kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞENGÜL BALIKSIRTI

48 yıl süren büyük aşkta bir sitem şarkısı; Anlamazdın

Çağan Irmak'ın 'Issız Adam' filmi, konusuyla olduğu kadar müzikleriyle de konuşuluyor demiştim geçen hafta... Ayla Dikmen'in sesinden, sözlerini Fikret Şeneş'in yazdığı 'Anlamazdın' şarkısı hepimizin yüreklerinde bir yerlere dokundu. "Peki bu şarkı neyi anlatıyor? Niçin herkesi bu kadar etkiliyor?" diye sormuş, bunun yanıtının da Fikret Hanım'da olduğunu belirtmiştik. "Benim bildiğim Fikret Hanım, şarkılarının çoğunu aşkının yıllarca devam ettiği ama bir inat uğruna birlikte olmadığı bir beyefendiye yazmıştır. Kim bilir belki bu şarkı da, bu büyük aşkın sonrasında evlenip çoluk çocuğa karışan o beye yazılmıştır" demiştim. Ama gazete baskıya girene kadar Fikret Hanım'la konuşmak mümkün olmamıştı. Fikret Hanım sabaha karşı uykuya dalıyormuş. Çünkü ne zaman başını yastığa koysa bütün düşünceler o saatte başına üşüşüyormuş. Bunun için onun açıklamaları geçen haftaki yazıya yetişememişti. Şeneş, filme henüz gitmemiş... "İnşallah bu birkaç gün içinde gideceğim" dedi. "Bu nasıl bir şarkı Fikret Hanım? İnsanlar ne buldular bu şarkıda?" dedim... Tuhaf gelebilir ama şarkının sözleri aklında değil. Sadece en son satırını hatırlıyor; 'Ağlayan bir çift göz bıraktın ardında...' "1 milyon yıl önce yazmıştım" diyor. Kendi şarkılarını dinlemezmiş zaten... Kim bilir belki de zamanında yaşayıp tükettiği için her şeyi. Nitekim kendisi de buna benzer şeyler söyledi: "Kendi şarkılarımı dinlemek sınıfından çıktım artık. Mezun oldum. 300 şarkıda aşkın her türlü halini anlattım, kendi hissettiklerimi ve size hissettirdiklerini yazdım." "Aşkın yalın hali miydi o zamanlar?" diye sordum. Hani aşk değişti, kirlendi diyorlar ya! "Yoo, aşk değişmedi" dedi. "Ama aşkı güzellikleriyle yaşamak gerek." Sonrasında da Ayla Dikmen'in söylediği şarkıya ilham veren duyguyu şu cümleyle özetledi: "Güzellik olmayınca ağlayan bir çift göz bırakıyorsun ardında..." İşte hikaye buradan başlıyor... Aşk şarkılarının hikayesi yani... Dediğim gibi, bütün bu şarkılar gerçek bir aşka yazılmış. "O bir aşktı. O aşk yazdırdı bana bütün bunları" dedi. Ama aşk her zaman bir gül bahçesi değil maalesef. "Karşındaki senin gibi hissetmediği sürece işte böyle 'Anlamazdın' diye şarkılar yazıyorsun" diyen Fikret Hanım da gül bahçesinde yaşamamış anlayacağınız. Şu meşhur sözle de durumu özetledi zaten: "Aşk kadının bütün hayatıdır, erkeğin ise hayatının parçası..." Gelelim, muhteşem aşk şarkıları yazdıran o büyük aşka... Fikret Hanım aşık oluyor. Ama kızınca (aldatılıyor) evleniyor. Bedi Çapa ile 18 yıl süren bir evlilik yaşıyor. O evlenince aşık olduğu adam da ona kızıp evleniyor. (Beyefendinin adını biliyorum ama ailevi sebeplerden ötürü yazamıyorum.) Ama Fikret Hanım evliliğini bitirince aşkın alevleri yine yüreğini yakıyor. Nitekim, "Bitmiyor" diyor, "Dayanamayıp yine barışıyorsun." Ama sevdiği erkek çoluk çocuğa karışmış, biraraya gelmeleri mümkün değil. Doya doya yaşanamamış bir aşk? Ve koskoca bir 48 koca yıl... Pişmanlık var mıdır peki? İnsan 'İyi ki yaşadım" diyebilir mi? "Tabii ki... Aşk hiçbir zaman pişman olmamaktır..." dediğinde, "Ya evlenseydiniz? Bu aşk devam eder miydi bunca yıl?" diye soruyorum. "Hayır, aşk biterdi. Evlenince erkeğin malı oluyorsun çünkü. Zaten bir şarkı yapmıştım, "Ne de olsa karın" diye. Ayla Algan okudu. Onu dinleyin, ne olduğunu anlarsınız" dedi Fikret Hanım... Dinledim o şarkıyı... İlk dörtlüğünü bulabildim, şöyleymiş; 'Bak saatler geçti yine, Sakın geç kalma evine, Bir tel saçım takılmasın, Kokum sinmesin üstüne...' İşte böyle... Zaten Ajda Pekkan'ın şarkılarına bir bakarsanız; 'Bir Günah Gibi', 'Sardı Korkular', 'Kimler Geldi, Kimler Geçti', 'Haykıracak Nefesim Kalmasa Bile'... Fikret Hanım'ın aşkının her halini, her duyguyu, bütün iniş ve çıkışları orada görebilirsiniz. Belki de hepsi gerçek duygular olduğu için bu kadar çok sevilmiştir bütün bu şarkılar...