Derbiden sonra; geçen haftaki köşe yazımda, Beşiktaş'la ilgili yaptığım analizimdeki haklılığım, cumartesi akşamı belgeledi. Bilhassa büyük takımları belli oyunculara endekslemeyi mantığım hiçbir zaman kabul etmiyor.
Beşiktaş hakkında geçen hafta medyada yoğun eleştiriler
Bobo, Holosko, Tello gibi isimleri Mustafa Denizli'nin yedek kulübesinde oturtması, bu yüzden korktuğu defansif ağırlıklı kadroyu sahaya sürdüğü şeklindeydi. RİSK YANLIŞTI Ama bence önemli bir noktada yanılgı vardı. Defans bloğunun ortasındaki yanlış tercih dışındaki kadro doğruydu. Ancak yanlış olan riskli oyun anlayışıydı. F.Bahçe evinde tedbirli oynarken Beşiktaş ise tedbirsizdi. Ofansif anlayışta bulduğu pozisyonlar, Nobre'nin attığı kontratak golü dışında hep 18 içinde F.Bahçe'nin de kalabalık olduğu zamanlarda zor pozisyonlardı. Aksine F.Bahçe'nin ilk devrede ikinci golü ve girip de değerlendiremediği 3 önemli gol pozisyonu, geniş alanda yalnızlık içindeki Güiza'ya ait.
Benim geçen hafta bu konudaki görüşüm, genelde üretkenlik sıkıntısı çeken
Ankaragücü karşısında 90 dakika tek pozisyon bulamayan F.Bahçe'ye, Beşiktaş'ın elverişli ortam sunmasıydı. Aynı F.Bahçe, son 3 maçında 9 gol yiyen Denizlispor karşısında, Emre'nin uzaktan attığı gol dışında organize tek pozisyon bulamadı.
Mustafa Denizli, Ankaraspor karşısında Tello, Bobo, Delgado'yu bir arada oynattı. Holosko da son 15 dakika girdi. Yani yetenekli oyunculardan kurulu bir ilk 11 sahaya sürdü. Ankarapor'u genelde analiz ettiğimizde koşan, iyi pas yapan, rakibi bozan ama oyuncuların yapısı itibariyle üretkenlik sıkıntısı çeken, final paslarında basit hatalar yapan, gol noktalarında beceriksiz bir takım.
İşte bu formattaki bir takım Beşiktaş'a 3 attı; 5 kaçırdı. Ankaraspor'un orta sahasının ortasındaki Hürriyet'e bir bakalım. Disiplinli, her zaman konsantre olan ikili mücadelelerde etkili ama oyunu yönlendirme özelliği ve teknik kapasitesi yetersiz düz bir orta saha. Beşiktaş karşısında Hürriyet, bu özellikleriyle her zamanki gibi çok iyi savunma yaptı, koştu. Bunun yanında da hem takım organizasyonuna katkı sağladı. Hem de 3 gol pozisyonuna girdi.
Bundan şu sonuç çıkıyor: Demek ki
yetenekli ama devamlılığı olmayan futbolcuların ağırlıkta olduğu bir kadroyla oynadığınız zaman hücum zenginliği sağlayacaksınız diye bir kural yok.Ayrıca savunma güvencesi de oluşturamıyorsunuz. İyi ve istikrarlı bir takım olmak için günümüz futbolunun istediği ilkeleri yerine getirebilmek gerekir.
Oturmuş, basit bir saha içi bir düzenin olacak. Kolay top kaybetmeyeceksin. Takım presi yapacaksın. Rakip ataklarının olgunlaşma döneminde defans orta saha bütünleşmesiyle alan daraltacaksın. DÜZEN KARMAŞASI İşte bu ilkeleri Beşiktaş yerine getiremiyor. Saha içinde tam bir düzen kargaşası var. Mustafa Denizli'nin elinde defansın ortası için 4 tane inkar edilemeyecek oyuncu var. Zapotocny, Sivok, İbrahim Toroman, Gökhan Zan. 3'lü defans mı oynuyor, 4'lü defansla mı oynanıyor onu bile anlayamıyorum. Denizli'nin ivedilikle yapması gereken şey, takımın yapısına en uygun modeli uygulamak. Taşları yerine doğru koymak. Her maça göre taktik stratejiyi doğru belirlemek. Taktik planı hazırlarken kadro yapısını iyi analiz etmek.
Tüm okuyucularımın Kurban Bayramlarını en içten dileklerimle kutluyorum...
Yayın tarihi: 9 Aralık 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/09//haber,EE6F09518FAB466988B924B3A8B232C2.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.