kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Ocak 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Türkiye'ye yarayan kriz

Doğalgazda arz güvenliği ve güvenilirliğinin en az gazın kendisi kadar önemli hale geldiği, Rusya ile Ukrayna arasındaki krizle bir kez daha kanıtlandı.
"Bir kez daha" diyoruz, çünkü Rusya tıpkı üç yıl önce bugünlerde olduğu gibi, Ukrayna'ya verdiği gazın vanalarını kapattı. Nedeni: Birikmiş borçlar ve fiyat anlaşmazlığı. Geçen yıl bin metreküp gazı Ukrayna'ya 179.5 dolardan satan Rus tekeli Gazprom 2009 için 250 dolar istedi. Ukrayna 235 dolardan fazla ödeyemeyeceğini bildirince sinirlenip fiyatı daha da yükseltti: Önce 418 dolara, şimdi de 450 dolara!
Taraflar arasında demeç savaşı kızıştıkça kızışıyor. Ukrayna, Rusya'nın gazı siyasi baskı aracı olarak kullandığını iddia ediyor. Rusya ise Ukrayna'yı Avrupa'ya gönderdiği gazı çalmakla suçluyor.
Çünkü Rus gazını Avrupa'ya ulaştıran boru hatları da Ukrayna'dan geçiyor. Ayrıca Avrupa ülkeleri Rus gazına fena halde bağımlı. Hem de önemli oranlarda: Baltık Cumhuriyetleri yüzde 100, Finlandiya yüzde 98, Yunanistan yüzde 82, Çek Cumhuriyeti yüzde 77, Avusturya yüzde 69, Türkiye yüzde 67, Macaristan yüzde 64, Slovenya yüzde 52, Polonya yüzde 43, Almanya yüzde 39. Liste uzayıp gidiyor...

Avrupa'nın korkuları
Son yılların en soğuk kışında gazsız kalma korkusuna kapılan Avrupa, Moskova'yla patlak veren her krizde olduğu gibi Rus gazına bağımlılığı azaltacak alternatif kaynaklar ve geçiş güzergâhları arayışına girişti. Ve yine her krizde olduğu gibi, Nabucco gaz boru hattı projesine sarıldı.
2006'da Rusya-Ukrayna gaz krizi birçok Avrupa ülkesini kış ortasında tir tir titretince, AB'nin merkezi Brüksel'den "Tek çözüm Nabucco" uyarıları yükselmişti.
2008 yazında Güney Osetya savaşının tetiklediği gerilimde de Rus tehditlerinin ancak Nabucco hayata geçerse göğüslenebileceği görüşünde geniş uzlaşı sağlanmıştı. Ama projede bir arpa boyu bile yol alınmamıştı.
Şimdi durum farklı. Projenin gerçekleşmesini sağlayacak, üstelik devreye alınması süresini de kısaltabilecek bir dizi olumlu gelişme meydana geldi. Başlıcaları satır başlarıyla şöyle:
* Macaristan, Bulgaristan, İtalya gibi ülkeler bir ara Nabucco'nun hayata geçirilmeyeceği veya çok gecikeceği sonucuna varıp Gazprom'un alternatif projelerinin peşine takılmışlardı. Şimdi birçoğu yeniden Nabucco'ya yöneldiler. Çünkü Rus gazına bağımlılığı daha da artırmanın stratejik risklerini gördüler. Ayrıca küresel krizden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan Rusya'nın Nabucco'ya alternatifi olan Güney Akım projesinin finansmanını sağlamakta zorlanacağı, dolayısıyla hedeflediği gibi 2012'de bitirmesinin mümkün olmadığı ortaya çıktı. (Not: Nabucco'nin 2013 ya da 2014'te devreye girmesi öngörülüyor.)
* Nabucco'nun başlangıçta 4.6 milyar avro olarak hesaplanan maliyeti, gerek gecikmeler, gerekse dünya ekonomisindeki gelişmeler nedeniyle 8 milyar avroya yükselmişti. Ancak şimdi yeniden fizibl düzeylere indi: Dünyada hammadde fiyatlarındaki düşüşten çelik de nasibini aldı. Bu, 3.300 kilometrelik Nabucco'nun borularının daha ucuza döşenebilmesi anlamına geliyor. Ayrıca kriz bankaların politikalarını da değiştirdi; uzun vadeli altyapı projelerini, kısa vadeli kredilere tercih ediyorlar.

Gaz pokerinin kupa ası
* Nabucco'nun bunca zaman (BOTAŞ projeyi 2002'de hazırladı) kâğıt üstünde kalmanın başlıca nedeni, 31 milyar metreküp kapasiteli boru hattını dolduracak gaz bulmakta zorlanılmasıydı. Şimdi o sorun da büyük ölçüde çözüldü: Başta tek kaynak olarak Azerbaycan vardı. Türkmenistan'da yeni ve çok zengin yatakların bulunması ve bu ülkenin Nabucco'ya da gaz sağlama iradesini açıkça ve de bağlayıcı şekilde beyan etmesi, kaynak güvencesini artırdı. Ardından Avrupa'nın bir başka büyük tedarikçi adayı İran'a bakışının değişmeye başlaması bu ülkenin de projeye ortak olması olasılığını güçlendirdi. (Almanya eski Başbakanı ve gaz sektörüyle içli dışlı Gerhard Schröder'in geçenlerde yaptığı "Nabucco'da İran'ın da yer alması kaçınılmaz" açıklamasını ciddiye alın.) Bitmedi; Kuzey Irak'taki gaz yatakları da sırada. (Talabani ve Barzani'nin PKK'nın tasfiyesi planına aktif destek vermelerinde Nabucco'nun itici gücünün de epeyce etkisi var.)
* Ve nihayet AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti, "Enerji güvenliği"ni öncelikleri arasına aldı ve bu çerçevede Nabucco'nun formalitelerinin (Proje ortaklarıyla sözleşmelerin imzalanması) kendi döneminde, yani Haziran ayı sonuna kadar bitirilmesini hedefledi. "Nabucco, gaz pokerinin kupa asıdır" diyen Brüksel de Çek Cumhuriyeti'ne bu konuda tam destek veriyor.
Gerçi şu sıralar haklı olarak herkes Gazze trajedisine yoğunlaşmış durumda ama siz yine de 26-27 Ocak'ta Budapeşte'de düzenlenecek Nabucco zirvesini bir kenara not edin. Orada Türkiye nasıl el üstünde tutulacak, göreceksiniz...