Geçen gün haberleri izlerken, naylonumsu kulübede yemeden içmeden boy boy beş çocuk yapan karı kocaya ağzıma geleni söyledim ve de yazdım: "Yiyecek ekmek yoksa, çocuğu yapacak enerjiyi, hadi enerjiyi bırak o kadar sorunun ve yokluğun içinde 'isteği' nereden buluyorlar? Bu kadar mı engel tanımaz bir dürtüdür bu? Ne açlık dinler, ne soğuk, ne yokluk! Tavşanlar gibi..." Ben böyle düşünürken ertesi gün Cem Boyner'in malum açıklaması geldi: "Ekonomik krizde insanlar seks de yapmıyor!" Haydaaa! Şimdi gördüğüme mi inanayım yoksa Boyner'e mi? Aslında ikisine de galiba... Boyner'in sözünü ettiği, ekonomik sıkıntıda seksten soğuyanlar; eğitimi kişiler, beyaz gömlekliler... Her canı sıkıldığında seks ve çocuk yapanlarsa hayatı daha basit yaşayanlar; tek göz oda, bir kap yemek, bir kap su... Melih Cevdet'in bahçesindeki ağaca özenip, kısaca "Sana okumayı öğreteyim de gör ebeninkini..." dediği o dizeler nasıldı?: Tanıdığım bir ağaç var Etlik bağlarına yakın Saadetin adını bile duymamış Tanrının işine bakın. Geceyi gündüzü biliyor Dört mevsim, rüzgârı, karı Ay ışığına bayılıyor Ama kötülemiyor karanlığı. Ona bir kitap vereceğim Rahatını kaçırmak için Bir öğrenegörsün aşkı Ağacı o vakit seyredin.
Yani çok okuyup çok anlayınca, çok dertleniyorsun işte! Eh o zaman insanda 'iştah' kalmıyor tabii! Ama fazla akıllı değilsen, fazla okumuyorsan, fazla düşünmüyorsan; fazlaca da dertlenmiyorsun. Ne kendin, ne başkası adına. O zaman da yemek bulunca yiyor, su bulunca içiyor, kalbi atan bir canlı bulunca da sevişiyorsun. 'Temel içgüdü'ye aynen uyuyorsun yani... 'Düşünen bir hayvan' mı olmak, yoksa
'sade hayvan' mı kalmak? Bunlardan hangisi iyi? Bakın işte bunun cevabını bulamadım henüz. En iyisi ben biraz daha kitap okuyup, biraz daha düşüneyim. Ne dersiniz? Tatsız... İştahsız!
Yayın tarihi: 14 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/14/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.