerini daha erken yapıyorduk. Neyse ki koç kontrolümüzü kaybetmemizi önledi. Son dakikada kalecilerinin ileri çıkmamaları dikkatimi çekmişti. Belki de son dakikaya hiç geride girmediklerinden ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

-Mucizeden sonra bir maç daha vardı değil mi?
-Evet, Finlandiya ile son maç vardı. Bu maçta da onlar ilk öne geçti; ama 4-2 kazandık. Kondisyonumuz çok iyiydi ve en iyi oyunumuzu periyotlarda sergiliyorduk.

-Başarınız nasıl karşılandı?
- Lake Placid'de çok gazeteci olsa da küçük bir kasaba olduğundan ne kadar takip edildiğimizi pek anlayamıyorduk. Çekoslovakya maçının ardından soyunma odasında binlerce telgrafı görünce durumu anladık. O dönemde doğan erkek çocuklara bizim isimlerimiz verildi. Hayatımızı adadığımız Kış Olimpiyatları sayesinde kahraman olduk.

-Olimpiyattan sonra hayatınız nasıl geçti?
-Olimpiyattan sonra iki yıl Bern'e (İsviçre) gitmeyi tercih ettim. Daha sonra sırtıma disk takılması gerektiği anlaşılınca sporculuk kariyerimi da bitirdim. Aktif sporu bıraktıktan sonra üniversite takımında koçluk yapmadım. Aileme vakit ayırıp üniversiteye bitirdim. Mezun olduktan sonra emlak şirketi kurdum. Yine de arada bazı çalışma kamplarına gidiyordum.

-Olimpiyat'tan sonra görüştünüz koçla ve takım arkadaşlarınızla?
-Tabii. Hatta şu an o yıllara göre daha yakınız. Yılda birkaç kez imza günleri için bir araya geliriz, ailelerimizle beraber görüşürüz. Çocuklarımız da arkadaş oldular.

"FİLMDEKİNE GÖRE ÇOK DAHA FAZLA ÇALIŞTIK"
-Peki "Mucize" filmini izlediğinizde ne düşündünüz?

- Hikâyemizi bir kuşağın daha öğrenmesini sağladı. Oğlumun beni oynaması bana gurur verdi. Çoğunluk aktörleri oyuncular zannetse de o kadar olur!

-Oğlunuz da buz hokey oynuyor mu?
-Oynuyordu; ama daha iyi olduğu beysbolu tercih etti. O da benim gibi sırtından sakatlandığı sırada film işi çıktı. Doktorlar düzelmesi için dokuz ay gerektiğini söylemişti, filmin çekimlerinin bu döneme gelmesi isabet oldu.

-Filmin yapım aşamasında sizle hiç konuşuldu mu?
-Hayır, sadece bana bazı sahnelerde sorular soruyordu. Senaryoda yazanların gerçekten olup olmadığını soruyordu.

-Peki, filmin senaryosu gerçeğe ne kadar uyuyor?
-Çoğu gerçek; ama ufak tefek farklar var. Devre arasında iki oyuncu arasında fiziksel kavga olmadı, sadece tartışma oldu. Ayrıca küçük bir kasabadan ayrılırken bindiğimiz uçak geyiğe çarpmadı. Aslında pilot üst üste iki kez lamba direğine çarpında deli olduğuna karar verip hep beraber uçaktan indim. Bir de Norveç'te ben maçtan sonra antrenman yapmadım.

-Norveç maçından hemen sonra koç Brooks'un yaptırdığı kayma antrenmanınız gerçek mi?
-Evet, filmde aslında çok kısa verilmiş. Tam 45 dakika kaydık! Ben önceden oyundan atıldığım için üstümü değiştirmiştim. Vicdan azabı hissedip Craig Patrick'e (yardımcı koç) arkadaşlarıma katılmayı önerince "Gerek yok 5 dakikada biter" dedi. O gecenin sonunda bazı arkadaşlar dayanamayıp kusmuşlardı.

TÜRKİYE'DE YENİ MUCİZENİN PEŞİNDE
-Yeni Zelanda'daki sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Çok iyiydi. Asbaşkan Serhat Enyüce'ye gitmeden önce grupta birinci veya ikinci olamazsak düş kırıklığına uğrayacağımı söylemiştim. Sonuçtan memnunum.

-Türkiye'yle yeni bir mucize gerçekleşir mi?
-Umarım. Hala yapmamız gereken çok iş var. Şimdi 2.Grup'ta tutunmamız gerekiyor. Bu yaz kamplar ve turnuvalarla iyi hazırlanıp kendimizi geliştireceğiz.

-Türkiye'nin buz hokeyindeki geleceği sizce nasıl?
-Şu anda dünyada 41.sıradayız ve yukarılara tırmanmamız gerek. Türkiye'nin durumunu 1980'lerde İsviçre'sine benzetiyorum. Dünyadaki genel seviyenin altındaydılar; ama hızla basamakları tırmandılar. Türkiye Hokey Federasyonu Başkanı Akın Kılavuz hokeyi Türkiye'de yaygınlaştırmak için, yeni rinkler yapılması için çok emek harcıyor. Daha çok rink yapılıp daha çok çocuk buz hokeyine gönül verdikçe daha iyi olacağız. Tuğla üstüne tuğla koyup binayı inşa ediyoruz.

-2001 Üniversite Kış Oyunları için bir hedef var mı?
- Orada dünya çapındaki ülkeler olacak. Her ne kadar Kanada ve ABD gibi ülkeler en iyi takımlarını göndermeseler de çok iyi olacaklar. Onlarla baş etmek için çok çalışmamız gerek. Evimizde iyi sonuç almak istiyoruz.

-Türkiye'ye ilk kez geçtiğimiz yaz da gelmiştiniz değil mi?
-Evet, ABD Büyükelçiliği, bir kültürel değişim programı çerçevesindeki bir hokey eğitimi için Ankara'ya davet etti. İki aylık çalışma kampı boyunca burada tanıştığım herkesle aramda bir bağ oluştu. Federasyon Genel Koordinatörlük görevi teklif edince ben de keyifle kabul ettim.

-Neler yapıyorsunuz peki?
-Geldiğimden beri yoğunum. Sadece oyuncuları değil, antrenör ve hakemleri de eğitiyorum. Türkiye'de buz hokeyinin tanıtımı ve 2011 Üniversite Kış Oyunları için de çalışıyorum.
Haberin fotoğrafları