Salomanje'nin kapısından girerken öyle heyecanlıydım ki.. Ve de endişeli..
Onu tam 47 yıl sonra görecek olmanın heyecanı.. "Acaba tanıyacak mıyım"ın endişesi..
Gördüm ve tanıdım.. Koştum, sarıldık..
Voleybolcu!..
Hani internetlerde yıllardır dolandığı için nerdeyse ezber bilinen yazımdaki Voleybolcu.. Hani Necip Fazıl'ın şiiriyle özdeşleşen Kolejli kız..
Hani aylarca peşinde koşup o ünlü şiirinden ilk dörtlüğünü eline sıkıştırdığım gençlik aşkım..
"Ne hasta beklerdi sabahı Ve ne genç ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar!.." Şiiri okumuş, "Ama benim bir erkek arkadaşım var" demişti..
"Olmadığı zaman bana haber ver" demiş ve ayrılmıştım peşinden..
Aylar aylar geçti aradan.. O sırada ben şiirin bir dörtlüğünün daha olduğunu öğrendim. Yazdım minik bir kağıda ve cüzdanıma yerleştirdim..
Bir gün voleybolcu, okul çıkışı Kızılay'da turlarken işaret etti.. Gittim yanına.. "Hayatımda artık kimse yok" dedi..
Cüzdandan şiirin devamını çıkardım, sıkıştırdım eline ve koşarak ayrıldım ordan, biliyorsunuz..
"Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni Bırak vehmimde gölgeni Gelme artık neye yarar!.." Yıl 1962..
O yıl mezun oldu, hemen arkasından da yurtdışına gitti. Evlendiğini duydum, bir daha görmedim..
İki sene evvel gelmişti
Türkiye'ye.. Yasemin'i aramış, telefon bırakmış.. Çok kısa bir konuşma yaptık. İstanbul'a gelemiyormuş.. Görüşemedik..
Bu defa "İstanbul'dayım çok kısa bir süre için" dedi.. Programı da yoğun.. Bir kahve için sözleştik Salomanje'de..
"Anlat bakalım" dedim..
İsviçreli olmuş sayılır artık.. İki kızı büyümüş, evlenmiş. Biri üç çocuk doğurmuş.. Anneanne olmuş voleybolcu. Torunlarının resmini gösterdi, keyifle.. En büyük torun müthiş bir Haitili oğlan.. İlk kocası Haitiliymiş ilk kızının.. Son iki küçük, dünya tatlısı iki Avrupalı..
"Artık torunlarla oynuyorum" dedi.. Ama hayatını orda düğümlememiş.. "Viyolonsel ve şan dersleri de alıyorum" dedi..
60'ından sonra hayata yeniden başlamış.. Pardon.. Hayatı hiç bırakmamış ki..
Sporcu ruhu dediğimiz bu olmalı işte..
Kahveler çabuk bitti..
"Bir daha geldikten sonra değil, gelmeden ara ki, en azından bir yemek programı yapalım" dedim..
"Kesin" dedi..
Veda için sarıldım.. Yanaklarından öptüm..
"Biliyor musun, seni ilk defa öpüyorum" dedim.. Güldü, şirin şirin..
"Vicdanın hiç sızlamadı mı, beni aylarca peşinden koştururken" dedim..
Daha da şirin güldü bu defa!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 5 Nisan 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/05//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.