İnsanların niçin yılbaşı kutladıklarını hiç anlayabilmiş değilim...
O gecenin hiçbir özelliği olmadığını, bunun alt tarafı bir
"takvim cilvesi" olduğunu bile bile yani...
21 Mart'ta gündönümü kutlasalar, çok daha akla yakın. (Eski uygarlıklarda yeni yıl o gün başlardı, çok daha akılcı bir seçimdi bu.)
İşte bu gece de, milyonlarca kişi, İsa'nın bu gece doğmadığını bile bile Noel kutlayacak. (Katolik kilisesi,
"biz de biliyoruz ama geri dönemeyiz, yer etmiş, gelenek olmuş bir kere..." dedi.)
Eğlenme ihtiyacından desem, yıl boyunca daha birçok vesile var... Ertesi gün tatil olduğu için desem, her cuma ya da cumartesi gecesi aynı şekilde tepişebilirsiniz, yapan da çok...
Yılbaşında insanoğlu niçin
"otele" gider?
Herhalde
"krize meydan okumak" için olmasa gerek...
Televizyonda seyrettiği kötü şarkıcıların
"canlısını" görmek isteği kişinin beğeni düzeyinin berbatlığıyla açıklanır da,
"kazık yeme arzusu" neyle açıklanır?
Otele neden gidilir yahu? Kaçamak yapmak için.
Yoksa nikâhlı karınla ya da uzatmalı sevgilinle her gece tekrarladığın eylemi bir kerecik de değişik bir mekânda gerçekleştirmek için neden çok para harcayasın?
Bakınız, arkadaşımız Sinan Özedincik gene haberi gözünden vurmuş, İstanbul'da bir otelin
"kral dairesinde" yılbaşı tarifesinin tam 25 bin Avro olduğunu ortaya çıkarmış... (Türk Dil Kurumu'na not: Şu
"avro" terimi hiç tutmadı, ama yiğitlik belasına biz kullanıyoruz, kullanmaktan da her an vazgeçebiliriz ha!)
Elli bin liradan fazla... Üstüne KDV'sini de ekleyeceksiniz ayrıca...
Fatura isteyin ulan, masraf gösterirsiniz!
Tamam da, neyin masrafı? Zamparalık mı yapacaksınız?
"Manitanın" en kralı o kadar etmez, papatya gibi kızlar Moskova ya da Petersburg
"pazarında" üç yüz dolar...
Siz ne alıp satıyorsunuz da böyle bir ahmaklık çukuruna elli bin lirayı gözünüzü kırpmadan dökebiliyorsunuz yahu?
Fiyata dahil olanlar: Sabah kahvaltısı... Yok bir de vermeseydiniz!... Hoşgeldin kokteyli... Sağol be!... Yeni yıl yemeği... Otelin içinde nerede istersen... Çamaşırhanede de olabilir mi mesela?... Yirmi dört saat
"butler" yani uşak servisi... Uşağın adı Simpson ya da Jarvis olmazsa ben ona
"butler" mı derim?...
"Beni arayan oldu mu İsmail?... Çemişkezek kontu geldiler my lord... Kütüphane odasına al İsmail... Very well my lord... Beklerken bir konyak alır mısınız Sir?... Şalgam suyu yok mu İsmail?"... Olmadı, hiç uymadı!
Başka? Başka bir şey yok. Dut gibi ol, o durumda becerip de manitaya da el süreme, kazan gibi kafayla ver elli bin lirayı defol git.
Yılbaşı boğuntularının
"ehven" olanları da var, dar gelirli zamparalar için: Yatağa gül yaprağı serpiyorlar, bornozlara senin ve manitanın adının soyadının baş harflerini işliyorlar, bir de masaj yapıp kulunçlarını kırıyorlar, yirmi bin lira.
Bu faturaların birer kopyası Maliye Bakanlığı tarafından
"enayilik beratı" olarak saklanmalıdır. Ayrıca kovuşturma gerekmez, herif cezasını çekmiş olacak çekeceği kadar.
Yayın tarihi: 24 Aralık 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/24//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.