Giriş Saati : 31.03.2009 23:05 Güncelleme : 31.03.2009 23:17
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Kredi Garanti Fonu'na daha etkili rol ve fonksiyon vermenin, ''6. Paket'' ya da ''Yeni Paket'' olarak adlandırılabileceğini belirterek, ''Hazinemiz, 1 milyar lirayla fona katkıda bulunacak. Meslek kuruluşlarımızı da bu fona katkıda bulunmaya davet ediyor, talep ediyor ve istiyoruz'' dedi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 2009-2013 çalışma döneminin ilk meclis toplantısına katılan Ekren, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH), 741.8 milyar dolara ulaştığını belirtti.
Nazım Ekren, GSYİH açısından birinci kritik eşiğin 500 milyar dolar, ikinci kritik eşiğin 1 trilyon dolar olduğunu kaydederek, ''2013 ve 2023 hedeflerine yönelik orta vadeli programı, önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Açıkladığımızda 1 trilyon dolarlık ekonomiye de kısa bir süre içinde ulaşma şansımız olacak'' dedi.
Küresel finansal krizin çıkış ve gelişme sürecini anlatan Ekren, dünyada açıklanan tüm tedbir paketlerinin, o ekonomilerin kendi ulusal dinamiklerini, iç talep ve kaynaklarını harekete geçirme odaklı olduğunu ifade etti.
Ekren, küresel finansal krizin etkilerine karşı, ekonomideki canlılığı ve performansı artıracak, ''reform ajandası''nı güçlü tutacak 5 tedbir paketini uygulamaya koyduklarını dile getirerek, kamu yatırımlarını ve talebi artırıcı iki ana bileşeni bulunan birinci tedbir paketinin, 11,3 milyar lira büyüklüğünde olduğunu anlattı.
Bunun 2009'a kayan ve ''ikinci paket'' olarak adlandırılan kısmının ise ''GAP ve bölgesel harcamalar, SSK primi, mahalli idarelere gelir transferi, Hazine garantilerindeki limitlerin artışı ve ücret iyileştirmelerinden'' oluştuğunu belirten Ekren, ''Bunun büyüklüğü 15,8 milyar lira. Bu, 2009'un başından sonuna kadar belli ödenekler açılarak, kullanılacak miktar'' dedi.
Ekren, 3. paketin 5,6 milyar lira, 4. paketin 2 milyar 680 milyon lira, 5. paketin 900 milyon lira toplam maliyeti bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: ''Türkiye, küresel sistemle son yıllarda hızla entegre olduğu için dış talep ve dış fon sorunuyla karşılaşan bir ülkedir. Bunun da etkisiyle iç talep ve iç fon sorunu da olan bir ülkedir. Böyle bir süreç içinde yapılması gereken en doğru adım, kredi mekanizmalarının düzgün işlemesini sağlayacak sağlıklı yapıları ve ortamı oluşturmaktır. Kredi Garanti Fonu'nun etkinleştirilmesi de bu bağlamda düşünülmeli.'' ''6. paket diyebileceğimiz ya da yeni paket diyeceğimiz en önemli husus, Kredi Garanti Fonu olarak adlandırdığımız, özel sektörümüzle bankalar arasındaki kredi akışını düzenleyecek bu kuruma, yeni işlev ve daha doğru, daha etkili rol ve fonksiyon vermektir'' diyen Ekren, şöyle devam etti: ''Hazinemiz, 1 milyar lirayla fona katkıda bulunacak. Katkının bankacılık sektöründe oluşturacağı etki, ortalama 10 katına kadar çıkabilecek. Meslek kuruluşlarımızı da bu fona katkıda bulunmaya davet ediyor, talep ediyor ve istiyoruz. Özellikle küresel finans krizinin ortaya çıkarttığı bu tabloda, hem ABD hem Avrupa'da, özel ve kamu sektörünün çok anlamlı işbirlikleri oluyor. Kredi Garanti Fonu da bu açıdan özel önem taşıyor. Bu düzenlemeyle bir taraftan firmalarımıza kredi desteği sağlayacağız, diğer taraftan bankalarımızın bilançolarının sağlıklı yapıda kalmasına katkıda bulunacağız.''
