Okan Bayülgen'in yaptığı işe büyük saygı duyuyorum. Onun kendini tekrar ettiği ve yenilenmesi gerektiği yolundaki eleştirilere ise kesinlikle katılmıyorum. Zira her şeyin günübirlik tüketildiği bir coğrafyada aynı tür gece şovunu 10 yılı aşkın bir süredir devam ettirmenin büyük bir televizyonculuk başarısı olduğuna inanıyorum. Eğer kendini tekrarlıyor olsaydı, her şeyden üç haftada sıkılan seyircinin Okan'ı çoktan terk etmesi gerekirdi... Okan son programında eleştirileri boşa çıkarmak için fena halde azmıştı!.. Evet, "azmıştı" diyorum, çünkü gece boyunca yaptıklarını izah edebilmek için başka bir söz bulamıyorum. (Nitekim şovun başında "azdığını" kendi ağzıyla itiraf etti) Okan, ayağına geçirdiği özel aparatlarla sahnede "kanguru şov" mu yapmadı, boks eldivenlerini kuşanıp, dünya şampiyonu kadın boksöre karşı yumruk mu sallamadı?.. (Okan, birkaç hafta önce stüdyoda gösteri maçı yaptığı boksör Fırat Arslan'ın burnunu kırmış meğer. Haber diye işte buna derim) Okan fena azmıştı. Hatta aksiyon uğruna Esra Ceyhan'la ortak kullandığı stüdyonun tabanını delmekten bile geri durmadı. (Stüdyodaki seyirciyi Allah korudu) Her ne kadar ortaya panayır görüntüleri çıksa da, bu haftaki şov son derece hareketliydi. Programın lokomotifi haline gelen Özgür'ün hazırlayıp, sunduğu "Bir Şeyi Merak Etmek İstiyorum" bölümüne bayıldım. Bundan sonra fotoğraf çektirirken ben de "Üçyüzotüzüç" yerine "Kahtalı Mıçe" diyeceğim. Zira gördüm ki harika sonuç veriyormuş! "Diskonun Dayanılmaz Ağırlığı" bölümünde Yoko Ono'dan esinlenilen parodiler de iyiydi. Ama bana kalırsa haftanın yıldızı, programın metin yazarı Aziz'di. Telefonla programa katılan izleyicilere yöneltilen soruların yanıt şıklarına gülmekten nefesim kesildi. Helal olsun Aziz'e... Gelelim, programın çapaklarına: Okan'ın bir gece önce Beyaz Show'a katıldığı için İsmail YK'ya yüklenmesi, antipati yarattı. İnce taşlamalardan Beyaz da nasibini aldı. Okan, kanguru ayakları üzerinde tuhaf hareketler yaparken, "Beyazıt yıllardır şovunda neden bu hareketleri yapıyor diye merak ederdim. Meğer kanguru ayak kullanıyormuş" dedi. Telefonla bağlanan izleyici Aysun Emek'in söylediği "Bir an kendimi Pınar Beyaz'daki beyinle konuşuyorum sandım" esprisi ise mesaj yüklüydü. Sanırım o izleyici de bizler gibi hangi reklamı izlese, kulağına Okan'ın sesinin çalınmasından rahatsızdı. Bir de uyarı: Konuklar stüdyoya girerken, merdivenlere sis efekti veriliyor. Bir gün fena bir kaza yaşanacak. Bu hafta takılıp, düşmek üzere olan manken Simge Tertemiz'i Okan son anda beline dolanarak kurtardı. Ama her nedense (!) Kahtalı Miçe'ye aynı dikkat ve özeni göstermedi!.. Ve hem gözümü hem vicdanımı tırmalayan son bir not: Okan'ı şovuna çıkmadan önce sahnelerin duayeni Erol Günaydın ağabeyimizin anons etmesi hoş olmuyor. Zira sahne geleneklerine göre, kıdemsizler, kıdemlileri anons eder... Eminim ki dünya tevazu şampiyonu Erol Ağabey bu durumdan rahatsız değildir. Ama ben bir türlü alışamadım...
Bugünkü Tüm Yazıları
Okan bir kez azmaya görsün!
Yayın tarihi: 2 Aralık 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/02/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.