Pazar notları
Her yer ve saatte dalıp dalıp gitmeliyiz... Bize bakıp düşünceli sanan ve "ne o Karadeniz'de gemilerin mi battı" diye soranlara, gülüp geçmeliyiz. Ya da belki "hayır, gemilerim değil ben battım, ne olur kurtarmayın" karşılığını vermeliyiz.
Dalıp gitmek ne dertliliktir, ne düşüncelilik ne de delilik! Bu koşuşturmaca, bu kuşatılmışlık, bu rutin mahkûmiyetler dünyasında bazen "inci avcılığı" için yegâne fırsat dalıp gitmelerimizdir.
Doğrudur, durup dururken ve sık sık dalıp gitmek "anormal" bir şeydir! Çünkü zamana ve mekâna sessiz sedasız fakat soylu bir başkaldırı biçimidir.
Bazen "terk" etmek gerekir. Orayı, onları, olup bitenleri... Hemen çekip gitmek gerekir ama lafı kadar kolay değildir, yapamayız! Görevler, ezberler vesaire izin vermez. Tam o sırada kısacık bir an için bile olsa dalıp gitmeler imdada yetişir. Oracıkta gideriz. Başkalarına, başka yerlere, başka olaylara... Hatta başka bir "dünya"ya...
Mustafa Ulusoy ölümü karşılamak ve ölüm korkusu üzerine o pek farklı ve çarpıcı anlatısı "Giderken Bana Bir Şeyler Söyle"de "dalgınlık" için ayrı bir bölüm ayırmış. Şöyle diyor: "İnsan olmanın farkı buydu. Bulunduğu andan kopmak. Kopmak. İnsanın dışında hangi varlık bulunduğu andan koparak dalıp gidebilir? Hangi varlık, şimdiden, şu andan dışarı çıkabilir, taşabilir?"
Şu gazetenin diğer sayfalarını karıştırıp tekrar bu köşeye döndüğünüzde anlayacaksınız ki, "Pazar notları" da bir tür dalıp gitmedir...
Dalgınlıktan dalgıçlığa doğru bir yolculuğa çıkmak... Ne güzel!
Şimdi tam burada Turgut Uyar'ın o muazzam şiirinin adını; "Göğe Bakma Durağı"nı hatırlamalı, değil mi? Şiirin bir dizesi vardır, alabildiğine yalındır fakat derinliği inanılmazdır: "beni bırak göğe bakalım."
Ama şu dizeyi de şiirden ayırıp kalbimde saklarım: "
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar."
Yayın tarihi: 18 Ocak 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/18//babaoglu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.