Gerçi Amerikalılar Obama'yı Başkan seçerek, insanın derisinin rengine bakılarak sınıflandırılmasının sona erdiğini kanıtladılar.
Ama bu seçim Amerika'da siyahbeyaz ayrımının tümden sona erdiği anlamına gelmiyor. Neticede arkasında yüzlerce yıllık birikim bulunan bir saplantı, yanlış, ilkel ve çağdışı olsa da, bir seçim sonucu ile sıfırlanamaz.
En azından Amerikan mizahındaki ırk ayrımcı ve özellikle kara derililere dönük fıkralar uzun bir süre daha üretilecektir.
Bunlardan birini
New York'ta satın aldığım bir kitapta (Truly Tastless Jokes/ Blanche Knott/ St. Martin's Press) okuduğumda, kendi toplumuza da bu fıkranın uyarlanabileceğini düşünmüştüm.
Soru ve cevaptan oluşan bu fıkra şöyleydi:
Soru- Karanlık bir sokakta altı tane kara derilinin bir beyaz kadına tecavüz etmek istediklerine tanık olduğunuzda, o kadını nasıl kurtarırsınız? Cevap- O sokağa bir basketbol topunu atarsınız. Kara derililer kadını bırakıp, o topun peşinden koşarlar.
Ne yapardınız? Bu fıkrayı bize uyarlamak meselesine gelince...
İsterseniz birkaç deneme yapalım...
Soru- Ekonomik kriz zirveye vursa ve Güneydoğu'daki bölücü terör can almaya devam etse bile, medyanın bu olayları görmezden gelmesini nasıl sağlarsınız? Cevap- Başbakan Erdoğan'ı çok az sayıdaki gazeteci ile birlikte akşam yemeğine davet edersiniz. Bu yemekte bulunmayan ve çoğunlukta olan gazeteciler, günlerce sadece bu yemekle ilgili ve öfke dolu yazılar yazar, haberler yaparlar. Böylece ne
ekonomi ne de güvenlik gündemde yer alır.
Soru- Bu yemeğin etkileri geçer ve medya ülkenin gerçek gündemini hatırlarsa, bu defa ne yaparsınız? Cevap- Önceki yemeğe davet edilmeyenleri daha da öfkelendirecek yeni bir akşam yemeği daveti düzenlersiniz. Bu yemeğe yine çok az sayıda gazeteci davet ederken, konuklar listesine Başbakan Erdoğan'ın yanında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de eklersiniz. Bu defa dünya savaşı patlamış olsa bile kimse bu yemeğe tepki göstermekten başka bir şey düşünmez olur.
Soru- Diyelim ki Erdoğan'lı ve Gül'lü yemeğe dönük öfkeli tepkiler de dinmeye başladı... Medya sonunda yurt ve dünya gündeminin gerçeklerine dönmeyi hatırladı. Bu durumda ne yaparsınız? Cevap- Bu durumda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın partisine üye kaydedeceği kalabalıkların arasına çarşaflı kadınları da katarsınız. Baykal çarşafla ilgili hümanist görüşler seslendirirken, medya da bu konuyu tartışmaya kilitlenir. Böylece gündem yine dağılır.
Gündem farkları Soru- Çarşaf da ilgi çekmemeye başlarsa ne yaparsınız? Cevap-
"Mustafa" filmini hatırlatırsınız. Gündem yine dağılır...
İşin şaka yanını bir tarafa bırakırsanız,
Türkiye'de
"gerçek gündem" le
"medyatik gündem" arasındaki farkı görmezden gelmeniz imkansızdır.
Şimdi Amerikalı siyahlar basketbol dışında golfte ve teniste de yıldızlar çıkarmaya başladılar. Daha ötesi var mı? Amerika'nın başkanı da kara derili artık.
Yani bir basket topu peşinde beyaz kadını unutan kara derililerle ilgili fıkra, artık bir anlam taşımıyor.
Ama Türk medyasını gerçek gündemden kopartmak için onların önüne atılacak konular hep aynı.
"Biz en büyük gazeteyiz" diye kendi kendilerini cilalayanları çıldırtıp onları gerçek gündemden kopartmanın yolları belli... Davet edilmedikleri yemeklerin davetli listelerini sızdırın onlara, sonra da kenara çekilip
"En büyük biziz, diyorlar ama ülkenin Başbakanı ile aynı masada yer alamıyorlar" diye iğneleyin...
Yayın tarihi: 22 Kasım 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/22//barlas.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.