kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
31 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

Özerkleştirme

Bundan 7 yıl önce Kızılcahamam'da Hazine ve tüm KİT tepe yöneticileriyle, "Ne olacak bu KİT'lerin hali" sorusunun cevabını bulmak için 2 gün boyunca arama konferansı yapmıştık.
Daha önce hantallık ve zarar yuvası diye kıyasıya eleştirdiğim pek çok KİT'in genel müdürünün, özel sektör CEO'sundan daha dirayetli ve vizyoner olduğunu görünce şaşırmıştım.
Neticede "kamu, ekonomik aktör olamaz" yargılarımı ve ezberimi yeniden gözden geçirme kararı almıştım.
Ortak aklımız şunu diyordu: "Bu KİT'leri, zamanında, doğru bir ihtiyaçtan yola çıkarak var ettik. İşlevlerini büyük ölçüde yerine getirdiler. Daha sonra değişen anlayışlar ve KİT'lere yüklediğimiz sorumluluklar farklılaştı. Bunu yakalamakta zorluk çekince, sıkıntılar başladı." Ancak dünyada özelleştirme rüzgarları estiğinde, o zamanki imkanlardan "zamanında" yararlanmadık.
Dünya, özelleştirme devrini geride bıraktı.
Raflarda satılık KİT'ler çoğaldı, alıcı piyasa yerini, satıcılara terk etti.
Fiyatlar düştü, sahiplik kavramı değişti.
Mülkiyetin devri anlamındaki algılara saplanıp kalmanın hatalarını bugün hala yaşıyoruz. Oysa özelleştirme, mülkiyetten ziyade, yönetimin rasyonelleşmesi şeklinde algılanmalıydı.
Bunu yapmadık, kamuoyunda yaratılan "özelleştirme, çağdaşlıktır" yanlış algısıyla, ne pahasına olursa olsun, KİT'leri elden çıkarma yarışına girdik.
Siyasilerimizi dinliyoruz: "Devletin vazifesi, düzenleyiciliktir. Özel sektörün yaptığı hizmetleri denetlemektir. Ama devlet ekonomik aktör olamaz."
Bu söylem, her ne kadar çağdaş görünse de, özelleştirme defterini çoktan kapatmış Batılı ulusların pratiğinde, şimdiden arkaik hale gelmiş durumda.
Biz, 25 yıl önce "doğru" olan görüşü, ancak "şimdi" benimseyebildik.
Biz özelleştirmeye "ancak" ikna olduk ama dünyaya bakın, "kamu", çok büyük bir dalga olarak yeniden geri dönüyor.
Hele ki küresel kriz bu geri dönüşü "meşru" da kılıyor.
Neticede sorun aynı; Mülkiyetin kimde olduğu...
Mesela Bolivya'da; önceleri patronlardaydı, şimdi kamu adına bir kurumun bürokratlarında. Fark eden hiçbir şey yok.
Mülkiyetin kimde olduğundan ziyade yönetimin akıllıların elinde olup olmadığı önemlidir.
İktidarı akla veren "Özerkleştirme" dediğimiz bu kavramı tartışmaya devam edeceğim. Krizde gerekecek zira.