kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
YÜKSEL AYTUĞ

Osmanlı Cumhuriyeti benzerliği

Mustafa belgeseli kadar olmasa da, Osmanlı Cumhuriyeti filmi çeşitli platformlarda tartışma konusu olmaya devam ediyor. Henüz filmi izleme olanağı bulamadım. İzleyince, yorumlarımı bu köşede sizlerle paylaşacağım. Ancak filmin konusu, bir kitabı çağrıştırıyor. 2006 yılının Temmuz ayında piyasaya çıkan kitabın adı "Mustafa Kemal'imi Vurdular..." Neden Kitabevi'nden çıkan eserin yazarı ise Cenkut Yıldırım... Kitap, Atatürk'ün olmadığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun günümüzde devam ettiği, Sevr Antlaşması'nın kabul edildiği, İstanbul'un başkent olduğu, Anadolu'nun işgal altında bulunduğu "sanal" günleri anlatıyor. Osmanlılar, kişi başına düşen milli geliri yüksek ama yabancıların boyunduruğu altında yaşayan bir devlet olarak gösteriliyor. Kitaptan bir bölüm ise aynen şöyle: "Halil Çavuş tüm askerliği boyunca iki günde gördüğü katliamı hiçbir cephede görmemişti. Gözyaşlarını gizleyerek, 'Vallahi Paşan ne diyeyim? İki gün önce miydi, üç gün mü şaşırdım artık. Biz Mustafa Kemal Paşa'yla Sivas'a doğru yola koyulduk. Erzincan Boğazı'na geldik. Orada jandarmalar 'Dersimli Kürtler Boğaz'ı tutmuş' dediler. Biraz orada oyalandıktan sonra tedbirli yola çıktım ama Boğaz'da pusuya yakalandık. Binlerce adam ve makineli tüfekler arasında çıkamadık Boğaz'dan, bizi buralara kadar sürüp takip ettiler. Yardıma gelen bir birliği de biraz ileride pusuya düşürdüler. Karabekir Paşa yutkunarak, 'Peki Mustafa Kemal Paşa'ya ne oldu?' diye sordu. Halil Çavuş artık gözyaşlarını gizleyemiyor, gökyüzünü yırtarcasına bağırıyordu. 'Kemal Paşa'yı vurdular, Kemal Paşa'yı vurdular!' Karabekir Paşa da oturduğu yerde buz kesmiş, gözyaşları içinde benzer şeyleri mırıldanıyordu. 'Mustafa Kemal'imi vurdular! Ali Galip, Ali Galip, hain Galip!.." Ve kitap şu sorularla devam ediyor: "Hâlâ Osmanlı'nın idaresi altında olsaydık ne olurdu? İzmir işgal altında olsaydı? Misak-ı Milli parçalansaydı? Karadeniz Lazistan, Pontus olsaydı? Güneydoğu Anadolu'da Kürdistan, Ermenistan olsaydı? Osmanlı İç Anadolu'ya sıkıştırılmış bir devlet olsaydı, ne olurdu?.." Yanlış anlaşılmasın. Bir "intihalden" filan söz ettiğim yok. Eminim, Osmanlı Cumhuriyeti'nin senaristi Gani Müjde'nin bu eserden haberi yoktur. Zira "Atatürk olmasaydı, şimdi yabancıların egemenliği altında olurduk" cümlesi, ilkokul sıralarından beri her Türk vatandaşının hafızasına kazınmıştır. Buradan hareketle, bu "değerli" malzemenin, birden çok kişinin hayal gücünü tetiklemesi gayet doğal...