kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Mart 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Devlet sosyal.. Sendika da var.. Peki işçi?..

Omüthiş, o yürekli, o çok iyi hazırlanmış ve işlenmiş haberleri, seyirciyi delirten, çıldırtan bir magazin ucuzluğu içinde, insanın olaya ve habere yoğunlaşmasını önleyen bu o korkunç anlayışla sunmakta ısrar ettiği için, ruhsal sağlığımı koruma açısından izlemekten vazgeçtim Star Haber'i.. Ama hastalandığım günden beri bende kalan ve bana bakan kız kardeşim Serpil, her şeye rağmen merak ediyordu. O Star'ı açınca ben gazeteme dalıyordum öfkelenmemek için.. Ama insanın gözü kayıyor, ne olursa olsun..
Bir ara takıldım, günler önce.. Ve o görüntüler hâlâ gözlerimin önünden gitmiyor..
Hani bilimkurgu filmleri vardır, her canlıyı yok eden, ama binalara, eşyalara, araçlara dokunmayan o korkunç silahlarla yapılmış 3. Dünya Savaşı sonrası.. Korkunç bir sessizlik içinde yaşam alanları..
Sahne aynen o.. Nerdeyse 100 metre boyunda bir koridor.. İki yanında, yan yana dizilmiş, pırıl pırıl, yepyeni tezgâhlar.. Düğmeye dokunsan dönmeye hazır.. Ama etrafta tek canlı yok.. Korkunç bir boşluk.. Korkunç bir sessizlik..
Burası Gaziantep'te, sadece Antep'te son krizde kapanan 22 fabrikadan biri.. Çoğu tekstil üzerine.. Anlıyoruz ki, Adana ve Mardin'de, yani Güneydoğu'da durum farklı değil..
Fabrikanın önüne çıkıyor kamera.. İşsizler ordusu toplanmış.. İşsiz ve umutsuz insanlar.. "Bize bulgur, bize kömür, bize buz dolabı, çamaşır makinesi değil iş versinler" diye bağıran işçiler.. Aylardır işsizler ve aylardır ceplerine beş kuruş girmemiş.. Birisi adeta ağlıyor.. "Sabahleyin okula giden kızıma 25 kuruş harçlık veremedim.." O babanın yerine koyun kendinizi..
Kamera bu defa bir eve giriyor.. Aylardır para girmemiş eve.. İki minik annelerinin dizinin dibinde.. Bir tanesi de karnında.. Anne hamile.. Bu bebeğin de, annenin de beslenmesi gerek.. Hani?.. Evde çorba pişmiyor.. "Nasıl geçiniyorsunuz" sorusuna "Borçla" derken kadın ağlamaya başlıyor.. Küçük çocuğun annesine bakışı hala gözlerimin önünde.. "Niye ağlıyorsun anne" sorusu var o anlamayan gözlerde..
Benim kulaklarımda ise "3 çocuk yapın" diyen başbakanın sözleri.. İşte üç çocuk.. Peki nasıl yaşayacak bu üç çocuk?..
Bugün bazı illerde evlere beyaz eşya taşınıyor, kamyon kamyon, sosyal devlet ayağına.. Öte yanda işsiz ve aç binler, yüzbinler.. Onların durumu ne olacak?.. Amerika kriz için 700 milyar dolar ayırmış.. "Yetmez, 4 trilyon lazım" diyorlar.. Ford batmasın, binler işsiz kalmasın diye devlet önlem üstüne önlem alıyor mesela..
Peki Güneydoğu'da kapanan onca fabrika, işsiz o kadar işçi, çöken, batan yok olan onca işveren için benim devletim, benim sosyal devletim ne yapıyor?..
Miting!..
Kamera tekrar görüntüyü değiştiriyor.. Üzerinde kürk yakalı, fevkalade pahalı, fevkalade marka bir palto olan fevkalade şık birisi, ezilen işçilerin hakları üzerine konuşuyor.. Hükümeti itham ediyor..
"Peki sen ne yapıyorsun" Bayım?.. Milletvekilisin.. Üstelik o işsiz, o aç tekstil işçilerinin liderisin.. Tekstil İş Federasyonu Başkanı Rıdvan Budak..
Bu mesleğe girdiği zaman varlığı neydi, böyle marka bir kılık hayalinde var mıydı acaba?.. Bugünkü servetini merak ediyorum..
Peki sendikalar niye var?. Sendika ağaları yetiştirmek için mi?.
Ben Sendika işinden yıllar önce koptum..
Yeni Tanin'de işten çıkarmışlardı.. Beş param yoktu, bir de avukat tutacak.. Sendikama baş vurdum "Bana avukat tutun" diye.. Sendikanın maaşlı avukatları vardı, hem de ne ünlü.. Ne cafcaflı.. Onlardan birini bile görevlendirmediler.. Omuz silkip geçtiler. Sendikadan istifa ettim..
Yıllarca Yankı'da çalıştım. Bizim derginin hemen alt katlarında bir sendikanın genel merkezi vardı.. Orada sendika başkanlarını gördüm.. Altlarındaki arabalar o zaman Vehbi Koç'ta da yoktu, Başbakanın altında da.. Öylesi yaşıyorlardı, işçinin parasıyla..
Nefret ettim.. İyice elimi ayağımı çektim.. Şimdi artık sendikalar beni zerre ilgilendirmiyor..
Rıdvan Budak ahkâm kesiyor, boş tezgâhlar, işsiz kalabalıklar önünde.. "Tekstil sektörü çöküyor.." diyor. Bu sektörün çökmesi milyonla insanın aç kalması bu ülkede.. Tamam Rıdvan Bey kardeşim tamam.. " Batsın hükümet.. Peki sen ne yaptın bu aç, bu işsiz, bu umutsuz insanlar için, bir milletvekili olarak?.. Bu işçilerin lideri olarak?.. Bu işçiler sayesinde kürk yakalı paltolar giyecek refah seviyesine ulaşmış biri olarak sen ne yaptın, nutuk söyleme ötesinde.. Tekstil İş sendikasının bu feci kriz döneminde, herhangi bir eylem, ya da söylemine şahit olan var mı, hükümeti itecek, bu insanlara umut verecek?..
Al iktidarı, vur muhalefete.. Al patronu, vur sendika ağasına..
Yok aslında birbirimizden farkımız.. Olan hep işçiye oluyor!.
Hadi biri konuşsun!.. Biri bir umut ışığı yaksın, Güneydoğu'nun çorba pişiremeyen analarına, okula giden çocuklarına 25 kuruş harçlık veremeyen babalarına..
İntihar dışında çare yok mu bu ülkede.. Ve de çare düşünen?..
Seçiminiz batsın!..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın