"Yani bir yanda, seçimlere iki gün kalmış.. Bir yanda İkinci Ergenekon iddianamesi açıklanmış.. Ortalıkta kan gövdeyi götürüyor, adam yarım sayfa kedisinin ölümünü yazıyor.."
Böyle diyeceklerin çıkacağını biliyordum.. Umurumda olmadı.. İnadına yazdım.. İnadına..
Seçimleri yazmayacağım.. Niye yazmayacağımı anlattım zaten.. Seçimlikten çıkarılmış, anlamı saptırılmış bir seçim..
Yerel seçim yapıyoruz güya.. Ama ortalığa bakarsanız genel seçimdeyiz, resmen.. Yöremize yönetici seçmeyeceğiz.. AKP mi, CHP mi, sorusuna yanıt vereceğiz.. Ona bile değil..
Recep Tayyip Erdoğan mı, Deniz Baykal mı?.
Günlerden beri bu ikisi konuşuyor her yerde ve birbirlerine saldırıyorlar.. Güya falanca ilin, ilçenin Belediye Başkanı seçimi için toplamışlar milleti oraya.. Adaylar, arkada konu mankeni gibi duruyor saatlerce.. Bu ikisi konuşuyor, konuşuyor, bitiyor iş..
Peki benim için oy istediğin o arkanda duran adam kim?. Ne yapacak benim kentime?.. Onu geçiyor ikisi de.. Birbirlerine saldırmanın tadı dururken, kimin umurunda ki gerçek aday..
O zaman benim de bu seçim umurumda değil.. Yemin ederim umurumda değil..
Kime oy vereceğimi dahi bilmiyorum. Oturup düşünme gereği duymadım ki, karar vereyim.. Elime pusulayı alıp gireceğim kulübeye.. O an içimden ne ve kim gelirse..
Bu seçim için kalem oynatmam. Yazmam.. Sonucu da inanın beni ilgilendirmiyor..
"Ergenekon olduğu iddia edilen" şeyi hiç yazmam..
Bu kadar sulandırılmış, içine her şey doldurulmuş, ciddiyeti bizzat iddiayı yapanlar tarafından kaybettirilmiş iddianameyi inanın okumak bile içimden gelmiyor..
En ucuz magazin gazetesine girse kızacağımız dedikodular bile iddianamede.. Öyle olduğu için zaten, yüzlerce sayfa, binlerce ek..
Şimdi Uğur Dündar'la ilgili satırlara bakın.. Ne işi var bunların o iddianamede.. Neyin belgesi, neyin delili?.. O çirkin imaların bu ülkede bir kısım medya tarafından nasıl kullanılacağını oraya bunları koyan savcılar bilmez mi?. O zaman niye koyarlar?.. "Uğur Dündar muhalif gazeteci değil de, pabuç yalayıcı bir yandaş olsaydı gene yazacaklar mıydı" diye düşünmez mi insan?. O zaman biraz özen gerekmez mi, böylesine ciddi (!) bir davanın iddianamesi hazırlanırken.. Bu ülkenin başbakanı daha dün "Her şeyi yazsınlar, ama aileme sataşmasınlar" demedi mi, haklı olarak?. Peki ya Uğur'un ailesi, sayın başbakan?.. Ya milletin, halkın ailesi?..
Ve de iddianamenin açıklandığı tarihe bakar mısınız?.. Zamanlamaya.. Düşünün bakalım bu iddianamenin açıklanması üç gün sonra yapılacak seçimi etkilerse eğer, kimin lehine olur bu etkileme.. Peki, tarafsız Yargı Organını temsil edenler ve Türk Milleti adına karar verenler, bu iddianameyi açıklamak için üç gün daha bekleyemezler miydi?. Aceleleri mi var?.. İlk duruşma için 20 temmuz tarihini verdiklerine göre arkalarından atlı kovalamıyor..
Ve de..
Ve de..
Açıklanan şey, adı üstünde iddianame.. Sadece iddia.. Ortada yargı yok. Karar yok.. Ama yazılanları, söylenenleri okuyorsunuz.. Bir kısım medya ve de çok iyi bildiğiniz yazarlar ve de "Ne olur ne olmaz" diyen korkaklar davayı bitirmiş bile..
Efendim darbeye karşılarmış.. Sevsinler.. Darbeye bu kafalar karşıysa, yandı gülüm keten helva..
Emre Kongar Hocam soruyordu geçen gün.. Hem de ne güzel soruyordu.. Bir cevap versinler bakayım, benim, darbe karşıtı, demokrat, liberal dostlarım.. Cevap versinler..
"Darbe karşıtlarının, demokrasiden, hukuk devletinden, adaletten, temel hak ve özgürlüklerden yana olmaları gerekmez mi?.
"Darbeye karşıt olanların tümünün yargısız infazlara da karşı çıkmaları beklenmez mi?."
Ne gezer.. Yargısız infazın daniskasını "Sözde" darbe karşıtları yapıyor.. İddianameyi, "Hüküm" kabul edip yorum yapıyor, mahkemeleri, yargıçları baskı altına alıyor ve etkiliyorlar.
Emre Hocam soruyor..
"Demokrasinin, hukuk devletinin, adaletin esası temel hak ve özgürlükler değil midir?. Temel hak ve özgürlüklerin başında ifade özgürlüğü, muhalefet özgürlüğü, medya özgürlüğü, özel yaşamın gizliliği, aksi kanıtlanana kadar herkesin masumiyetinin esas kabul edilmesi ilkesi yok mudur?. Yargısız infaz süreci bütün bu özgürlüklerin ihlali değil midir?.." Hadi cevap versenize.. Hadi konuşsanıza..
Memlekette "Dinlenme" korkusuyla insanlar sevgililerini bile arayamaz olmuş.. Devletin en gizli olması gereken polis ve adliye dosyalarından sızdırılmış, bazı gazetecilerin eline "Al yayınla" diye verilen bir yığın ne idüğü belirsiz, belki sahte, belki yalan dolan sözüm ona belge, zerre araştırılmadan manşetlere girmeye başlamış.. Bunlara kimse karşı değil.. Ama herkes darbeye karşı..
Ve ben onlara inanacağım.. Onların safında yer alacağım.. "Ben de.. Ben de.." diye ortalara atılacağım..
Geçiniz..
Darbeye karşı olmak, insan haklarından yana olmaktır. Kayıtsız ve şartsız.. Kayıtsız ve şartsız.. Ve de ödünsüz..
Hani nerde o İnsan Hakları savaşçıları?.. Hani nerde o gerçekten, yürekten demokratlar!..
Ergenekon olduğu iddia edilen (Bu deyiş yüce yargıya aittir) dava sona erene kadar bu konuda yazmamaya, kimsenin gizli emellerine ve hesaplarına alet olmamaya kararlıyım..
Kedimin ölümü, benim için, bu seçim komedisi ve bu Ergenekon trajikomikliğinden önemlidir. Anlatabildim mi?..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Hayır.. Onları yazmayacağım..
Yayın tarihi: 28 Mart 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/28//haber,8C5933E37FE54BFA83B4D09881F504A3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.