Giriş Saati : 31.01.2009 10:29 Güncelleme : 31.01.2009 23:26
Amerika'nın Ankara eski Büyükelçisi Mark R. Parris, Türk-Amerikan ilişkilerine yönelik ilginç açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz hafta yemin ederek ABD'nin 44. Başkanı olan Barack Obama döneminin Türkiye-Amerika ilişkilerinde yeni dönemin başlaması için iyi bir fırsat olacağını savunan Parris, eski Başkan George W. Bush'un sekiz yıl önce var olan iki ülke ilişkilerini gerilettiğini savundu.
İstanbul Center, Kennesaw Eyalet Üniversitesi (KSU) ve Birlemiş Milletlerin desteği ile Atlanta'da gerçekleştirilen "Medeniyetler arası İttifak" başlıklı konferansın onur konuğu olarak konuşan Parris, "Yeni başkan yeni yıl gibi fırsatlar sunabilir" dedi. Geçtiğimiz sekiz yıl içinde iki ülkenin yıpranan ilişkisinden kimseye fayda sağlamadığına işaret eden eski Büyükelçi, "Her iki tarafta birbirini suçladı ancak ben daha çok Bush yönetimin hatalı davrandığına inanıyorum" şeklinde konuştu.
Washington'daki yeni yönetimin yeni yollar bularak ilişkileri düzeltme yoluna gideceğine dair umut var olduğunu belirten Parris, "Geçmişte yapılan hatalardan ders alınarak zararlar telafi edilecektir" dedi.
Yeni yönetim ile Türk-Amerikan ilişkilerinde iki politik modelin uygulanacağını savunan Parris, bunlardan birinin "yapısal" diğerinin ise "konjonktürel" olacağını dile getirdi. Yapısal değişikliğin başkanın kim olduğuna bağlı olmadan zamanla gerçekleşeceğini aktaran Parsis, konjonktürel olanın ise Türk ve Amerikan liderlerinin önümüzdeki aylar ile yıllarda nasıl davranacaklarının belirleyeceğini savundu. Obama yönetiminin öncelikli listesinde Türkiye'nin yer almadığını kaydeden Parris, "Ancak Türkiye'nin coğrafik konumu Obama yönetiminin ekranına gelecek. Ve o zaman daha önceki gibi Türkiye ile çalışmak her zaman Türkiye'nin etrafında dolaşarak çalışmaktan kolay olacağı anlaşılacak" şeklinde konuştu.
1997-2000 yılları arasında Ankara'da görev yapan emekli Büyükelçi Parris, Türkiye'nin Osmanlı'dan aldığı büyük miras ile eşsiz coğrafik konumu Obama yönetimi tarafından mutlaka görüleceğini aktardı. Parris, Ankara'nın bölgesinde İsrail-Suriye, Lübnan-Suriye, Rusya-Gürcistan, Irak'taki Şiiler ve Sünniler, İran'la dünya arasında; sonra da İsrail, Mısır ve Filistin'de üstlenebileceği moderatör rolü göreceğini savundu.
11 Eylül sonrasında Türkiye'nin demokratik yönetim sisteminin daha da bir önem arz ettiğini kaydeden Parris şöyle devam etti: "İslam ile Batı, İslam ile globalleşme, İslam ile parlamenter sistemin, İslam ile serbest pazarın sorun olmayacağına ister örnek ülke isterseniz model diye söyleyin Washington'dan Türkiye tüm bunları bir araya getirmiş başarılı bir ülke. Bu aynı zamanda da Amerikan'ın şiddetle görmek istediği bir yapı."
"ERMENİLER BU YIL OLMADIĞI KADAR TASARI İÇİN BASTIRIYOR"
Konferansın onur konuğu olarak akşam KSU' da verilen yemekte konuşan Parris, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı. Sözde Ermeni yasa tasarısının bu yıl Kongre'den geçip geçmeyeceği yönündeki soruya Paris, umut verici açıklamalarda bulunmadı.
Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkileyecek 1915 olaylarının "soykırım" olarak kabul edilmesi için Ermeni lobisinin inanılmaz şekilde bastırdığına vurgu yapan Parris, yeni yönetimde tasarıya karşı gelecek yetkili sayısının da az olduğu bilgisini verdi. "MODERATÖRE BENDE KIZDIM"
Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta paneli terk etmesi konusunda ise Parris, "Moderatöre ben de kızdım; ama unutmamak gerekir ki Türkiye bölgesinde dış politikasını kurmak için çok çalıştı. Amerika'daki Yahudiler bana, Türkiye'nin eskiden hem Arap hem de İsrail tarafından güven duyulan ülke olarak görüldüğünü son olaylarla Türkiye'nin artık bir tarafın yanında yer aldığına inandıklarını söyledi. Bu Türkiye'nin bölgesinde üstlenmek istediği role uymuyor" şeklinde konuştu.
TÜRK-ABD İLİŞKİLERİNE KATKI YAPACAK ÇOK KONU VAR
Türk-Amerikan ilişkileri 1990'lı yıllarda olduğu gibi yeniden güçlenebilir.
Parris'e göre iki ülkenin ilişkilerini güçlendirecek konuların başında Gazze, İran, enerji, Rusya, Afganistan, Irak ve Avrupa Birliği tam üyelik süreci geliyor. Emekli Büyükelçi, Obama'nın İran sorununun çözümünde diplomasiyi seçmesi, Gazze'de iki ülkenin AK Parti'nin aktif diplomasi çabalarıyla bölgede barış görüşmelerinin başlamasına ve kalıcı ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunabileceklerini nakletti.
Parris ayrıca enerji nakil hatlarının Türkiye'den geçmesi için ortak hareket edebileceğini aynı şekilde ABD'nin AB üyelik sürecine vermeye devam edeceği desteğin iki ülkenin ilişkilerini güçlendirebilecek konular olduğunu savundu. ABD'nin Ankara eski Büyükelçisi ilişkilere olumlu katkı yapacak diğer konularında Irak, Afganistan sorunlarının çözümü ve Rusya ile Türkiye'nin Gürcistan ya da Ukrayna gibi sorunlar yaşamaya bileceği uyarsında bulundu. Paris, Moskova'nın Türkiye için hiçbir zaman Washington'un alternatifi olamayacağını iddia etti.
"ERGENEKON, TARİHİ BİR OLAY"
Ergenekon olayını anlamak için "Türk DNA'sına sahip olmak" gerektiğini dile getiren Parris, bir Amerikalı olarak anlamakta zorlandığını kaydetti.
ABD Dışişleri'nde birçok kişinin "kafalarını kaşıyarak" neler olduğunu ve bunların ABD için ne ifade ettiğini anlamak için, "Dava önemli, tarihi de olabilir, ama bu iyi ya da kötü manada değil" dedi. KINIKLIOĞLU, "MİTCHELL'İN ANKARA'YA GELMEMESİ TALİHSİZLİK"
Parris'in konuşmasının ardından kürsüye davet edilen AK Parti milletvekili Suat Kınıklıoğlu ise Başbakan Erdoğan'ın Gazze konusundaki tavrının Suriye-İsrail müzakereleri için yapılan iyi niyetli çalışmaların zayi olmasından kaynaklandığını söyledi.
Kınıklıoğlu, Başkan Obama'nın Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell'in bölge turunda Ankara'ya uğramayacak olmasını 'talihsizlik' olarak nitelendirdi. Ermeni tasarısı geçerse Türkiye-ABD ilişkilerine "en az 4-5 yıl zarar vereceğini." söyledi.
KONFERANSTA GÜN BOYU TÜRKİYE KONUŞULDU
Dünyanın ve Amerika'nın farklı bölgelerinden gelen onlarca akademisyen gün boyu Türkiye'nin "Medeniyetler arası İttifak Projesi"ne geçmişi ve bugünüyle sağlayabileceği katkılar üzerine konuştu.
Konferansın ilk gününde konuşmacılar, Mevlana'nın, Yunus'un ve Gülen Hareketi'nin sevgi, hoşgörü ve diyalog yolu ile Medeniyetler arası İttifak'a sağladığı olumlu katkıyı dile getirdi. Başörtüsü yasağından laikliğe, göç konusundan dış politikaya, kadın konusundan din eğitimine, kimlikten ekonomiye kadar Türkiye ile ilgili oldukça geniş çerçeveli sunumlar yapıldı. Sunumlarda sıkça Türkiye'nin kültürlerin buluştuğu bir ülke olduğu vurgulanarak, tarihi ile de medeniyetlerin kurulmasına yaptığı pozitif katkı anlatıldı.