Kriz yönet, ayrılık yönet, aşk yönet, adamları yönet, paranı yönet, işini yönet, aileni yönet, eski sevgilini yönet... Yönet babam yönet. Hayatımız, onu bunu yönetmekle geçiyor. İdare, idare, idare! Mantık, mantık, mantık! Strateji, strateji, strateji! Yetti gari! Şimdi tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de bavulumuzu yöneteceğiz öyle mi? Yüksek müsaadenizle, ben bavulumu bile yönetemiyorum, artık anladım bu işi beceremiyorum. Şimdi iki günlüğüne Berlin'e gittim ya. İki güncük işte. Ne alınacak? Bir günlüğüne bile gitsen kadın olarak mecbur olduğun ıvır zıvırların var önce. Neymiş onlar? Kremler, bakım ürünleri, makyaj malzemeleri, bilgisayar, fotoğraf makinesi, hepsinin şarj aletleri, çorap, çamaşır. Eh iki de kazakla jean attım mı işim tamam! Yani ben öyle zannettim. Ama ne demiş anneler, "Kızım seyahate gittin mi bavuluna bir siyah elbise, bir siyah topuklu ayakkabı ve bir siyah pantolon atacaksın." Bu anneler de her şeyi bilir adamı sinir ederler. Tabii ben dinlememişim. Bir kere büyük sözü dinlesem şaşarım zaten.
YORGUNLUK, TEPİŞMİŞLİK...
İkinci gece Pirelli'nin gala yemeği varmış meğer ve koyu renk elbise mecburi. Ben de diyorum ki, 'Bizim ekipte herkes şaşırdı mı, iki gün için kocaman bavul taşınır mı?' İki günün bir gününde yukarı aşağı koşturup elbise, ayakkabı ve çorap aradım. Sonuç: tamam. Şimdi bavul mavul hikaye, bütün bunları şunun için çiziktiriyorum sayın okur. Her detayı düşünmekten, onu bunu yönetmekten bıkmadık mı? Korkarım 70 yaşımızı gördüğümüzde (görebilirsek tabii) elimizde kocaman bir yorgunluk, tepişmişlik, her şeyi düşüne düşüne bitmişlik kalacak... Bir seyahat bile bu kadar gerebiliyorsa yanmışız valla. Şu hayatın daha kolay biçimi vardı da, biz mi göremedik?
Yayın tarihi: 25 Kasım 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/25/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.