kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
‘Uzak İhtimal’ isimli filmin senaryosuna da katkıda bulunan Görkem Yeltan, "Benim abuk sabuk inançlarım var. Mesela koyunlu kolyem benim uğurum" diyor.

Filmde rahatsız olunacak hiçbir şey yok!

Özlem ESMERGÜL
20.03.2009
Bir müezzin ile rahibenin aşkını anlatan 'Uzak İhtimal' filminin rahibesi Görkem Yeltan: Bu filmde beğenilmeyecek bir şey yok! 14 festivalden teklif alan filmimize kötü bir tepki de olmayacak ..
Avrupa'nın en prestijli festivallerinden Rotterdam Film Festivali'ne katılan ilk Türk filmi olma unvanlı 'Uzak İhtimal', burada birincilik ödülü 'Tiger Awards'ı alınca çok konuşulmuştu. Ahmet Hakan Coşkun'un kardeşi Mahmut Fazıl Coşkun'un yönettiği filmin konusu da konuşulmasına kapı açmıştı elbette. Ne de olsa filmde; bir rahibe ile bir müezzin imkansız aşka düşüyordu. Film yaklaşık iki ay önce bu festival sayesinde gündeme geldi gelmesine ama bu sürede vizyona girmedi; yakın bir gelecekte de girmesi söz konusu değil. Çünkü 'Uzak İhtimal'in tüm film festivallerini dolaşması planlanıyor; Kopenhag, Avrupa ve Linz Festivali... Biz de; filmi görme ihtimalimiz şimdilik gelecek sinema sezonuna kalmış gibi göründüğünden, en azından oyuncular Görkem Yeltan ve Nadir Sarıbacak'la konuştuk, merakımızı giderdik.

* Rotterdam nasıl bir deneyimdi?
Nadir Sarıbacak:
Bu, benim ilk başrolüm olduğu için Rotterdam çok heyecan vericiydi ama oyunum vardı törene kalamadım, İstanbul'a döndüm.
Görkem Yeltan: Rotterdam'da "Bu çok güzel bir film. Bu kadar gerçekçi bir filmle karşılaşmamıştık" şeklinde yorumlar geldi. Çok gururlandım. 14 festivalden de davet aldık.

* Filmin konusu tam olarak ne?
G.Y.: Filmimiz, söylenemeyen şeyler üzerine kurulu. Biri müezzin, diğeri sahaf olan iki erkek ile rahibe olmaya hazırlanan Clara'nın kesişen yolları ve kendi aralarında söylenemeyen cümlelerinden oluşuyor.
N.S.: Film müezzin için platonik bir aşk, dile getirilmeyen... Bu da filmde çatışma yaratıyor. Rahibenin aşka karşılık vermemesi müezzinin de onu çok sevmesi filmin en can alıcı çatışması.

SÖYLENEMEYEN BİR AŞK
* Avrupa, Müslüman ve Katolik aşkını hoşgörüyle karşıladı. Sizce Türk izleyicisi filmi nasıl yorumlayacaktır?
G.Y.: Bu topraklarda herkes birbirine komşu yaşıyor. Bu Avrupalılar için tuhaf ama bizim için normal... Zaten iki kahraman arasında bildiğimiz klişe bir aşk ilişkisi olmadığı için herhangi bir çevreyi rahatsız etmeyecek, kimseyi incitmeyecek. Filmde rahatsız olunacak, beğenilmeyecek hiçbir şey yok!
N.S.: Filmde anlatmak istediğimiz şu; din farklılığı da söylenemeyen aşklar için bir nedendir. Ancak tabii tek başına esas neden olamaz. Hollanda izleyicisi filmimizi naif buldu. Onlar; Müezzin Musa'yla birlikte 'Haydi söyle artık aşkını!' der gibi heyecanlı duygularla izledi, sesli tepki verdi.