AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'de basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü vardır ve her geçen gün daha da gelişmektedir. Herkes fikirlerini hak, hukuk içinde özgürce açıklayabilir ama kimse iftira atmaz, atmamalıdır. Yalan yazma özgürlüğüne sahip değildir'' dedi.
Erdoğan, Beşyol Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Van'ı ''Doğu'nun yıldızı, dünya markası bir kent'' yapacaklarını söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, AK Parti'nin meydan mitinglerini eleştirdiğini belirten Erdoğan, ''Diyor ki 'bu iletişim yolu eskide kaldı'. ABD seçimlerini demek ki hiç izlememiş. 'Bunlar duygusal ortamlar' diyor. Sosyal demokrasinin geldiği son noktaya bak Allah aşkına... Bu mudur sosyallik, bu mudur demokrasi anlayışı, bu mudur halkçılık?'' diye sordu.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Halktan uzak olanın halkçı olması mümkün mü? Cumhura saygısı olmayanın Cumhuriyetçi olması mümkün müdür? Bu zihniyetin millete 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' diyenlerden farkı nedir? 6.5 yıldır tekrar ediyorum, bunlar Ankara'ya mahkum, halktan kopuk, halkın diliyle konuşmuyorlar. Bunlar 'sırça köşklerden çıkmıyor' diyorum. Kendileri de aynen bunu teyit ediyorlar. Ne diyorlar 'Televizyonlar aracılığıyla milyonlara ulaşıyorum'. Sayın Baykal, televizyondan seyretmekle olmuyor bu işler. Sadece ve sadece televizyonlardan izleyerek değil, stüdyolardan, spot ışıklarının altında siyaset yapılmaz. İkitelli'den millet siyaseti yapılmaz. Şu Van meydanını bir gör, şu coşkuyu bir gör, şu aşkı, sevdayı gör. Siyaset meydanlarda yapılır, meydanda... Milletle bir gönül bağı kur. Milletin gözünün içine bak. Milletin elini tut. İnan ki... Benim yaşım dün 55 oldu. Sen 70 yaşındasın. Aramızda yaşça büyük fark var. Tecrüben benden fazla, buna da saygı duyuyorum, ayrı mesele. Ama inan ki ben de siyasette 18 yaşından bu yana varım. Epeyce siyasi deneyimim vardır. İnan ki dünyaya bakışın değişir. Türkiye'ye, halka bakışın değişir.''
''BASIN ÇALIŞANLARINI KÖLE GİBİ ÇALIŞTIRDINIZ''
Başbakan Erdoğan, bir medya grubuna vergi cezası verildiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
''Bir medya grubuna verilen vergi cezasından sonra meseleyi basın özgürlüğüne getirip sözde bizim basına sansür uyguladığımızı, baskı altına aldığımızı iddia edenler var. Bizim medya eleştirilerimizi basın özgürlüğüne tehdit olarak duyuranlara bir çift sözüm var, bir kere vergi cezası alan medya grubu daha önce de ceza aldı. Ama masaya oturup anlaştığı için o zaman uluslararası kuruluşlara 'Türkiye'de basın özgürlüğü kısıtlanıyor' diye şikayet etmediler. Şimdi vergi kaçırma suçundan ceza aldılar. Bu sefer her yerde 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diyerek yaygara yapıyorlar. Benim eleştirilerimi de 'medyaya baskı' diye duyuruyorlar. Bugüne kadar acımasızca hükümete, şahsıma, aileme yönelik karalama kampanyaları yaptınız, hala yapıyorsunuz, iftiralar attınız. Hangi baskıyla karşılaştınız. Siz hakaret edeceksiniz, suçlayacaksınız, biz sizi eleştirmeyeceğiz, kendimizi savunmayacağız. Böyle bir demokrasi olur mu? Yalan haberlerinizi tekzip ettik, bunu gazetelerinizde bile yayınlamadınız. Ticari imtiyazlar kazanmak için manşetlerinizi kullandınız. Rakip medya gruplarını yok etmek için çevirmediğiniz oyun kalmadı. Gazetelerdeki köşeleri sorumsuzca kullanıp kamu vicdanını hiçe saydınız.
Bizi işçi haklarını yok etmekle suçladınız ama kurumlarınızda sendikaları bitirdiniz. Basın çalışanlarını köle gibi çalıştırdınız. Basın ahlakı, insan hakları ve fikir namusu kavramları sizin sayenizde yerlerde süründü. Tüm anketlerde araştırmalarda en güvenilmeyen kurum olarak medya çıktı. Bunu gazetelerinizde haber bile yaptırtmadınız. Sürekli siyaseti, siyasetçiyi eleştirip duruyorsunuz. Peki ne zaman kendinizi sorgulayacaksınız? Türkiye değişiyor, gelişiyor ama siz köşelerinize kurulmuş tüm değişimlere direniyorsunuz. Bu mitingi izleyen uluslararası basın aracılığıyla tüm dünyaya duyuruyorum, Türkiye'de basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü vardır ve her geçen gün daha da gelişmektedir. Herkes fikirlerini hak, hukuk içinde özgürce açıklayabilir ama kimse iftira atmaz, atmamalıdır. Yalan yazma özgürlüğüne sahip değildir.