Ekren, küresel krizin etkilerine rağmen üretim ve istihdam sağlayan reel sektöre hak ettiği desteği vermek istediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Fona sağlanacak Hazine desteğine ilişkin usul ve esaslar, fon kaynaklarının kullanım şekli, fonun işleyiş mekanizması, bu çerçevede Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmiş olacak. Küresel finansal krizde küresel iş birliği elbette önemlidir, ama en az bunun kadar önemli olan, ulusal düzeydeki iş birliğidir. Bu iş birliği, krizin etkilerini azaltmaya yardımcı olacak, tüm tarafların ortak dayanışmasını gösterecek, dolayısıyla da en fazla ihtiyacımız olan beklentilerin hızla düzelmesine de yardımcı olacaktır.''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, ''Bakanlar Kurulunda yapacağımız bir toplantıda, Türkiye'de hangi bölgelerde hangi sektörlerin hangi tür teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi gerekiyor kararını vereceğiz'' dedi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 2009-2013 çalışma döneminin ilk meclis toplantısına katılan Ekren, oda üyelerinin sorularını yanıtladı. Nazım Ekren, sıfır faizli KOSGEB cansuyu kredi desteği paketinden, hizmet sektörünün de yararlanmasının programlarında yer aldığını belirterek, ''Geçen yıl 24 bin KOBİ'ye 1,6 milyar liralık kaynak aktardık. Bu kaynağı, bu yıl 3 milyar liraya çıkarmak istiyoruz'' dedi.
Krizin etkilediği sektörleri ayırmak gerektiğini ifade eden Ekren, ''Bazı sektörlerde net ihracatçılık söz konusu. İhracat açısından krizden etkilenen sektörlerle, uluslararası konjonktürden dolayı daha önce bu tür problemlerle karşılaşmış sektörleri ayırmamız lazım'' diye konuştu. Ekren, teşviklerle ilgili bir soru üzerine, Bakanlar Kurulunda yapılacak bir sunumdan sonra Türkiye'yi değişik bölgelere ayıracaklarını ve o bölgelerde sektörel teşvikler vereceklerini dile getirerek, şunları söyledi: ''Bakanlar Kurulunda yapacağımız bir toplantıda, Türkiye'de hangi bölgelerde hangi sektörlerin hangi tür teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi gerekiyor kararını vereceğiz. Teşvik sisteminin birinci ayağı bu... İkinci ayağı da belirlediğimiz sektörlerde kalmak koşuluyla bu sistemin dışında kalan belli bir limiti aşan yatırım yapıldığında, Türkiye'nin neresinde yatırım yaparsanız yapın, çok cazip, farklı bir teşvikle karşı karşıya kalacaksınız. G-20 toplantısı ve Obama ziyaretinin ardından, muhtemelen Bakanlar Kurulunda bununla ilgili karar alacağız.''
''Doların rezerv para olarak durumunun ne olacağı?'' sorusuna Ekren, ''Bu, küresel finans krizinden sonraki finansal imarla ilgili bir olaydır. G-20 toplantılarında tartışılacak konulardan biri de hem küresel hem ulusal bağlamda yeni dönemde finans mimarisi ne olsun. Yükselen piyasaların, yoksul ülkelerin ve gelişmiş ülkelerin hepsinin ihtiyaçlarını çözecek bir ortak payda için çalışılacak'' cevabını verdi.
Ekren, IMF ile görüşmelerin sorulması üzerine, şunları söyledi: ''Şu an Türkiye'nin içinde bulunduğu ortama bakıldığında iki tane önemli ihtiyacımız var. Bir tanesi dış talep, dış fon sorunudur ve ikincisi de bunun ortaya çıkardığı iç talep, iç fon sorunudur. Her ikisi için de imkan ve kaynaklarımız çerçevesinde adım attık, atıyoruz. IMF'nin de küresel finans krizinin çözümüne destek vermesi ve ulusal ekonomik ihtiyaçları dikkate alması gerekir. Son görüşmelerde de bu noktaya giden önemli adımlar atılmış oldu.'' Bu dönemde reel sektörün yeniden yapılanması, rekabetin artırılması için birlikte yeni bir sürecin başlatılması gerektiğini dile getiren Ekren, ''Burada da kamu kuruluşu olarak Rekabet Kurumu, rekabet hukukundan çok, rekabet ekonomisi mantığıyla süreci birlikte yönetmemize yardımcı olacak'' dedi.