Bu sabah
Türkiye'de birçok amatör branş sporcusu ve sporsever yine ciddi kaygılarla uyanıyor. Hem de kendisine çok güven duyduğumu defalarca yazdığım spor bakanımızın varlığına rağmen. Niye mi? Sporda 'futbol ve diğerleri' makasının giderek açılmasından.
Korkarım Sayın Bakan Murat Başesgioğlu da yalnız kalıp sonunda pes edecek. Hem de birkaç ay evvel Türk sporunun önünden kara çalı gibi söküp attığı engele rağmen.
Futbol şüphesiz popüler bir olgudur. Dünya ülkeleri bu gerçek ışığında bizim yapamadığımızı becerip futbol yanında amatör branşlara da önem verirler. Maalesef
Türkiye'de bunu başaramıyoruz. O yüzden son 5 yılda sporda dibe vurduk. Sportif başarı gereksinimini sadece futbol ve üç büyük kulübe endeksledik. Futbolu ve yönetenleri ayrılacıklı sayıp, diğer spor yöneticilerine göz ucuyla baktık. Amatör branşlara önem vermedik. Kimler mi bu hataların sahipleri? Sporu yönettiğini sananlar, yazılı ve görsel medya. Çünkü sporu yönetenler meslek erbabı değiller ve bu yüzden kamuoyunda bir ağırlık tesis edemiyorlar.
Anayasamızın 58 ve 59. maddelerine bakınca, sportif problemi çözmek devletin işi mi, değil mi görürsünüz. Ardından da başta Hıncal Uluç ve Ercan Güven gibi duayenlerin teşkilatla ilgili tespitlerine bakın. Ne diyor Hıncal Uluç; " Biz, bırakınız daha önce il ya da genel müdürleri, randevularımızı özel kalem müdürleriyle yapar, işlerimizi onlarla çözerdik. " Bak bak bak !
Türkiye'nin spor devlerinin, spor teşkilatı ile ilgili seviye tespitlerine.
İşte bu tespit beni 37 yıl önceye götürüyor ve Hıncal Bey'e yerden göğe hak veriyorum. Kum torbası oynadığım İnönü Stadı'nın koridorlarındaki ring gözümün önüne geliyor. Bakan ağırlığı taşıyan boks idarecilerini ve Ahmet Cömert'i siluet olarak hatırlıyorum.
BURNUMUN DİREĞİ SIZLIYOR
20 sene önceki basketbol il temsilcisi rahmetli Ateş Hoca'yı, Atletizm İl Temsilcisi Ragıp Tekin'i hatırlıyorum. Bakan Fikret Ünlü'nün onayladığı 100 gönüllü 100 tesis projesinin icra kurulu üyesi iş adamlarını hatırlıyorum. Sonra mı? Atanması yapılamayan, kulüp başkanlarının saygıyla ön iliklediği genel müdürlük makamını görüyorum. Burnumun direği sızlıyor ve kaygılarım artıyor.
Ya siz Sayın Bakanım, siz kaygılanmıyor musunuz? Ya da, beni bırakın, Sayın Hıncal Uluç'a katılmıyor musunuz?
Yayın tarihi: 22 Ocak 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/22//haber,A417E56FD15D4124B0AB7942861E00F5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.