Giriş Saati : 03.12.2008 12:15 Güncelleme : 03.12.2008 16:18
Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu'nun "Türkiye Raporu" görüşmeleri sırasında üyeler "ilginç" değerlendirmelerde bulundular. AB'nin yaklaşımını sert dille eleştiren kimi parlamenterler, "Bazı AB üyeleri keyfi olarak başlıkları engelliyor. Müzakere başlıklarını bloke eden ülkelerin adlarına raporda yer verilmeli" derken, başka parlamenterler de Türkiye'ye üyelik yerine "özel ortaklık" önerilmesini istedi. Yunan parlamenterinin, Türkiye'ye "karışık" mesajları verilmesini eleştirdiği görüşmelerde "Türkiye, stratejik anlamla soğuk savaş döneminden daha önemli" de denildi.
ABHaber'e göre, Türkiye Raportörü Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten'in kaleme aldığı Türkiye (taslak) raporunun AP Dış İlişkiler Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında söz alan Oomen-Ruijten, ''Türkiye'de AB reformları yavaşladı. Hükümet ikinci defa seçimi kazandı. Reformları yapmak için gücü de vardı. Ama AB heyecanı kalmadı. Ben hükümetten ve muhalefetten AB'ye tam üye olacak gibi reformların yapılması çağrısında bulunuyorum. Reformlar ile ilgili söz ile değil uygulama bekliyoruz" şeklinde konuştu.
Anayasa reformu için "muğlak, ne olacağı belli değil" sözlerini kullanan Raportör, "İfade özgürlüğü ile ilgili madde sorun yaratıyor. 301. maddede değişiklik ise yeterli değil. Bunlar bir aday ülkede beklenecek gelişmeler değil" değerlendirmesini de yaptı. Raportör şöyle devam etti:
"Kürt sorunu konusu da bize sorunun ekonomik olduğu söylendi. Türk muhataplarımız bu konuda gerekli adımları atmalı. PKK eylemlerine karşıyız bunu onaylayamayız. Sorun sadece askeri yöntemler ile çözümlenemez. Kürt meselesinde hükümet siyasi inisiyatif almalıdır." "İNTERNET SİTELERİNİN KAPATILMASI BİR ADAYA YAKIŞMIYOR"
Türkiye'deki polarizasyonun AB reformlarını engellediği"ni ifade eden Raportör, "Türk muhataplarımız müzakerelerin açılıp kapanmasını sürekli bizle konuşuyor. Bunlar teknik konular AB için esas olan siyasi kriterlerdir" şeklinde konuştu. Ria Oomen-Ruitjen de, Türkiye'nin AB için önemli bir "partner" olduğunu vurguladıktan sonra "Türkiye'den son dönemdeki parti kapatma davalarını göz önüne alarak siyasi partiler kanunu değiştirmesini bekliyoruz. İnternet sitelerinin sık sık yasaklanması ise AB'ye aday bir ülkeye yakışmıyor" dedi. "BAZI AB ÜLKELERİ KEYFİ OLARAK BAŞLIKLARI ENGELLİYOR"
AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda, Türkiye raporunu dengeli bulduğunu belirtirken, "Ancak bazı eleştirilerim var. Türkiye'ye AB perspektifi net olarak verilmediği için sorunlar bulunuyor" siteminde bulundu. Swoboda şöyle devam etti:
"Bazı AB üyeleri keyfi olarak birçok faslın müzakerelere açılmasını engelliyor ve bu da Türkiye'deki reform sürecini olumsuz etkiliyor. Müzakere başlıklarını bloke eden ülkelerin adlarına raporda yer verilmesi lazım. Eğer müzakerelerin sonunda ne olacağı konusunda açık bir cevap veremiyorsak, Türkiye'den bir talepte bulunmak zordur. Bazı AB üyeleri (Türkiye'nin üyeliğine) karşı çıktıklarını söylüyorlar. Bazı fasıllar hazır olmasına rağmen bir kaç üye ülke tarafından engellemesi nedeniyle müzakerelere açılamıyor." "ERGENEKON'DA YARGILANMADAN KİMSE SUÇLANAMAZ"
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Hollandalı Yeşil Joost Lagendijk de, reform sürecinin merkezinde, stratejik önem veya ekonomi reformların değil, demokrasinin olduğunu ifade ederken "Ergenekon'un üzerine gidilmesi ve tüm uzantılarının ortaya çıkarılması doğru ama yargılanmadan kimseyi suçlamamak gerekiyor" dedi.