Bu yandaş medya Türkiye'nin AB dönüşümlerine ayak uyduramıyor, AB normlarını hayata geçiremiyor, halkın iradesine dayanan demokrasiyi, demokratik iktidarları hazmedemiyor.''
Başbakan Erdoğan, eleştirilerini sürdürerek, ''Hükümetleri yönetmeye kendi menfaatleri için kullanmaya alışmışlar ancak AK Parti iktidarı bir avuç imtiyazlı zümrenin iktidarı değildir. Milletin iktidarıdır. Ancak bu milletin menfaatlerini korur. Basının kendini sorgulama vakti geldi de geçiyor bile'' diye konuştu.
"TRT-6, 24 SAAT KÜRTÇE YAYINA BAŞLADI"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''TRT-6 24 saat Kürtçe yayına başladı. Bunu bile ne yazık ki kimlik siyaseti yapan o parti kalkıyor diyor ki 'seçim yatırımı olarak bunu yaptınız'... Kim ne derse desin, biz devletimizle halkımızı buluşturmak, bütünleştirmek için gereken ne ise onu yaparız ama asla gerilim, gerginlik üretmeyiz ve istemeyiz'' dedi.
Erdoğan, Beşyol Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, eskiden trafik, enflasyon, faiz canavarları bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
''AK Parti iktidarı döneminde tüm canavarlar yavaş yavaş dize geliyor. Enflasyon canavarını hep birlikte Türkiye'nin gündeminden çıkardık. Faiz canavarını hamd olsun yendik. Yolsuzluk canavarını da büyük ölçüde yendik. İşsizlik canavarı ile yoksulluk canavarı ile yasakçı canavarla mücadelemiz sürüyor. Bir de çete, mafya, hukuksuzluk canavarı vardı. O canavarın marifetleri de AK Parti iktidarı ile deşifre oluyor. Çukurlardan, kardeşi kardeşe düşürmeyi hedefleyen, ülkeyi kaosa sürüklemeyi gaye edinmiş planlar çıkıyor. Sizin desteğiniz ile katkınız ile hayır duanız ile ülkemizi bu canavardan kurtarıyoruz.''
Erdoğan, Türkiye'yi daha ileri noktaya taşımaya azmettiklerini ifade ederek, bunların hukuk, hürriyet ve hizmet olduğunu kaydetti.
İnsanların refahını artırmaya, şehirleri kalkındırmaya, hak ve özgürlükleri geliştirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Demokratik gelişme ile ekonomik gelişmeyi birbirinden ayrı görmüyoruz. Özgürlük de önemlidir, ekmek de hak da önemlidir hukuk da. Biz yara kaşımaya gelmedik. Biz yara sarmaya geldik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde çeşitli nedenlerle köylerinden ayrılan ailelerden, gönüllü olarak geri dönmek için köye dönüş çalışmalarını başlattık. İstedik ki kimse evinden, barkından uzak yaşamak zorunda kalmasın. Bugüne kadar 14 ilden 151 bin kişi, yaşadıkları köylere geri döndü. Bunun için 83 trilyon harcama yaptık. İstedik ki kimse mağdur olmasın. İradeleri dışında terörden zarar gören vatandaşlarımızın zararlarını tanzim edelim, sıkıntılarını giderelim dedik.''
Bölgeye yapılan yatırımlara da değinen Erdoğan, şunları söyledi:
''İstedik ki kimse bu ülkede anadilinden dolayı horlanmasın, dışlanmasın, kültürel özelliklerini kaybetmesin. Bunun için TRT-6 24 saat Kürtçe yayına başladı. Bunu bile hazmedemediler. Milletimizin sevincine ortak olamadılar. Yapılan her işe kulp taktıkları gibi bunu da kötülemeye çalıştılar ve dediler ki 'iktidar bunu seçim için yaptı'. Allah aşkına böyle bir hazırlık bir ayda, iki ayda olabilir mi? Bu hazırlık yeni genel müdürümüzün göreve başlaması ile ele aldığımız bir dönem, bir süreçti ve bunun alt yapı hazırlıkları yapıldı. Yılbaşı itibarıyla da süreç başladı. Bunu bile ne yazık ki kimlik siyaseti yapan o parti kalkıyor diyor ki 'seçim yatırımı olarak bunu yaptınız'.
Kim ne derse desin biz devletimizle halkımızı buluşturmak bütünleştirmek için gereken ne ise onu yaparız ama asla gerilim, gerginlik üretmeyiz ve istemeyiz. Çünkü milletimizin derdi bizim derdimiz, milletimizin sorunu bizim sorunumuzdur. Bugüne kadar her sorunun üzerine nasıl kararlılık ile gittiysek, milletimizin sorunu olarak görmüş olduğu her meselenin üzerine de aynı kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz. Nasıl sessiz devrim diye nitelenen değişimlere imza attıysak, milletimizin talep ve bütün arzularını gidermek yönünde de aynı değişim iradesini inşallah ortaya koyacağız.''