S
abih Kanadoğlu serbest..
Kemal Gürüz serbest.. Paşalar serbest.. Yani Ergenekon Onuncu Dalga hafiften fos..
Yani..
"Bu Ergenekon dalgaları bu ülkede gündem değiştirmekten başka işe yaramıyor. Nedense de, hep gelip gelip Başbakan ve Partisinin sıkıştığı günlere rastlıyor" diyen Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan'ın kendi ifadeleri "Komplo Teorileri" doğru mu oluyor acaba?.
Onuncu dalga patladığında Gazze hem de nasıl gündemdeydi. Başbakan da iki yandan nasıl sıkışıyordu.
Bir yandan diyorlardı ki, "Olmert önce
Türkiye'ye geldi. Sizinle uzun uzun ve fis kos konuştu. Sonra harekat başladı. Haberiniz vardı. Bugün kopardığınız kıyamet, zevahiri kurtarmaya yetmiyor."
Öte yandan Amerika ve de onun güdümündeki Arap ülkeleri bile en azından ses çıkarmayarak İsrail'i desteklerken, Erdoğan'ın sert çıkışları, AKP İktidarının en büyük müttefiki ABD ile arasını açıyordu. Bu da hiç iyi bir şey değildi.
Şimdi İsrail harekatı durdurmaya hazırlandığını söylüyor. Yani Onuncu dalga foslasa da Gazze'yi, en kızgın günlerinde gündem alarak görevini yaptı sayılır..
Onuncu dalgada iki önemli tutuklama var. Biri
İbrahim Şahin ..
Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Doğan Güreş döneminde PKK'ya en vurucu darbe vurulurken görev yapmış emekli bir Emniyet Müdürü dostuma dün sordum..
"İbrahim Şahin'e verilen görev sana verilseydi ne yapardın?.."
"Daha fazlasını yapardım.. O dönemde Özel Harekat Polisi, askerle birlikte insan üstü bir kahramanlık, bir vatanseverlik yapmıştır. Onlar başarılı olmasalardı, bugün Jandarmanın Aktütün Karakolunu PKK değil, PKK karakolu Aktütün'ü, jandarmanın bastığını okurduk. O dönemdeki zafer, coğrafyamızın değişmesini önlemiştir. Bugün artık elini taşın altına koyacak insan bulma ihtimalimiz kalmamıştır." Bu lafları, iyi, çok iyi düşünün..
Türkiye Asala ve PKK Mücadelesinde yarın belki de TV dizisi olacak "Görevimiz Tehlike" günleri yaşadı. Bunların çok azını biliyoruz. Hepsini bilenler ise, vatan ve namus anlayışları içinde susmaya yeminli.
Bu yüzden, eksik, gedik bilgilere rağmen, "Liberal, demokrat, şeffaf" sallamalar içinde olma niyetinde değiliz. Günü gelince, devlet sırları açıklanacak. O günleri görenler, gerçekleri öğrenecekler. Doğrular ancak o gün konuşulacak.
Bugün..
Polisin en önemli teşkilatını kuran, Özel Hizmet için, yurt içinde ve dışında en iyi eğitilmiş adamının "Benim gibi birisi, silahları böyle el altına gömer, krokiyi de evinde mi tutardı" deyişindeki mantığı bir düşünmekte yarar var..
Yalçın Küçük'ü tutuklamışlar. Yani Ergenekon Davasının içine girdi ve bu dava hapı yuttu.
Ergenekon artık bitmez..
Zaten iddianame 2500 sayfa.. 450 kilo da klasörü var. Asıl ek iddianameler de bundan sonra..
Şimdi bu bitmez tükenmez iddianamenin karşısına bir de Yalçın Küçük savunması konacak.
Mahkeme heyeti "İllallah" demezse, ben Yalçın'ı tanımıyorum.. Mekteb-i Mülkiye'ye girdiğimizde Yalçın üçüncü sınıftaydı ve okulda o zamana dek egemen olan sağcılara karşı yönetimi ele geçirmek üzere kurulan bizim solcu gurubun lideriydi.
Yanlış anlamayın.. Sağcısı, solcusu can ciğer arkadaşlardık. O zamanlar öyle düşmanlık, kavga, silah, milah yoktu. Kongre biter, karşı kahveye gider, beraber briç oynardık, öylesi..
Şimdi bizim lider, harika konuşan Yalçın Küçük.. Başkan adayımız da
Yılmaz Karakoyunlu .. O da şimdi yazar.. Hem kitapları, hem de Yeni Asır'daki köşesiyle..
Sağcıların lideri de sonra ünlü valilerimizden
Sadrettin Yedidağ ..
Bu sağcılar, Anadolu'dan gelen ve Mülkiye Yurdunda kalan öğrenciler.. Biz solcular, Ankara'da yaşayan kentli Tüllap..
Kongre açıldı, kongre başkanı seçimi yapıldı, sağcılara fark attık. İki misli falanız. Seçimi kazanacağımız ortaya çıktı..
Ardından Yalçın kürsüye geldi. Bir konuşuyor, olmaz böyle şey.. Ağzından bal damlıyor.. Nasıl güzel, nasıl meraklı, nasıl mizah dolu konuşuyor. Eleştirileri vurmuyor, öldürüyor, ama ayni zamanda stand up şov gibi eğlendiriyor..
Bir saat, iki saat, üç saat.. Yahu bitirdi Yalçın sağcıları teker teker.. Hepsinin ipliğini pazara çıkardı, rezil etti.. Adamlar kalkıp "Kifayeti müzakere" istemiyor, onlar da ses etmeden dinliyorlar Yalçın'ı..
Oyunlarını anladığımızda iş işten geçmişti.
Yalçın bitirip inince oylamaya geçildi ve bir baktık ki, bizim Ankara'da yaşayan hanım evladı tüllap "Geç oldu" diye kalkıp evine gitmiş bile.. Oysa hepsi yurtta kalan sağcıların alayı tüm kadro salonda.. Kongre başkanı seçerken biz iki misli fazlaydık ya.. Yalçın'ın gevezeliği sonunda bizimkiler birer ikişer gidince seçimi Sadrettin kıl payı da olsa kazandı.. Yalçın onları birer birer ele alıp rezil eder ve biz kahkahalar atarken, asıl onlar içlerinden kıs kıs gülerlermiş.. "Son gülen.." diyerek..
Şimdi bu Yalçın, bu Ergenekon'a adı karışan herkesin, ama herkesin, yargıçlar, savcılar, şahitler dahil cemaziyel evvelini bir anlatmaya başlasın, dava en az 10 yıl sürer, ordan da zaman aşımına düşer gider.. Davanın sağlığı açısından Yalçın tez elden serbest bırakılmalı, bana sorarsanız!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Ergenekon üzerine çeşitlemeler..
Yayın tarihi: 13 Ocak 2009, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/13//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.