Türkiye acaba bu defa krizden
hangi dersi öğrenecek?
1994'te
kaliteyi öğrenmiştik. 1998'de
rekabet kavramını benimsedik.
2001 ise
nakit akışının ve
finansın hayati rolünü öğretti bize.
Şimdi yine bir kriz sürecindeyiz.
Bunun farkı,
bizim çıkarmadığımız bir kriz olması.
Üstelik
kurtarıcılarımız krizde.Krizden öğrenme pratiği, genelde
dibe vurmak ve
dipten dönme üzerinedir. 2001'deki
21 Şubat Kara Çarşamba, bu "
dip"lerden biriydi.
Nitekim
ekonomi, dipten dönmüş ve 7 yıldır süregelen büyüme başlamıştı.
Bu "
dip"lerin karakteri de "
dersin" ne olacağını tayin ediyor aslında.
Küresel finans krizinin bize yansıması
yerel ve reel olacak gibi görünüyor.
2001'deki
makro nitelikli krize karşılık bu defa işletmelerimiz bazında
mikro karakterli krizlerle boğuşacağız.
Buna hazırlık noktasından olup bitenlere bakıyoruz.
Bu hafta İstanbul'da 2 önemli toplantının
krize karşı tutum geliştirme ortamı potansiyeli taşıdığını görüyoruz.
Bunlardan biri
İstanbul Sanayi Odası'nın Cevahir Kongre Merkezi'nde yarın başlayacak olan "
sanayi için uygun ortam" temalı
7. Sanayi Kongresi'dir.
Diğeri de AB ile birlikte düzenlediğimiz ve yarın Ceylan Intercontinental'de başlayacak olan "
İstanbul Kümelenme'08 Konferansı"dır.
Bu platformları "
laf olsun torba dolsun" kabilinden harcamak yerine
ortak akıl oluşturma için pekala kullanabiliriz.
Genel refleksimiz hala
güçleri ve akılları birleştirme yönünde olmadığı için yakaladığımız iletişim fırsatlarını da eski ezberlerimize harcıyoruz.
Nitekim Maliye Bakanı'ndan vergi indirimi için
ricaya giden otomotivcilerimiz; "
yeni bir segment üret, gel seni destekleyeyim" mesajını okuyamamıştır.
Mesela yine aynı sektörde FIAT'ın CEO'sunun, "
kriz fırsatı, ucuz arabalara yönelmektir" dersine uyanamamıştır.
Bizim eski ezberimiz "
zordayım kurtar" türküsünü aşamadığından krizden öğrenme sürecindeki
en maliyetli yöntemlere mecbur kalıyoruz.
Ben bu krizden, "
ortak iş yapma" ve
KOBİ'lerimizi
OBİ'leştirmeyi öğrenerek çıkacağımızı öngörüyorum.
Her
dişlisi birbirinden
uzakta dönen irili ufaklı çarklarıyla
Türkiye, ilginç bir
saat görünümünde adeta.
Dişliler,
ortak çalışma ahenk ve ahlakını keşfetmeyi belki de ıstıraplı ve eziyetli yoldan öğrenecek.
Neticede
sürekli geç kalan saat, belki arada ileri gidebilir fakat
zamanın ruhunu yakalayamaz.
Yayın tarihi: 2 Aralık 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/02//haber,324EC8B8CAC94557A0D12BD419776AB1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.