kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Böyle gelmiş ama böyle gitmesi mümkün değildi...

Değişim ille de devrim şiddetinde gelmez ki. Hep "Böyle gelmiş, böyle gider" demeye alışmışız.
Ama görüyoruz işte.
Hiçbir şey eskisi gibi değil.
Alışılmış nostaljik yakınmaların artık bir anlamı kalmadı.
Kimse "Nerede eski karpuzların, eski kavunların tadı" diye yakınmıyor artık.
Çünkü Kadıköy vapurundaki bütün yolcular birbirlerini tanımıyor.
İşin çapı büyüdü.
Eski ayaklar baş oldular.
Artık şeriatın kestiği parmaklar da acıyor.
Dicle kıyısında koyunu kaybolan köylü, milletvekili olup Ankara'ya geliyor.
Kayıp koyunun hesabını orada soruyor.
Ankara'da cevap bulamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidiyor.
"Bu memleketi sokakta bulmadık" diyenlere "Bu memleketi nerede buldun" diye sorular soruluyor şimdi.
Farkında değil misiniz?
Biz Türkler de sonunda dünyalı olduk.
Hep "Bize bir şey olmaz" derdik.
Herkese ne olursa, bize de öyle bir şeylerin olacağını sonunda öğrendik.
Türk parasının değerini bile kanunla koruyacağımızı zannetmez miydik düne kadar?
"Biz bize benzeriz" diye övünmez miydik?
Haklı olduğumuz durumlarda haklılara, haksız olduğumuz konularda da haksızlara benzediğimizi görmedik mi?
Meğer krizler karşısında Amerikalılar, Avrupalılar ve Asyalılar nasıl davranırsa, biz Türkler de öyle davranırmışız.
Rusya doğalgazı kesince Ukraynalılar veya Polonyalılar ne kadar üşürse, biz Türkler de öyle üşürmüşüz.
Meğer biz herkese benzermişiz.
"Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" diyerek bakmaz mıydık dünyaya?
Şimdi bazılarımız bu tekerlemeyi "Türk'ün Türk'ten başka düşmanı yok" diye söylemiyor mu?
Bu coğrafyada olumsuz ne olsa "Dış güçler yapıyor" demez miydik?
Meğer her ülkede olduğu gibi bizde de "İç güçler" varmış ve bazı kötülükleri onlar yaparmış.
Daha düne kadar "Hukukun üstünlüğü""Üstünlerin hukuku" şeklinde uygulayanlar, şimdi başlarını duvarlara vurmuyorlar mı?
Hukukun esasını yok sayanlar şimdi hukukun usulünden medet ummuyorlar mı?
Andıçlayanların andıçlanması da değişimin bir göstergesi mi?
Acaba tünelin ucunda görünen ışık güneş mi, yoksa gelip sizi de altına alacak olan bir trenin ışığı mı?
Obama'nın ruhu ne renk acaba?
Değişim kıyısı olmayan bir nehir gibi akıyor.
Çıkıp nefes alacak ve zamanı durduracak bir kıyısı yok bu nehrin.
Kapılıp gidersiniz.