kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Şubat 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ŞELALE KADAK

Elif Şafak: Birbirimize değmeden yaşamışız

Sabah'ın 'Hangi tarafımızdan vazgeçelim' sloganı ile yaptığı reklam kampanyasının çok beğenildiğini sokakta karşılaştığım insanlardan duyuyorum. Sanıyorum herkes artık şu 'ötekileşmekten, ötekileştirilmekten' sıkıldı. Niye bir arada olamıyoruz ki? 'Nedir paylaşamadığımız' şeklindeki soruları çok duymaya başladım.
Önceki günkü Kadın Girişimciler Derneği'nin (KAGİDER) toplantısının konusu ve katılımcıları belki de bu yüzden ilgimi çekti. "Türkiye'de Farklı OlmakDin ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler" Her türlü ötekileştirmeye karşı olduğunu toplantıyı efsane müzik topluluğu The Beatles'ın Love Me Do (Sev Beni) adlı şarkısıyla başlatarak göstermek isteyen KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç'ın ardından ötekileşme konusunda büyük tartışmalar yaratan son araştırmanın sahibi Prof. Dr. Binnaz Toprak ve yazar Elif Şafak'ı dinledik.
Özellikle Anadolu'da Sünni ve Türk değilse bir insanın evi dışında nasıl rahatsız olduğunu gittiği illerde, konuştuğu insanlardan önemli kesitler sunarak anlatan Prof. Binnaz Toprak'ın söyledikleri gerçek olamazmış gibi geliyor ama gerçek.
Toprak, "Sünni ve Türk değilseniz yaşama hakkınız yok! Küpe taktığı için, saçı uzun diye, renkli tişört giyiyor diye dışlananlar, aşağılananlar öyle çok ki..." diyor ve geçmişte olan hoşgörünün Anadolu'da şimdi olmadığını söylüyor. Toprak'a göre tuhaf bir iki yüzlülük var. İnsanlar kendilerini önyargılardan, halkın tepkisinden korumak için hep olmadığı gibi davranıyor.
Peki Türkiye bu durumdan nasıl kurtulacak? İnsanlardaki önyargılar nasıl son bulacak? Hoş görü bu topluma nasıl yeniden ulaşacak?
Toprak, Türkiye'nin bu konuları topyekûn aşabilmek için seferberlik ilan etmesini istiyor.
Tıpkı ABD'nin 1950'li yıllarda siyahilerin aşağılanmasının doğal sayıldığı yıllarda başlattığı ırkçılıkla mücadele gibi. Ayrımcılığın ne kadar kötü bir şey olduğu ilkokuldan itibaren kafalara işlenmeli. Bunun için de devletin öncü olması şart. Toprak, özetle insanların "Senin annen de Ermeni!" demenin çok ayıp olduğu hissiyle uyanmasını istiyor.
Yazar Elif Şafak ise edebiyat dünyasının bir temsilcisi olduğunu farklı üslubuyla hissettiriyor. Neticede bir masa etrafında oturmayacak insanlar arasında herhangi bir romanın köprüler kurabileceğine, insanların arasında su kanalları açabileceğine inanıyor ve şimdi bu konularda bu kadar çok tartışmanın olmasını, "Önyargılarımızı keşfediyoruz. Şimdiye kadar birbirimize değmeden yaşamışız ama şimdi değmeye başladık. Çatışmalar çıkabilir" diyerek bir anlamda makul ya da olması gereken olarak yorumluyor.
Soldan gelen bir insan olduğu vurgusunu yapıyor ve din konusundaki önyargıların da ortadan kalkmasını istiyor. Şafak, "Dindarlıkla maneviyat birbirinden ayrılabilir. Dinle ilgilenen dindar olmayabilir. Karşılıklı ötekileştirmeyi yenmemiz gerek. Türkiye'deki elitler de tasavvufla ilgilenmeli" diyor.
Tartışmak iyidir, dinlemek de. Dilerim Türkiye sorunlarını hep bir masanın etrafında tartışmayı başarır ve Şafak'ın da söylediği gibi karşılıklı ötekileştirmeyi bir an önce yener artık.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın