kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Erdoğan'dan Atatürk örneği

AJANSLAR
Giriş Saati : 30.01.2009 14:58
Güncelleme : 30.01.2009 20:09
Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Taksim-Şişhane metro hattı açılış töreninde açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmada Davos'ta dün yaşananlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Açılış töreninde konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmasında Atatürk örneği vererek, şunlara dikkat çekti:

"Zaman 18 Mart 1915. Bildiğiniz gibi adeta dünya Türkiye'nin karşısında Çanakkale'de bizi yok etmek için saldırıya girmişlerdi. Türkiye'nin nesi var nesi yok o zaman belliydi. Gücümüz belliydi. Ama Türkiye'ye saldıranlarında o ittifakında gücü belliydi. Bütün bu olaylar karşısında, o zaman Atatürk Mehmetçiğe bir şey söylüyordu: "Ben size ölmeyi emrediyorum" diyordu. Bir taraftan bu mücadelelerin üzerinden gelen bir milletin torunu olacaksın, bir taraftan da şu ne der bu ne der diye düşüneceksin. Tabiki çok düşüneceğiz. Bin düşüneceğiz bir yapacağız. Ama onurumuzla da kimseyi oynatmayacağız."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, sadece bölgesinde değil, tüm dünyada barışı sağlama amacıyla hareket eden bir ülke olduğunu ifade ederek, ''Kimsenin Türkiye'yi yanlış bir konumda göstermeye çalışmasına, Türkiye'yi farklı bir kategoriye yerleştirmesine izin vermeyeceğiz. Kimsenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na saygısızlık yapmasına fırsat vermeyeceğiz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ''Şişhane-Taksim'' ile ''4. Levent-Atatürk Oto Sanayi Sitesi'' metro hatlarının açılışı dolayısıyla Şişhane'de düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Gazze'de üç hafta boyunca yaşananları, tüm dünyanın canlı yayınlarda izlediğini hatırlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Türkiye, sadece bölgesinde değil, tüm dünyada barışı sağlama amacıyla hareket eden bir ülkedir. Kimsenin Türkiye'yi yanlış bir konumda göstermeye çalışmasına, Türkiye'yi farklı bir kategoriye yerleştirmesine izin vermeyeceğiz. Kimsenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na saygısızlık yapmasına fırsat vermeyeceğiz. Bundan önce bu tür alışkanlıkları olanlar olmuş olabilir. Ama şimdi yeni bir dönem başlamıştır. Türkiye ülkelerden bir ülke, sıradan bir ülke değildir. Türkiye'nin büyüklüğünü, önemini, gerekliliğini iyi algılamak isteyenler, eğer dönüp tarihe bakarlarsa bunu görürler. Son 6 yıldır bölgede oynadığımız role bakarlarsa bunu görürler.''

Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Yurtta Sulh Dünyada Sulh'' sözüne işaret ederek, şöyle konuştu:

''Biz İsrail-Suriye görüşmelerinde bu amaçla ara bulucu olduk. Biz İsrail-Filistin sorununun aşılmasına bu amaçla katkıda bulunduk. Biz İsrail-Pakistan arasında diplomatik temas kurulmasına bu amaçla gayret ettik. Biz Lübnan meselesinin çözümünde bu yüzden aktif rol oynadık. Gürcistan-Rusya krizinde bu amaçla devreye girdik. Tek amacımız buydu. Bölgede her ülke arasında, her topluluk arasında kalıcı barış oluşturulsun, bölge huzura, istikrara, refaha kavuşsun... Biz iyi niyetle, bölge ve dünya barışı için çaba gösterirken, birilerinin bizi farklı konumlara oturtmaya çalışmasına kesinlikle müsaade edemeyiz.''

Ortada yaşanan bir dram olduğuna vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle sürdürdü:

''Yaşanan bir dram vardı. Bu dram belli bir dinin, belli bir ideolojinin dünya görüşüdür. Irkın, bölgenin, devletin mensubu olarak değil, sadece insan olarak değerlendirmek gerekirdi. Ben de sadece insani duyarlılıklarla bu meseleye baktım. Arkadaşlarım, vicdanlarının sesini dinleyerek bu meseleye baktılar. Bu trajedi, sivillerin ölmesini, o yavruların öldürülmesini, kadınların öldürülmesini basit bir iş kazası gibi, basit bir hata gibi göstermek, ne kadar anlamsızsa yaşananları duymamak, görmemek, alışmamak, hissetmemek de, bir insan olarak o kadar anlamsız ki. Zira zulme duyarsız kalmak da zulümdür. Biz bunu böyle biliriz.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her olayı semitizm karşıtlığı gibi göstererek birilerinin dokunulmaz, eleştirilmez hale getirilmeye çalışılmasının büyük bir yanlışlık olduğunu belirterek, ''Biz antisemitizme karşıyız. Ama İsrail'e yönelik her eleştirinin, semitizm karşıtlığı gibi gösterilmesini doğru bulmuyoruz'' dedi.

Erdoğan, ''Şişhane-Taksim'' ile ''4. Levent-Atatürk Oto Sanayi Sitesi'' metro hatlarının açılışı dolayısıyla Şişhane'de düzenlenen törende yaptığı konuşmada, kimsenin, 1300 kişinin öldürüldüğü bir olayın küçümsenmesini, 5 bine varan insanın yaralanmasını normal karşılanmasını görmezden gelinmesini isteme hakkına sahip olmadığını söyledi.

Sorunun kendisini değil de yaşanan trajediye verilen tepkileri bir sorun gibi yansıtmanın, insaflı bir tutum gibi gelmediğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Bu insani özelliklerimizi, reel politika uğruna, siyasi dengeler adına bastırmayı doğru bulmuyoruz. Biz kategorik olarak İsrail'i, İsraillileri, Yahudileri suçlamıyoruz. Topyekun bir eleştiri getirmiyoruz. Eleştirimiz, somut bir olayda kullanılan yöntemedir, fosforlu bombalaradır, kitle imha silahlarınadır, uçaklarla bombardıman edilen o operasyonadır. Tanklarla, toplarla orada öldürülen o yavruların, o kadınların, sivil insanların düştüğü durumadır. Hükümetin attığı bir adımla, yüzlerce masumun ölümüne sebep olmasıdır. Yani İsrail yönetiminin uygulamalarınadır bu tepkimiz. Her fırsatta söyledim. Biz bir yöntemi somut bir olayı eleştiriyoruz. Hiçbir toplumu, dini, etnik grubu topyekun eleştiri tahtasına, hedef tahtasına oturtmadık, oturtmuyoruz.''

''Türk medyasına, yalan yanlış haber yapanlara sesleniyorum, bu vahşetin avukatlığını yapanlara sesleniyorum, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın yanında değil de başkalarının yanında yer alanlara sesleniyorum'' diyen Erdoğan, her olayı semitizm karşıtlığı gibi göstererek birilerinin ''dokunulmaz, eleştirilmez'' hale getirilmeye çalışılmasının da büyük bir yanlışlık olduğunu vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz antisemitizme karşıyız. Ama İsrail'e yönelik her eleştirinin, semitzm karşıtlığı gibi gösterilmesini doğru bulmuyoruz. Antisemitizmin artmasından kaygı duyanlar, bunu körükleyecek davranışlardan ve uygulamalardan da şiddetle kaçınmalıdır. Bugün artık Orta Doğu Bölgesi ve burada yaşayan insanlar, savaştan, gerilimden, kan ve göz yaşından yorgun bir hale gelmiş durumdadırlar. Herkes barış sürecine katkı vermeli. Barıştan yana olmalı. Türkiye'nin tarafı bellidir. O da barışın tarafıdır.''

DAVOS'TAKİ GERGİNLİK


Davos'ta yaşanan gerginliğe değinen Erdoğan, katıldığı oturumda moderatörün tavrına karşı gösterdiği tepkiyi diplomatik bulmayanlara da birkaç şey söylemek istediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Ben orada Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bulundum. Bu sıfatla konuşmalarımı yaptım. Biz bir kabile reisi değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyız'' diye konuştu.

