Derbiden sonra aynı gece çeşitli
televizyon kanallarında yorumları izledim. Ertesi gün gazetelerde yazıları okudum, yapılan teşhislerin tam tersi düşüncesindeyim.
Beşiktaş cephesiyle ilgili yorumlar şöyleydi: Mustafa Denizli, Holosko gibi bir yeteneği kulübede oturttu. Defansif ağırlıkta bir kadro sahaya sürdü. Korkak futbolu tercih etiği için de maçı kaybetti.
Tamamen yanlış teşhisler... Mustafa Denizli'nin 2 önemli yanlışı yenilgide etken oldu. Birincisi;
değişik kadro düzeniyle önemli bir deplasman derbisiyle riskli hücum ağırlıklı oyun anlayışını tercih etmek . İkincisi de
hatalı defans bloğu teşkili. HARAKİRİNİN TEKRARI Maç öncesi F.Bahçe'ye baktığımızda ofansif yönden büyük sıkıntılar açıkça ortadaydı. Alex bitik, Güiza ileride yalnızlık içinde özgüvenini kaybetme tehlikesi yaşıyor, Semih sakat, Deivid hazır değil... F.Bahçe'nin bir önceki hafta A.Gücü maçında 90 dakikada tek pozisyonu yok. Üstelik Aragones, Porto maçının ikinci yarısındaki harakiriyi derbide tekrarlıyor. Alex, Selçuk'la birlikte ikinci ön libero formatında olacak şey değil.
Devamlılığı, çabukluğu, hamle zamanlaması ve ikili mücadele özelliği hemen hemen sıfır oyuncuyu ön liberoda görevlendirmek mantıkla uzaktan yakından bağdaşacak bir durum değil. İşte sıkıntılarla dolu bir F.Bahçe karşısında
Beşiktaş, ilk yarıda, son 5 dakikası hariç, 11-11 oynadığı maçta iki gol yedi, 3 net tehlike yaşadı. Hele bir tanesinin gol olmaması mucizeydi. Bu rahatsızlığın bir numaralı nedeni, riskli anlayışta rakip ataklarda defans orta saha bütünleşmesiyle alan daraltamamak yüzündendi.
ZAN-ZAPO HATALIYDI Bir örnek vereyim... Bugün sistemi oturmuş makine düzeninde bir takım olan
Manchester United; Chelsea, Arsenal veya Liverpool deplasmanına gitse rakiplerine kesinlikle alan bırakmaz. Tek farklı skor dezavantajına düşse dahi son 15 dakikaya kadar kontrollü oynar.
Beşiktaş'ın ilk devrede skorda denge varken yediği ikinci gol ve geniş alanda verdiği diğer pozisyonlar yenilginin neden kaynaklandığını çok iyi anlatıyor. Beşiktaş yönetimi defansın ortasındaki oyuncularından memnun olmadığı için, Zapotocny ile Sivok'u transfer etti.
Ertuğrul Sağlam bu ikiliyle, dörtlü defansını oluşturuyordu. Mustafa Denizli göreve geldiğinde Zapotocny, Sivok ve İbrahim Toraman'la 3'lü defansa geçti. Hücum girişimlerinde de Sivok'u orta saha formatına soktu. Bu uygulama Denizli'nin tercihidir. 3'lü defansa karşı olduğum halde saygı duyarım. Ama
Kadıköy'de 4'lü defans uygulayınca birbirleriyle çok az oynamış, özelliklerini bilmeyen Gökhan Zan ile Zapotocny'yi defansın ortasında oynatması çok yanlıştı. Çizgi defansta görev yapan iki oyuncu arasında uyum yoksa işler büyük ihtimalle kötüye gider. Bana göre İbrahim Toraman defans bloğunun sağında da başarılı olamaz. Denizli'nin bu tercihi de yanlıştı.
HOLOSKO HİNT KUMAŞI MI? İşte
Denizli'nin yukarıda anlattığım yanlışları eleştirilir; Holosko'yu kulübede tutması değil. Kayseri ve Bursa deplasmanlarında Beşiktaş üretkenlik sağlayamadığı gibi hiç gol atamadan 5 puan kaybetti. İkisinde de Holosko oynuyordu ne değişti. Holosko bulunmaz Hint kumaşı mı?
Bugün dünya futbolunda adı çok az geçen Slovakya Milli Takımı'nda dahi ilk 11'in direkt oyuncusu değil.
Bugünkü Tüm Yazıları
Derbide Beşiktaş neden kaybetti?
Yayın tarihi: 2 Aralık 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/02//haber,50232AAEA560420381786DB1880E0662.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.