kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Nisan 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Müşterek menfaatler ve paylaşılan değerler

1 Mart tezkeresine takaddüm eden günlerde ve daha sonrasında, ABD ile menfaatlerimiz örtüşmüyordu. 2003'te, Amerikan birliklerinin kuzeyden Irak'a girmesi ve Türkiye'nin bu savaşa sürüklenmesi ihtimali, ülkemizde büyük tartışma yaratmıştı. Birlikte hareket ettiğimiz takdirde, İslâm dünyasının gözünde "ABD işbirlikçisi" durumuna düşeceğimizden korkuyorduk. Buna mukabil, işbirliği yapmadığımızda, Kürt sorununun kaşınacağından ve PKK terörünün himaye göreceğinden endişe duyuyorduk. Ortadoğu'nun başka bölgelerinde de ihtilâf halindeydik. Meselâ, Türkiye'nin, İran ve Suriye ile ilişkileri, -özellikle ilk dönemde- Bush yönetimi tarafından hoş karşılanmıyordu.
Bugün, çok farklı bir noktadayız. Balkanlar'dan Afganistan'a uzanan bölgede, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Ortadoğu'da, müşterek menfaatlerimiz mevcut.
Irak özelinde konuya yaklaştığımızda, hem Türkiye'nin, hem ABD'nin çıkarı açısından bu ülkenin toprak bütünlüğünün ve istikrarının, büyük önem taşıdığını görüyoruz. Bunun haricinde, PKK'nın sadece güvenlik tedbirleriyle mağlubiyete uğratılamayacağı, Türkiye'de geniş çevrelerce artık idrak edilmiş durumda. Evvelce, Kuzey Irak'taki Kürt varlığını, ülkemizin bütünlüğüne karşı bir tehdit unsuru gibi değerlendiriyorduk. Şimdi ise, Irak'ta istikrarı, Talabani ve Barzani ile ilişkileri geliştirerek sağlayabileceğimiz noktasında hemfikiriz; tıpkı ABD gibi, Kürt sorununu Kuzey Irak ile çatışmak yerine, işbirliğiyle çözebileceğimizi umuyoruz.
Obama, Türk-ABD işbirliği için "model ortaklık" tabirini kullandı. Zaten mevcut olan dostluk zemininin daha da iyileştirileceğini söyledi. Abdullah Gül'ün, Ermenistan ile kurduğu ilişkileri överken, "Müzakerelerin devamına yardımcı olmalıyız" sözüyle de, "Ermeni Soykırımı Yasası" na onay vermeyeceğini belli etmiş oldu. İki ülkenin benzerliğini ise, şu şekilde ortaya koydu: "Laik, hukukun üstünlüğüne inanan, ortak değerler ve ideallerin birbirine bağladığı vatandaşlardan oluşan bir ulus."
Clinton, "stratejik ortaklık" tan söz etmişti. Irak savaşı sırasında, bu tarifin içi boşaltıldı. Uzmanlar "Model ortaklık" kavramının nasıl doldurulacağını henüz bilemiyor ama Obama'nın, ABD ile Türkiye'nin müşterek değerleri paylaştığından söz etmesi ve "inançlara saygılı laiklik" ilkesinin altını önemle çizmesi, daha adil ve daha özgür bir Türkiye'ye ulaşmanın yol haritası sayılabilir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın