kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Aralık 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

"Özür" meselesi

Baskın Oran, Ahmet İnsel, Cengiz Aktar ve Ali Bayramoğlu öncülüğünde bir grup entelektüel, 1915 olaylarına ilişkin bir metin hazırlayarak imzaya açtı.
Uzun tartışmalardan sonra üzerinde anlaşmaya vardıkları metin şöyle: "
1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket'e duyarsız kalınmasını,bunun inkâredilmesini vicdanımk abuletmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum. "
Metin önce çeşitli kesimlerden 100 kişinin imzasıyla kamuoyuna duyurulacak, ardından da internet üzerinden herkesin imzasına açılacak.
Geçen gün bu metne imza atıp atmayacağımı sordu arkadaşlar.
Atarım ama şerh düşerek!
Metinde katılmadığım bir nokta var. Adım adım, cümle cümle giderek bunun ne olduğunu açıklamaya çalışayım:
* "1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı 'Büyük Felaket'e duyarsız kalınmasını,bunun inkâr edilmesini vicdanım kabuletmiyor ."
Bu
cümleye esastan bir itirazım yok. Hatta biraz ' eksik ' dahi buluyorum.
Ermenilerin ' Medz Yeğern ' ( Büyük Felaket ) adını verdiği 1915 tehcirine, onun uygulanış biçimine ve o sırada yaşananlara duyarsız kalınması, benim açımdan sadece bir ' vicdan ' değil, aynı zamanda 'akıl' meselesi.
Bu sorunda 'vicdan' kadar 'mantık' da yaralı!
Yani sadece duygularımızı değil, tarihsel ve toplumsal bilgi dağarcığımızı da ilgilendiren bir durum bu.
Ermeniler, Kürtler, Aleviler: Kocaman yalanlar üzerine kurulmuş bir tarih ve toplum bilgisi öğretiliyor ülkemizde.
Tabii o bilgiyle bağlantılı olarak; adaletsiz ve acımasız bir güç ilişkileri yumağı da oluşturulmuş durumda.
Gelelim ikinci cümleye:
* " Bu adaletsizliği reddediyor,kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum. "
Son bölüme kadar itirazım yok. Ancak metnin " özür dileme " kısmı benim anlayışıma uymuyor.
Eylem olarak zaten yapmadığım, fikren katılmadığım, bir nebze dahi olsa yararlanmadığım, gerçekleri az çok öğrendiğim günden beri rahatsızlık duyduğum bir konuda niye özür diliyorum?
Özür dilemesi gereken kim?
Şu ve benzeri gruplara ne dersiniz?
* Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül gibi tehciri ve mübadeleyi olumlayanlar, " iyiki yapılmış" diyenler ve hatta daha da ileriye giderek, " yaptık, icabında yine yaparız" diyenler.
* Ermeni mallarına (ev, tarla, atölye) el koyarak " eşraflaşmış " büyük dedelerinden kalan mirastan yararlananlar.
* " Ermeni dölü " ve benzeri tabirleri hakaret etmek için kullananlar.
* " Karıncaezmez " Hrant Dink 'in katledilmesini planlayanlar, cinayetin işleneceğini bildikleri halde engellemeyenler, tetiği çekenler, çektirenler ve bütün bunları beyaz bereler giyerek, pankartlar açarak, fotoğraflar çektirerek kutlayanlar, destekleyenler.
* " Bizim ailede çok tatlı bir Ermeni ninemiz vardı, çocuklara şeker dağıtırdı " dedikten sonra, bir adım daha öteye gidip " Vardı da acaba nasıl vardı, aileye hangi yolla katılmıştı " demeyenler.
İşte bu tip gruplarla ve o kara zihniyeti üreten mekanizmalarla mücadele etmek gerekir. (Çünkü onlar sadece geçmişi değil, bugünü ve yarını da kirletiyor.)
Mesela Hrant'ı öldüren grubun yargılanıp cezalandırılması en iyi özür dileme yolu olacaktır.