kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Yaşar Nuri ve başörtüsü

Antalya'ya giderken, uçakta, Yaşar Nuri Öztürk'e rastladım. Dindar camia Öztürk'e biraz küskün. Siyasete karışmadan önce, sempatizan kitlesi daha genişti. Bunun sebebi, başörtüsü konusundaki tavrı diye düşünüyorum.
Öztürk ile gündemden hiç düşmeyen başörtüsü meselesini konuştuk. İşte söyledikleri:
"Ben, başörtüsü dinin emri diyenlere kızıyorum. Mehmet Aydın gibi bir 'yorum' farkından ve 'tercih'ten söz edilse, bu tercihe saygı gösterilmesini elbette savunurum. Dinde başörtüsü konusunda icma yok. Sözgelimi İmam Malik, Hanefi fıkıhından Cassas, Tabiyundan, yani Sahabe'yi izleyen nesilden Said Bin Cübeyir, başörtüsünü Kur'an emri değil örf olarak değerlendiriyor. 'Kadın başını açarsa kerahet olur' diyorlar. 'Hoş karşılanmaz' anlamında."
Yaşar Nuri Öztürk'ün ko
nuşması, zihnimde bir ışık yanmasına vesile oldu. Acaba, "Başörtüsü dinin emridir" şeklinde kesin bir hüküm ifade edilmese, "Biz böyle yorumluyoruz ve örtünmeyi tercih ediyoruz" denilse, tartışma sona erer ve başörtülü kızlarımız tercihleri doğrultusunda hayatlarını sürdürme ve okuma özgürlüğüne kavuşurlar mı? Çünkü, "Yorum "ve "tercih", Anayasa Mahkemesi'nin, "başı açıklara dayatma olabilir" gerekçesini de çürütüyor.
Fethullah Hoca'nın "füruattandır" (İçtihadi bir mesele) demesi de böyle bir orta yol arayışını yansıtıyordu zaten.