Birinci katın sağ yanındaki odada dört kişi karşı odadakilerin tutumunu eleştiriyor.
Bir yandan da Danıştay ve YSK kararlarını hukuki yönden irdeleyip haklılığının gerekçelerini sıralıyor.
Aynı katın sol tarafındaki odada ise sekiz kişi harıl harıl, karşı odaya yapılacak atağın yazılı metnini hazırlıyor.
Kapısında ismi olmasa binanın geçmişten gelen özelliğinden yola çıkılıp, sendika genel kurulunda iktidar mücadelesi yapılıyor sanılır...
İki adım atamadılar Oysa burası yüksek yargının en tepe noktası, Anayasa Mahkemesi...
Tarafların toplandığı odalardan sağdaki Başkan
Haşim Kılıç 'a, soldaki ise Başkan Vekili
Osman Paksüt 'e ait...
İki adım atıp bir odada buluşsalar sorun büyümeden çözülecek.
Aldığı hukuk kararlarıyla konuşması gereken hâkimlerin, sokak önünde tartışmasına gerek kalmayacak.
Anayasa Mahkemesi'nin alacağı kararlara ilişkin de bir olumsuz yargının oluşmasına neden olunmayacak.
Bugün ise tam tersi oldu...
Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelen davalarda bundan sonra kimin ne yönde oy kullanacağı üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir bir algı ortaya çıktı.
Mesleğe yeni başlamış bir hâkimin dahi yapmaması gereken
"ihsası rey" görüntüsü yüksek yargının en tepe noktasında sergilendi.
Çünkü yarın siyasi partilerden birinin YSK ile İçişleri Bakanlığı arasında seçmen listesi protokolü dolayısıyla Danıştay'da dava açması ve kazanması halinde, yerel seçimin kaderini bugün bu konu üzerinde ikiye bölünen Anayasa Mahkemesi üyeleri belirleyecek.
İşte bu nedenle bırakın yargının diğer iki kurumu Danıştay, YSK ile çatışmayı, Anayasa Mahkemesi içinde sergilenen bölünmüşlük görüntüsü şık olmadı.
Tepkinin nedeni İşin bu noktaya nasıl gelindiğinin hikâyesi haberlerimizde mevcut...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklama yapmasına neden olan gelişmelere gelirsek...
Anlaşılıyor ki Kılıç ve arkadaşları, Danıştay'ın yerel genel seçim konusunda
"Anayasa Mahkemesi'nin kararını etkisizleştirmeye çalıştığı" kanısına varmış.
Danıştay'ın Kovanlık Belediye Başkanlığı'nın açtığı davayla ilgili karar alması gerekirken, bunu nüfusu 2000'in altında kalan tüm belediyeleri kapsama alacak şekilde genişletmiş olmasının, Anayasa Mahkemesi'nin yargı kararını etkisizleştirmek anlamına geleceği görüşünde buluşulmuş.
YSK'nın da Danıştay'ın kendisine gösterdiği yoldan ilerlemesi Kılıç ve arkadaşlarının tepkisini artırmış.
Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu'nun, 8'inci Daire'nin aldığı kararı seçimler bittikten sonra bozması halinde ne olacağı sorgulanılmış ve
"O zaman YSK kararını geriye mi alacak?" sorusuna yanıt aranmış.
Tabii ki YSK o anki şartlara göre kararını alır ve yolunda yürür, ancak Anayasa Mahkemesi'nin yargı kararı üzerinde de hukuki yorumda bulunamaz.
Anayasa Mahkemesi'nden yükselen tepkinin nedeni de bundan...
Yarın, başka kurumların da benzer tavırlar takınmasının Anayasa Mahkemesi'nde çok daha büyük sıkıntı yaratabileceğine inanılıyor.
İyi de Anayasa Mahkemesi'nin üyeleri arasında sohbet yönünde de olsa bu durum paylaşıldıktan sonra kamuoyuna açıklama yapılsaydı daha etkili ve şık olmayacak mıydı?
Bugün ise zaten seçmen sayısından, belediyelerin kapatılmasının hangi tarihten geçerli sayılacağına kadar, birçok konuda kafa karışıklığının yaşandığı yerel seçimlere bir kargaşa daha eklendi.
Üstüne de Danıştay ve YSK'nın sert açıklamaları geldi.
Bütün bunları da hukuk adamları gerçekleştirdi.
Yayın tarihi: 26 Aralık 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/26//haber,202027E3C2004DDCA246974C9ED7D8BA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.