Seçimin iki iddialı partisi iddialı şehirlerdeki adaylarını belirledi. Özellikle merakla beklenen Diyarbakır'da AK Parti
Kutbettin Arzu ile CHP ise İstanbul'da
Kemal Kılıçdaroğlu ile halkın karşısına çıkacak.
Bu noktada herkesin kafasındaki soru şu:
Acaba "Birkaç iyi adam"la bir seçim kazanılabilir mi? Sorunun cevabı için en iyi örnek İstanbul.
Şimdi İstanbul seçimlerine biraz daha yakından bakalım. CHP'nin İstanbul adayı Kılıçdaroğlu, daha ilk günlerde ciddi bir kamuoyu yarattı. Ve mütevazı, iddialı, dürüst bir politikacı profili çizdi.
Dahası İl Başkanı
Gürsel Tekin 'le birlikte güçlü bir sinerji yaratarak sadece kent merkezlerini değil varoşları da kapsama alanına alacağını gösterdi.
CHP'de durum sıkıntılı Bu pencereden bakınca, mevcut Başkan Topbaş'ı ve AK Parti'yi zor günler bekliyor denebilir.
Ancak şu gerçeği de unutmamak gerekiyor.
İstanbul seçimleri kader seçimidir. Burada seçimi almak
Türkiye'de iktidara yürüyüşün işaretidir.
İşte bu noktada CHP açısından sıkıntılı bir durum var.
Göründüğü kadarıyla ortada CHP'nin iktidara yürüdüğüne dair bir işaret yok.
Mevcut koşullar -dışarıdan gelen ekonomik kriz dışında- 22 Temmuz seçimleri öncesinden pek farklı değil.
Yani yeni bir iktidar ihtiyacı görünmüyor. Ayrıca CHP iktidar yaratacak bir rüzgârı da arkasına almış değil.
Geriye sadece "birkaç iyi adam" üzerinden bir genel seçim rüzgârı yaratma olasılığı kalıyor ki, o da çok zayıf görünüyor.
Neden?
Nedeni çok basit... Elinizde iyi adamlar olabilir. Ancak o adamları motive edecek, halkta umut yaratacak bir fikriniz yoksa işiniz zor.
Eğer CHP, bir süre önce İstanbul'da başlattığı ama içini dolduramadığı, daha doğrusu biraz da spontane gelişen
"çarşaf açılımı" benzeri bir genel siyaset değişiminin işaretini vermezse yerel seçimlerde de sonuç değişmeyecek.
Gerçek anlamıyla sosyal demokrat politikaları savunmadığı sürece işi zor.
"Davos duruşu" etkisi Üstelik karşısında sürekli kendini yenileyen, zaman zaman değişimci genel politikalarla gündemi belirleyen güçlü bir AK Parti var.
Bu açıdan sadece son bir aya bakmak yeterli.
TRT Şeş açılımı, Nâzım Hikmet'in yeniden vatandaşlığa döndürülmesi, Alevilerle ilgili sıcak gelişmeler AK Parti'yi her ihtimalde
"tabu yıkan" parti konumunda tutuyor.
Şimdi buna bir de
"Davos duruşu" eklendi.
Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e çıkışı, sadece iç siyasetin gündemindeki yerel seçimleri değil, dış siyaseti de derinden etkileyecek görünüyor.
Ortadoğu'da barış açısından sürpriz gelişmelere gebe bir durum söz konusu.
Kısaca ortada bir Erdoğan gerçeği varken, CHP'nin yerel seçimlerden bir genel seçim çıkarma şansı çok az. Çünkü CHP'nin, genel politikada yeni bir açılım yapma gibi bir derdi ve hazırlığı yok. Böyle bir hava da sezilmiyor.
Doğrusu bu havayı başta İstanbul'un ilçeleri olmak üzere açıklanan belediye başkan adaylarının profiline bakınca da görmek mümkün.
Aslında sadece CHP değil, diğer partilerde de durum aynı. Hepsi önümüzdeki yerel seçimlerden bir genel seçim çıkarmak istiyor ama ne yazık ki hiçbiri yeni politikalar üretmiyor.
Tek umutları ekonomik krizin derinleşmesi...
Bu da ister istemez AK Parti'yi daha kalıcı yapıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 3 Şubat 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/03//haber,E93B6F39DF0C4F2A9B8D6817B3A560AA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.