Geçen gün bir yıldönümü kutlandı. Yok efendim, bu fakirin doğum gününden sözetmiyorum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ellinci yaş günü kutlandı.
Hani şu varlığını herkesin bildiği ama nerededir, nasıl gidilir, nasıl başvurulur kimsenin bilmediği mahkeme, kısaca AİHM...
Vallahi başıma bir iş gelse de
"dava açalım" desem,
Türkiye'de o dilekçeyi yazacak kaç avukatın çıkacağını merak ettiğim mahkeme... Harcı marcı kaç avro tutar, onu da bilen varsa beri gelsin.
Dilekçeyi sakın AİHM diye yazmayınız, geri döner! ECHR diyeceksiniz, European Court of Human Rights... Ya da CEDH, Cour Europeenne des Droits de l'Homme.
Doğum günü partisini Strasbourg'da yapmışlar. Mahkeme de orada bulunuyor.
Bütün ülkelerin temsilcileri katılmışlar,
Türkiye'yi ara ki bulasın!
Ne Brüksel büyükelçimiz, ne Paris büyükelçimiz, ne Strasbourg konsolosumuz, ne herhangi bir hariciye memuru, ne bir hukukçu... Kimse gitmemiş!
Harcırah mı yok, hava mı soğuk?
Tövbe, bizden başka da bir tek Letonya katılmamış, onların gerçekten paraları yokmuş...
Gerçek şu ki, anlı şanlı bürokrasi bu mahkemeyi sevmiyor.
Çünkü
Türkiye bu mahkemede hep kaybediyor!
Mahkeme, bir tür
"temyiz" gibi çalışıyor...
"Halt yemeyelim de sonra mahçup olmayalım" demiyoruz da, mahkemeye kızıyoruz...
Gerçi AİHM,
Türkiye'de devlet tarafından mağdur edilenlere beş bin avro, on bin avro gibi komik tazminatlar ödetiyor ama önemli olan devletimizin hemen her seferinde madara olması...
İşin daha da matrağı,
Türkiye'de bu mahkemenin
"bizi yutmak isteyen emperyalizmin ve bizi mahvetmek isteyen Avrupa Birliği'nin bir organı" sanılması!
İlgisi yok! AİHM,
Avrupa Birliği'nin değil, Avrupa Konseyi'nin mahkemesi! Hani şu,
Türkiye'de her darbe yapıldığında, emekli memur partisinin milletvekillerinin ve de emekli memur gazetesinin emekli memur ruhlu yazarlarının koşa koşa gidip
"ne olur bizi anlamaya çalışın, Türkiye'yi konseyden kovmayın" diye yalvardıkları konsey canım... Konsey
"nezdinde" ayrı bir büyükelçimiz var, o da gitmemiş.
Birliğe seni alsalar da almasalar da, madem Avrupalı olduğunu iddia ediyorsun, bu mahkemenin kararlarına uyacaksın. Ortada sözleşme var. Altında imzan var.
İşte en fazla,
"kokteyline gitmezsin" küslük yaparsın, tavır koymuş olursun, onlar da çok üzülürler vallahi...
İlle kıvırtmak mı istiyorsun?
Fransa adına Adalet Bakanı Rachida Dati katılmış, hani şu babası belli olmayan çocuk doğuran hatun...
"De get bacım beni günaha sokma, de get nikâhlan da gel" dersin, katılmama özürün olur. Ne güzel.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 4 Şubat 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/04//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.