Değerli okurlar, ben bu dizilerin temel problemini çözdüm: Sevişememe sendromu! Bu sendrom en belirgin olarak Asi dizisinde ortaya çıkıyor. Yani bir sevişseler ortam rahatlayacak. Halbuki Demir ve Asi sadece kendilerini değil, bütün Asi Ovası'nı, hatta Çukurova'yı kasvete sokuyor ve mevzu bahis bir televizyon dizisi olduğuna göre, diziyi izleyen herkesi berbat bir sıkıntı basıyor. Hele şu Demir, tam bir ruh hastası gibi davranıyor. Kız gözünün içine bakıyor, fena halde de bakıyor hatta, kavra belinden, "Güzelim dert etme bunları," de, "Bırak dağınık kalsın," de... De yani bir şey! Yok, ille felsefe yapacak! Psikolojik sorunlu olduğu için, hayatın sırrına vakıf olmadan ve karşı dağları bilinç düzeyinde teslim almadan yatağa giremiyor! Halbuki, bilmiyor, beyne kan pompalandığında zihin daha bir parlaklık kazanır. Şimdi duygusal okur bana kızmakta ve aşkın derunundan bihaber bir takozla karşı karşıya olduğunu düşünmektedir. Ancak lütfen gerçek yaşamınıza dönün ve bir düşünün, kaçınız saatler, günler ve hatta aylar boyunca böyle sadomazoşist bir teslim alma, teslim olma süreci yaşamayı kabul edersiniz? Ben Demir'e yukarıdaki yöntemi önerirken, hem kendini, hem izleyiciyi ferahlatacak bir alternatif sunmaya çalışıyorum... Tabii olaya bir de hanımlar açısından bakmak gerekir. Demir gibi bir adamla bu şekilde muhatap olmak, "Muhtemelen arkadaş hem saftirik, hem rahatsız, ben en iyisi şansımı Ahmet'le, Mehmet'le denemeliyim," tepkisine neden olacaktır gerçek hayatta. Daha meşakkatli bir yol olarak, "Demircim, 'aldım-verdim-ben seni yendim' oynamıyoruz, büyüdük artık biz, gel sana hayatın başka taraflarını göstereyim," diyerekten cesaretli bir adım atmak tercih edilebilir. Ancak bu durumda da, tuhaf senaristler tarafından konuşturulan Demir'in, "Ben böyle terbiyesiz şeyler yapmak istemiyorum, henüz sen bana güvenmiyorsun, ben sana güven vermiyorum, güvendikten sonra ellerini tutabilirim, güvenmeden çenenden öpemem," türünden bir güven gevelemesi ihtimalini göze almak zorundasınız. Ölme eşeğim ölme! Tabii başta da dediğim gibi, Asi dizisi işin suyunu çıkarmış ama ben bu sevişememe sorunsalını başka dizilerde de görüyorum; daha evvel de yazdım. Misal Kurtlar Vadisi'nde, basbayağı bir abazanlık hakim. Bu durumda, Polat Alemdar ile Memati ve Abdülhey arasında eşcinsel bir ilişki olduğundan şüpheleniyorum. Bu yönde açık kanıtlar var: Biri tam bir hanıma meylediyor, diğerleri resmen işe taş koyuyor. Hemcinsine ilgi olmasa niye taş koysun ki adam? Hatta daha ileri gidiyorum, arkadaşların bu kadar agresif olmalarını da cinsel hayatlarındaki düzensizliğe bağlıyorum. Bakınız, Hitler'in de bazı cinsel rahatsızlıkları varmış, adam 100 milyon kişinin ölümüne neden olmuş. Eh, Kurtlar Vadisi'nde o kadar olmamıştır da, yine de öldürülen insan miktarında milyona doğru ilerliyor arkadaşlar. Halbuki normal bir cinsel yaşamları olsa, hayata daha pozitif bakacaklar. Tabii Kurtlar Vadisi fanatikleri şimdi benden nefret edecektir; hatta, "Polat Abimiz hakkında eşcinsel imasında bulunamazsın," diye ayaklanacaklardır. Efendim, bakınız, ima etmiyorum, iddia ediyorum. Samimi düşüncem şu: Kurtlar Vadisi senaristlerinin bilinçaltında yatan, eşcinsel bir Polat Alemdar'dır; Alemdar'ın tüm davranışları, diğer çete mensuplarına yaklaşım biçimi falan, hepsi bu karakterin bir gizli eşcinsel olduğunu ortaya koymaktadır. Arada bir mankenle yakın temasa geçmiş olan Memati ise, en iyi ihtimalle biseksüeldir. "Yahu böyle ayı gibi eşcinsel görülmüş mü?" diye soranlar da olacaktır. Bunlar gerçek hayatta yaşıyor olsalar, bana kalırsa Türkiye Ayıları diye tabir edilen 'gay' grubuna mensup olurlardı. 'Ayı' tabir edilen 'gay' çeşidi, kendi tabirleriyle şudur: "Kendi doğal erkeksiliği içinde kendisi ile rahat olan erkek eşcinsel/biseksüeldir. Ayılar genellikle iri yapılı, sakallı/bıyıklı olurlar. Bir ayıda, fiziksel görünüm açısından, iri bir vücut yapısı, kilo, vücuttaki ve yüzdeki kıllar ön plandadır, ancak erkeksi bir tavır, kendi ile rahat olması da gerekir. Bu özellikler 'ayı' güzellik anlayışının temelini oluşturur." Dizinin fanatikleri bana kızmak yerine, olaya bir de bu gözle baksa, hislerimi anlayacaktır. Kaldı ki, kimse cinsel tercihlerinden dolayı aşağılanmamalıdır; Polat Alemdar'ın vatana, millete bağlılığı cinsel tercihiyle değil, içindeki memleket aşkıyla belirlenmektedir. Ve unutmamak gerekir, eşcinseller de sevebilir...
Yayın tarihi: 13 Aralık 2008, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/13/ct/haber,14B492310E27473AAD56B0E002774512.html Tüm hakları saklıdır.