Üst üste oynanan Sivas-Galatasaray maçlarının ilkinde Skibbe yenilgiyi zemine bağlayınca kendisini eleştirmiştim. O yazıya Galatasaray taraftarı bazı okurlarım e-maillerle tepki gösterdi. İçlerinden biri bana "saha zeminindeki buzu" tarif ederken, bir başka okurum Suat Bey
"Galatasaray gibi teknik ve kalite performansı yüksek bir takım ile alelade Sivasspor'u nasıl kıyasladığımı" soruyordu.
Sorularını Sivasspor'u küçümsercesine "Canını dişine takarak kendini yırtan" ve "Tüm sermayesini ortaya koyup oradan oraya koşturan basit bir taşra takımı, Galatasaray ile nasıl kıyaslanır?" diye kuranlar sonucu gördü. Okurun beğenmeyerek "orasını burasını yırtan!" dediği Sivasspor penaltılarla da olsa Galatasaray'ı 4-2 eleyip yarı finale çıktı. Skibbe ise elindeki "
taraftarca kıyas kabul etmez takımına " rağmen ilk yenilgiyi buz tutan Sivas zeminine, diğer kazanılmayan maçları da bilmem neye bağlayarak sınıfta kaldı! Kızgın okurum ise futbolda da siyasetteki gibi 'sonun' önemli olduğunu bir kez daha öğrendi.
Sivas'ta 2-0 yenilen, kupa ilk maçında Ali Sami Yen'de 1-1'i son anlarda bulabilen Galatasaray'ın rövanşı penaltılarla da olsa kaybederek Sivasspor'un turu geçmesi ile neticelenen maçına getirip Skibbe'nin yanlış beyanatını önüne koyacağım. Sonra da o ve onun gibilere
"Akıllı ol!" diyerek kendilerine gelmelerini sağlayacağım. Başarısızlığı sanal nedenlere bağlayıp taraftarı yanıltmalarını da önleyeceğim.
HEM HİKAYE HEM BAHANE... Peki Skibbe'nin görevi ne? Maçlarda takımının galibiyeti için gayret etmesi, takımı bunun için yönetmesi; Evet bu da onun görevi! Ama o ne yapıyor? Sanki "Sivas'ta iklim ya da saha şartları kutuplardaki gibiymiş" gibi bahanelerin ardına gizlenmeye çalışıyor. Bunu yaparken de önce Sivasspor'un'a yaptığı "saha değişikliği" teklifini kabul etmiyor. Kendi sahasında, karsız, buzsuz zeminde de beraberliği son anlarda kurtarınca kafasını kuma gömüyor. Üçüncü maçta iş penaltılara kaldıktan sonra tura veda ediyor.
Şimdi mazereti ne? İkinci maçı yorumlayan arkadaşımız Ebru Kılıçoğlu yazısında belirtmiş. Demek ki neymiş?
Kar, buz, saha, zemin, hakem "hem hikaye, hem bahane!" Öyleyse:
"Laf var bal eder aşı, laf var götürür başı." "Biliyorsan söyle seni alim bilsinler. Bilmiyorsan; sus da seni adam sansınlar!" İşte bu iki atasözü tüm yazdıklarımızı anlatmaya yetti.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 7 Şubat 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/07//haber,8292B88AFA1C487380CBE31403097D17.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.