Emine Erdoğan, First Lady'ler zirvesinde, çok içli bir konuşma yaptı. Konuya, anne ve çocuk açısından yaklaştı:
"Çocuklar oynamak istiyordu; ama oyun oynadıkları parklarda, bisikletlerin üzerinde öldürüldüler. Okullara sığındılar orada da öldürüldüler. Camilere sığındılar öldürüldüler. Onlar için en sıcak, en güvenli yer annelerinin kucağı, kundaklarıydı. Ancak ölüm, annelerinin kucağında da onları buldu." Nazım Hikmet'in Hiroşima'da ölen çocuklar için yazdığı şiirden de satırlar okudu:
"...Saçlarım tutuştu önce, / Gözlerim yandı kavruldu. / Bir avuç kül oluverdim, / Külüm havaya savruldu. / Benim sizden kendim için / Hiçbir şey istediğim yok. / Şeker bile yiyemez ki / Kâğıt gibi yanan çocuk. / Çalıyorum kapınızı, / Teyze, amca, bir imza ver. / Çocuklar öldürülmesin / Şeker de yiyebilsinler." Emine Hanım hem ağladı, hem de ağlattı. Duyguları yapmacık değil, samimiydi. Ama beni hayrete düşüren, Arap asıllı First Lady'lerin ağızlarını açmamasıydı. Hele, aslen Filistinli olan Ürdün Kraliçesi
Rania 'nın sesi niçin çıkmadı? Bunun yanı sıra, Batı'nın çifte standardı iyice anlaşıldı: Batı liderlerinin eşleri,
"derin meşguliyetleri" sebebiyle İstanbul zirvesine katılmadılar. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in hanımı da gelmemişti; tüneller açılmadığı için yüzü mü yoktu ne?
Bu arada, birkaç da eleştirim olacak: Organizasyonda, özellikle
zamanlama açısından, bazı hatalar göze çarpıyordu. Toplantı, 14 denilmesine rağmen 15.30'da başladı, 16.30'da sona erdi; akşam yemeği ise saat 19'daydı. Çok sayıda hanım, iki buçuk saati, Four Seasons'ın barında geçirmek zorunda kaldı. Birçoğu da dayanamayıp evlerine döndü. Toplantı ile akşam yemeği, pekala birleştirilebilirdi. Ya da akşam yerine, öğlen yemeği verilirdi.
Kraliçe Rania'nın, bir an önce ülkesine dönmek istemesi yüzünden, saat 14'te toplandığımızı duydum. Bir insanlık ayıbı gibi gördüğümüz, Filistin sorunu için bizler gözyaşı döküyoruz, Filistinli First Lady birkaç saat daha kalamıyor, koşup memleketine dönüyor. Neden? Ayrıca, sivil toplum örgütleri temsilcileri ile,
Ayşen Özyeğin ( Hüsnü Özyeğin'in eşi ve AÇEV başkanı
), Arzuhan Yalçındağ, Semahat Arsel (Vehbi Koç'un kızı)
, Keti Hakko ( Vakko'nun ortağı
), Nevbahar Koç, Türkan Sabancı, Kezban Hatemi gibi cemiyetin önde gelen isimlerine biraz daha önem vermek, onlara "
bir dekor malzemesi " olmadıklarını hissettirmek gerekirdi. Bence kusur, first lady'leri ağırlamak sorumluluğunu taşıyan Erdoğan'ın değil, protokolündü. Her şeye rağmen kısa sürede böyle bir toplantının organize edilmiş olması, "
sizinle beraberiz " mesajının verilmesi önemli bir faaliyettir. Emine Erdoğan'ı acılara duyarsız kalmadığı için kutlamak isteriz.
Yayın tarihi: 13 Ocak 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/13//haber,1833B756425844B294CE81AF42DF5BB7.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.