Sadece son bir haftada ortaya çıkan gerçeklere bakmak bile bu ülkede neler yaşandığını gözler önüne seriyor.
İşte size geçen hafta patlayan olaylardan kısa bir özet...
İlk sarsıcı gerçeği
Taraf gazetesi manşetiyle duyurdu.
Bir medya patronuyla bir generalin
"ortam dinlemesi" sonucu konuşmaları yer alıyordu o manşette.
Konuşmayı kimin kayda aldığı da belli ama asıl önemli olan konuşmanın içeriği.
Peki, ne vardı o içerikte...
Görünürde işten atılan
"etkili" bir gazetecinin yeniden işe alınması meselesi söz konusu...
Medya patronu
Mehmet Emin Karamehmet'le o dönemin Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Tuğgeneral
Levent Ersöz konuşuyor, araya da zaman zaman Albay
Atilla Uğur giriyor.
Hatırladınız değil mi?
Arandığı sırada Rusya'ya kaçtığı söylenen sonra da sahte kimlikle yakalanan Emekli Tuğgeneral
Levent Ersöz ve Emekli Albay
Atilla Uğur... İki isim de Ergenekon davasından tutuklu.
Şimdi gelelim konuşmanın satır aralarına...
İki çarpıcı gerçek çıkıyor bu satır aralarından.
Bir yanda
"milli sermaye" ye sahip çıkan, önemli bir telefon şebekesini yasadışı dinleyen asker kişiler var, öte yanda onların etkinliğine, hatta yapmak istedikleri darbeye destek veren bir medya grubu...
Dikkat ederseniz, o konuşmaların geçtiği günlerde
Türkiye'de ciddi bir askeri darbe hazırlığı olduğunu ünlü
"günlükler" den öğrendik.
O medya grubuna ait yayın organlarının o yıllarında hatta daha sonraki yıllarda hayata geçirilmeye çalışılan
"darbe" ye nasıl destek verdiklerini gördük.
Peki, adı geçen askerler
"milli sermaye" ye nasıl destek verdi?
Bunu da en çarpıcı biçimde Gazeteci
Enis Berberoğlu ortaya koydu.
BDDK'ya tehdit Berberoğlu köşesinde şunları yazdı:
"Tesadüfe bakın ki Pamukbank kararından bir süre sonra BDDK'ya iki ziyaretçi gelir. Güvenlik bankosunda bir tanesinin nüfus kâğıdı alınır, kimlik kartı verilir. Diğerinden kimlik alınmadan sadece ismi not edilir.
Bu iki ziyaretçi doğrudan Başkan Engin Akçakoca'nın odasına çıkar.
Odaya girer girmez Akçakoca'yı tehdide başlarlar.
- Siz ulusal sermayeyi yok ediyorsunuz... Pamukbank'ı, Yapı Kredi'yi batırıyorsunuz. Bir gün hesabı sorulur." Gerçekten de o esrarengiz kişiler gittikten sonra yeni gelişmeler olur.
"Aradan kısa süre geçer, Danıştay sürpriz bir kararla Pamukbank'ı sahibine iade eder." İşte medyanın girdiği kirli ilişkinin bedeli...
Bu medyanın hangi
"kirli network" ün bir parçası olduğu çok açık değil mi?
Aynı günlerde Aktüel dergisi de başka bir gerçeğe ışık tuttu. O da bu kirlenmenin dehşet verici başka bir boyutunu gündeme taşıdı.
1996 yılında dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Bakanı
Adnan Ekmen, gazeteci
Mehmet Korkmaz'a şöyle diyordu:
"1996'da minibüsteki 11 köylünün kurşunlanıp yakılarak öldürüldüğü Güçlükonak katliamını PKK değil, güvenlik güçleri yaptı. Yanmışlardı ama kimlik kartları sapasağlamdı."
İnanılmaz değil mi?
O dönemde korkudan üzerine gidilmeyen, mecburen sessiz kalınan bu gerçek nihayet 13 yıl sonra dile getiriliyordu.
Bu iki çarpıcı gerçeği, Susurluk Skandalı'nın bilinen ismi
Yaşar Öz 'ün söyledikleri tamamlıyordu:
Mehmet Ağar 'ın kendisine
"insan simsarı" ve
"muhbir" demesine alınan
Yaşar Öz, şöyle tehdit savuruyordu:
"Amaçlarını birer ikişer hayata geçirdikten sonra bu kez de taşeronlarını nasıl bir bir ortadan kaldırdıklarını açıklayacağım..."
Demek ki daha neler neler çıkacak.
Sözünü ettiğimiz üç olay da son bir hafta içinde medyada yer aldı.
Merakla bekledim, acaba Meclis devreye girecek mi?
Acaba sorumlu bir milletvekili bu işlerin üstüne gidilmesi için Meclis'i devreye sokacak mı?
En çok da
"sosyal demokrat" milletvekillerinin nasıl bir tepki vereceğini merak ediyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 17 Şubat 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/17//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.