Lagendijk, "Raporda Türkiye ile müzakerelerin "ucu açık karakterine' yer veriliyor, Ama aynı AB kararındaki "müzakerelerin ortak hedefinin üyelik olduğu' ifadesine değinilmiyor. Eğer buna değinecekseniz ifadenin hepsini koyun, yarısını atmayın" eleştirisinde de bulundu. "TÜRKİYE YENİ BAŞLIKLARI İSTİYORSA PROTOKOLÜ UYGULAMALI"
Komisyon'daki görüşmeler sırasında da söz alan Kıbrıslı Rum Hıristiyan Demokrat Ioannis Kasoulides de, Rapora destek vererek "Türkiye'yi cesaretlendiriyor. Türkiye ile bazı başlıkların bloke edilmesi kararına tüm AB üyesi ülkeler imza attı. Türkiye yeni başlıklarda müzakerelere geçmek istiyorsa Ankara protokolünü (Rum gemilerine limanların açılması) uygulamalıdır" dedi. "SARKOZY VE MERKEL NEGATİF ETKİ YAPTI"
Türk kökenli Alman Sosyal Demokrat Vural Öger de, rapora yönelik bazı eleştirileri dile getirirken, "Türkiye'deki reform sürecine Sarkozy ve Merkel'in açıklamaları negatif bir etki yaptı. Bizler reform sürecini cesaretlendirmeliyiz. Raporda tam üyelikten bahsedilmeli oysa daha çok müzakerelerden bahsediliyor. Olumlu gelişmeleri 'not ettik' deniyor. Bu olumlu değil. Türkiye'nin İspanya ile birlikte üstlendiği Medeniyetler İttifakı girişimine ve Türkiye'nin stratejik önemine raporda yer verilmesi gerekiyor" diye sitem etti. "301. DEĞİŞİKLİK KOZMETİK, ÖZEL ORTAKLIK ÖNERİLMELİ"
Belçikalı aşırı sağ Philip Claeys de, "Müzakereler üç yıldır sürüyor. Hiç bir değişiklik yok. Raportöre göre, Türkiye'de her şey çok iyi gidiyor. 301. madde ile ilgili yapılan değişikliğin kozmetik olduğunu görüyoruz. Bence Türkiye'ye üyelik yerine özel ortaklık önerilmesi daha gerçekçi duruyor" şeklinde konuştu.
Yunanlı Hıristiyan Demokrat Giorgos Dimitrakopoulos ise, "Ben Türkiye'nin AB kriterlerini yerine getirmesi koşuluyla tam üyeliğini destekliyorum. Ankara protokolü uygulanmalı. Ria, raporunda Kıbrıs sorunuyla ilgili dürüst bir yaklaşım sergiliyor" dedi. "AB TÜRKİYE'YE KARIŞIK MESAJ VERİYOR"
AB'nin Türkiye'ye verdiği mesajın "karışık" olduğunu vurgulayan Yunan Sosyalist Maria Eleni Kopa da "Avrupa Türkiye'den tam olarak ne istediğini bilmiyor. Türkiye'ye karşı havuç ve sopa politikası uygulamayı çalışılıyor. Türkiye'ye ne öneriyoruz? Türkiye'nin tam üyelik perspektifine ihtiyacı var" sözleriyle dikkat çekti.
Polonyalı Hrıstıyan Demokrat Zbigniew Zaleski, "TBMM'de yaptığımız görüşmelerde bizlere 'Kürt sorunu yok' dediler. Erdoğan'ın bu konuya yaklaşımı önemli. Türkiye için reform yapmaktan ziyade, Suriye-İsrail ile diplomasi yapmak daha kolay gibi görünüyor" dedi. "TÜRKİYE AB İÇİN SOĞUK SAVAŞI DÖNEMİNE GÖRE DAHA ÖNEMLİ"
Alman Hıristiyan Demokrat Elmar Brok ise, müzakerelerin kesilmesine karşı olduğunun altını çizererek, "Müzakerelerin hedefi belki üyelik olabilir, belki de başka bir şey. Türkiye'ye kötü mesaj gönderilmemeli. Türkiye stratejik anlamda Avrupa için soğuk savaş döneminden daha önemli. Ancak reformlar için de AB, Ankara'ya gözünü kapamamalı. Ankara protokolü uygulanmalı. Bence Türkiye kendisi müzakere başlıklarını bloke ediyor. Türkiye, AB prensiplerini kabul etmeli. Kıbrıs konusu, AB dış politikası, Nato-AB işbirliği açısından bazı riskler taşıyor" şeklinde konuştu.
AP Dış İlişkiler Komisyonu'nda 16 Aralık'a kadar değişiklik önergelerinin verilebileceği raporun, Ocak 2009 sonunda Dış İlişkiler Komisyonu'nda tekrar görüşülmesi planlanıyor. Raporun daha sonra AP genel kurulunda Mart ayında oylanması bekleniyor.