* Kurduğunuz Oyun Atölyesi'nin hayatınızdaki önemi nedir? Hayatımın önemli merkezlerinden biri o. Orada bir yaşam kurduk. Aslında tiyatro bir araç. Benim tiyatro yapma sebebim, kendimi ve insanı anlama çabası. Oyun Atölyesi'ni yaptığımız zaman orada düşlerimizi gerçekleştirebilecek bir alan yarattık kendimize. "Delisiniz, ne yapıyorsunuz, el âlemin arsasına bina yapıyorsunuz" dediler. Delilik buysa, evet ben deliliği kabul ediyorum. Amacım mülk edinmek değil, bir yaşam alanı yaratmak. O arazi başkasının olabilir, ben orada kiracı olabilirim. Ne olmuş? Dünyada da kiracıyız. Ben oraya her gidişimde derin bir nefes alıyorum ve çok mutlu oluyorum.
* Ekibiniz ilk günden birlikte mi sizinle? Sonradan katılanlar da var. Bizim devamlı oyuncu kadromuz yok, oyun bazında oyuncu alıyoruz. Bir ödenekli tiyatro gibi, sürekli bir oyuncu kadromuz bulunursa şöyle bir zorluğu var; oyuncuya oyun seçmeye başlıyorsunuz. 10 oyuncum var, 10 kişilik oyun bulmam lazım gibi bir sıkıntıya giriyorsunuz ve bu sizi oyun seçmekte zorlayan bir şey. Ben 2 kişilik oyun da oynayabiliyorum, 15 kişilik de. Oyuna göre oyuncu aldığımızda bizim seçme özgürlüğümüz artıyor.
* Seçme özgürlüğü sizin için ne kadar önemli hayatta? Çok önemli. Oyun Atölyesi'ni kurduk ama diyorlar ki, "Yurtdışında böyle bir şey yapmana gerek kalmazdı." Orada zaten tiyatrolar var. Fakat ben, yaşadığım bu tecrübeyi hayatta hiçbir şeye değişmem.
* Hayata bir daha gelseniz... Aynısını yapardım. Çince'de felaketten fırsat çıkarmak diye bir söz vardır, felaketle fırsat için aynı kelimeyi kullanıyorlar galiba. Önemli olan, felaketten fırsat çıkarmak. Tiyatroyu yaparken yaşadığım tecrübeyi, kurduğum ilişkileri ve hâlâ orada devam eden yaşamı, hiçbir şeye değişmem. Yine aynısını yaparım. Yapmaya karar verdiğim zaman para da yoktu cebimde. Çocuk gibi, kısmetiyle doğdu tiyatro...
Yayın tarihi: 14 Kasım 2008, Cuma Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/14/gny/haber,B095DA32D43949CEB62F8B751889B45C.html Tüm hakları saklıdır.