UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Encümen-i hatırat
Sayın Hocam; Kıymetli Elçim;
("Benim" sıfatıyla hitap edilir ya...)
Şimdi siz bana derseniz ki, "Encümen-i Dâniş istişari bir oluşumdur" diye...
Ben de size sorarım, "Peze..." istişarenin neresine sığar diye.
Sizin, Meclis'teki bir milletvekiline, bir parti liderine rahatlıkla baskı yapabilen, tabii "o demokratım" da bunu yuttuğu için, baskısına "peze..." türü katkılarla süsleme katan "Emeklim Paşam"ın işi, âleme daimi nizam vermek midir?..
Hâlâ?
Meslek hayatımın hatıratı içinde...
O sıra zaten bir hükümet ittirmiş...
Yeni bir hükümet getirtmiş...
Kurmayları tarafından andıçlar hazırlanıp "demokratım medyam"a bastırılmış "Paşam"ın "kellesi istenen gazeteciler" listesinde olmak gibi kıymetli bir anı da mevcuttur.
Başkalarının başına gelen daha beterlerinden biliriz de, kendi başımıza getirilmek isteneni de hatırlarız.
Müsaadenizle, Dânişime de hatırlatayım:
O dönem bendenizi de kovdurtmak, yazılarımı durdurtmak için bir dosya hazırlamıştı kendileri ve kurmayları.
Ben bilmiyorum, belki açıklarsınız:
Bu nevi vazifeler, Cumhuriyet'in neresinde yazar, Anayasa'nın hangi maddesinde, "demokratik laik sosyal bir hukuk devleti" hassasiyetiyle, genelkurmay başkanları, ikinci başkanları gibi zaten önemli vazifelerde bulunanlara bir de "ek yük" olarak tevdi edilmiştir?
Encümen-i Dâniş ruhu mudur!
Kovulmam için gazete patronuna defalarca yapılan baskılar sırasında mutlulukla öğrenmiştim ki, dosyamda bulunan birçok "yazılı kabahat" yanında, özelikle art arda iki yazı "Paşa çayı bardağı"nı taşıran cinstendir.
İkisi de Washington'dan yazılmıştır.
Biri; Amerikalıların da huzurundaki bir toplantıda, "Peze..." müellifi "Paşam"ın en yakınlarından bir başka "Paşam"ın , "Hem gazeteci hem işadamı" olan bir zatın eline, kürsüde kendi lafı imiş gibi arz etmesi emredilen bir metin tutuşturması üzerinedir.
Gözümün önünde, açık bir toplantıda, azıcık el altından olmuştur. Ve ülkemin nice kıymetli basın mensubu bunu ya görmemiştir ya duymamıştır.
O yazının ana fikri, "Paşamın bir gazetecimin eline okuyacağı metni verip okutması, o gazetecimin de bunu emir telakki edip okuması iğrençliktir" idi.
"Anafikir" benim zaten sabit fikrimdi!
İkinci yazı daha ilginçti.
Çünkü böyle doğrudan, kör gözüm bir iğrenme tavrı da yoktu.
Belki de vardı. Vardı belki.
O yazı,
"İsrail'in tehdit önceliklerinin neden Türkiye'nin de tehdit önceliği sayıldığına" dairdi.
Yani, neden
Türkiye'nin de, İsrail'in
"nükleer, biyolojik, kimyasal tehlike" gördüğü her şeyi
"öncelikli tehdit" saydığının, Ortadoğu'ya İsrail'le aynı gözlük ve aynı dürbünle baktığının sorgulanmasıydı.
Yani, İsrail'in tabii ki kendine tehdit sayabileceği menzillerdeki (muhtemel) füzelerin, neden
Türkiye'yi de menziline almış, Ankara'yı, İstanbul'u hemen yarın vuracakmış gibi gösterildiği, böyle kabullenildiği, ABD'deki İsrail kankası düşünce kuruluşlarıyla birlikte neden Genelkurmay'ın (ve bazen hükümetlerin) böyle bir ittifakı olduğuna şaşırılması idi.
Ortadoğu'da nükleer imha gücüne sahip tek bölge devleti İsrail iken (ABD, Rusya, İncirlik üssü filan sayılmazsa!), neden elinde nükleer gücü bulunmayan devletlerin
"nükleer tehlike" sayıldığına şaşılması idi!
"Encümen-im Dânişim Dayı Paşam" ile
"Biricik Paşam" buna da kızmışlardı işte.
Ben de
"Encümenim Dânişim" kadar ülke sevdasıyla dolu olsam, ben de kızardım elbette!
Bakar mısın
"Peze..."nin sorguladığı işe!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 3 Şubat 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/03//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.