kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Kabir ziyareti

Oda, unutulmamışsa, yapılabilirse, uzakta değilse, uzaklara gidilmemişse...
Bayramın bir köşeciğine de "kabristan ziyaretleri" sıkışır.
Genç değilse, çok sırasız gitmemişse...
Genellikle, kısa süre veya epey önce, bayramlarda yanında olduklarınız, elini öptüklerinizdir.
Genellikle anneniz, babanızdır. Ağabeydir, abladır. Daha büyüklerdir.
Bu yüzden, "kabristan ziyareti", adeta, hayatta olsalar "ev ziyareti" yapacağınız büyükleri hatırlamak, onlara bir dua, bir çiçek, bir hatıra, bitmemiş sevgiler taşımaktır.
Lakin, sırf o değildir.
Kabristan ziyareti sadece "ölüleriniz"i hatırlamak değil, "ölüm"ü hatırlamaktır aynı zamanda.
Nasıl, bayram bir yandan "dayanışma, yakınlaşma, kavuşma, barışma, paylaşma, yenilenme, umutlanma" vesilesi sayılıyorsa...
Yani, "hayatın güler yüzü" ne dairse...
"Kabristan ziyareti" de...
Hakikaten ziyaret edilmese bile, akla düşmesi dahi...
"Ölümü hatırda tutmaya" bir ziyarettir...
Ve "hayatın nihai hakikati" ne dairdir.
Bu yüzden, ister çok inançlı biri olun, ister hiç dini inançları olmayan...
Nefsin, vicdanın, hayatın terbiyesine dairdir.
Çünkü, kendini "ölümsüz" sananlar, başkalarının hayatına saygıda da kusur edebilirler.
"Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak" bir yanıyla elbette hayata bağlılık ifade edebilir...
Ama "ölümü akıldan atarak" yaşamak, yaşadığın hayatla, bu hayattan aldığın ve kattığınla kalpten hesaplaşmayı ihmal ettirir.
Mesele;
Ecel acele gelmese dahi sınırları belirli bir hayatı kendine ve başkalarına zehir etmek üzere mi...
Yoksa ölümlü olduğunu bilerek, idrak ederek; hırsları, ihtirası, arsızlıkları, kötülükleri, tahakkümü, zulmü, fesadı, kini, nefreti, adaletsizliği sorgulayarak, kendi içinde ve çevrende olabildiğince bunlarla mücadele edip hayatı anlamlı kılarak yaşamak istediğindir.
Tacik yönetmen Cemşid Usmanov' un son filminin adındaki gibi...
"Cennete gitmek için de önce ölmek zorundasın!"
Veya...
Hayatı kabilince "cehennem" likten çıkarmanın, zebanileşmekten sıyrılmanın, zebanileri geriletmenin bir ruhsal gıdası da, ölümü unutmamaktan ve hayatı, hayatını, başkalarının hayatını o yüzden daha da değerli görebilmekten geçiyor olmalı.
Kabristan ziyareti, geçmişimize ve ölülerimize kısa bir uğrama olduğu kadar, nihai geleceğimize ve ölümümüze de bir bayramlık kısa bir yolculukla hayatın değerini idrak fırsatıdır!
Hiç böyle hissetmemiş de olabilirsiniz tabii.