Türkiye'nin saygınlığını itibarını düşünmenin ve kollamanın sadece iktidarın değil, muhalefetin, bunun sadece hükümetin değil, bütün kurumların görevi olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Dışarıdakiler de içeridekiler de Türkiye'nin büyüklüğünü, gücünü ağırlığını iyi anlamalı, buna göre davranmalıdır. Bakıyorum ki bazı kesimlerde bir panik havası var. 'Türkiye ne yapar, ne eder' diye bir kaygı var. 'Türkiye ne yapar' değil, 'Türkiye ne der?', Türkiye'siz başkaları ne yapar? diye düşünülmesi lazım. Kendisine ve ülkesine güvenmeyen, gücünü bilmeyen, eğilen, bükülen bir anlayış bizim karakterimiz değil, olamaz. Bizim dışişleri anlayışımız, başkalarının ne diyeceği anlayışı üzerine kurulu değil, yaşananların peşinden gitmek üzerine kurulu değil. Gündemi belirlenen bir ülke üzerine kurulu değil.

Bizim dışişleri anlayışımız, bizim ne diyeceğimiz üzerine kurulu. Proaktif bir şekilde olayları yönlendirme üzerine kurulu. Gündemi belirleyen bir ülke olmak üzerine kurulu. Diklenmeden dik durmak üzerine kurulu. Bazı monşerler bunu anlamakta zorluk çekebilir. Çünkü onlar hep böyle yetiştiler. Böyle geldiler. Gölgesinden korkanlar bunu anlamakta zorlanabilirler. Bizim yönetim anlayışımız Türkiye'nin ali menfaatlerini, izzetini, itibarını, saygınlığı korumak üzerine kurulu.''

''TÜRKİYE KAZANSIN DİYE...''


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendilerinin hükümet kazansın diye değil, Türkiye kazansın diye hareket ettiklerini, parti kaybetmesin diye değil, Türkiye kaybetmesin diye uğraştıklarını, kendi menfaatlerini değil, sadece Türkiye'nin menfaatini düşündüklerini bildirdi. Erdoğan, ''Bugüne kadar sadece Türkiye'nin ve Türk milletinin izzetini, menfaatini düşündük, bundan sonra da öyle yapacağız'' dedi.

Konuşmasında Çanakkale Savaşı günlerinde Türk halkının onurlu duruşunu örnek gösteren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Zaman 18 Mart 1915... Bildiğiniz gibi adeta dünya Türkiye'nin karşısında Çanakkale'de bizi yok etmek için saldırıya girmişlerdi. Türkiye'nin nesi var, nesi yok o zaman belliydi. Gücümüz belliydi. Ama Türkiye'ye saldıranların da o ittifakın da gücü belliydi. Tüm bunlar karşısında o zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Mehmetçiğe bir bir şey söylüyordu. Neydi o? 'Ben size ölmeyi emrediyorum' diyordu. Bir taraftan bu mücadelelerin içerisinden gelen bir milletin ahfadı olacaksın, torunu olacaksın, bir taraftan da acaba 'şu ne der? bu ne der?' diye düşüneceksin. Tabii ki çok düşüneceğiz, 10 düşüneceğiz bir yapacağız, yeri gelecek bin düşüneceğiz bir yapacağız. Ama izzetimizle onurumuzla kimseyi de oynatmayacağız.''

Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında, ''Vur de vuralım, öl de ölelim'' şeklinde slogan atanlara yönelik, ''Bu tür şeyler bizlere ait değil. Bizler de ne yapılacağını çok iyi biliriz. Böyle aşırılıkların değil, biz Türkiye'nin merkez siyasetine oturmuş bir siyasi partiyiz. Hiçbir zaman bu hareketlerin yanında yer almadık yer almayacağız. Siyasetimizi uçlara değil, merkeze oturtarak sürdüreceğiz'' diye konuştu.