Amerika, adı konmamış bir iç savaştan çıktı aslında. Bu savaş Virginia düzlüklerinde değilse de, ülke genelindeki sandıklarda yaşandı.
Kazanan yine Kuzey, kaybeden Bush ailesinin temsil ettiği Güney oldu.
Çatışmanın odağında yine ırk unsuru var gibiydi ama asıl çatışma aslında Amerikan ekonomisinin yeni dönemde izleyeceği yol üzerinden yürütüldü.
Al Gore'un elinden seçimi çalan silah ve enerji şirketleri bu dönem kaybetti.
Teksas kaybederken Chicago kazandı.
100 küsur yıl önce olduğu gibi.
O zaman emeğin serbestleşmesi kavgası vardı, şimdi bilişim teknolojisi, reel
ekonomi öne çıktı.
Obama'yı Soros'çu Warren Buffet'ın desteklemesi tesadüf değildi elbette.
Amerika'da da bir renkli devrim yaşandı, renk bu kez portakal değil, siyahtı.
Siyaha güç veren beyaz ve Hispanikler dünyanın da yönünü belirleyecek bir adım atmış oldu.
Amerika, Bush yönetiminde 8 yıl boyunca hard power dediğimiz silahlı güce dayandı.
Irak'ı, Afganistan'ı işgal etti, önüne çıkan herkese kafa tuttu.
Oysa Amerika'nın soft power'ı da önemliydi.
Obama döneminde bu soft power'ın öne çıkışına tanıklık edeceğiz.
Obama'nın seçilmesinin Afrika'dan Müslüman coğrafyaya kadar büyük bir coşku yaratmış olması bunun açık bir göstergesi.
Obama seçildi diye dünya daha adil, daha eşitçi olmayacak.
Ama demokrasi, insan hakları gibi konular daha öne çıkacak.
AB ile ilişkiler daha uyumlu hale gelecek ve otoriter rejimler üzerindeki baskı daha da artacak.
Başta Irak olmak üzere bizim coğrafyayı ilgilendiren sorunlarda şiddetten ziyade barışçıl yöntemlerin öne çıkacağı bir döneme tanıklık edeceğiz.
Türkiye son dönemde bölgede oynadığı rolle Amerika'nın etkili bir müttefiki olabilecek.
İran'la ilişkilerden İsrail-Filistin sorununa, Suriye'nin uluslararası camiaya kazandırılmasından Afganistan'da çatışmaların sona erdirilmesine kadar birçok alanda Türkiye'nin yardımına ihtiyaç olacak.
Dün sabah gün ağarıncaya kadar ekranın başında seçim sonuçlarının gelmesini izledim.
Obama'nın insanın tüylerini diken diken eden teşekkür konuşmasını izledim.
Obama'yı ve Jesse Jackson'ın gözyaşlarını izlerken Amerika'daki dostlarım aklıma geldi.
Büyükanne ve babalarının acı dolu anılarını paylaştığım dostlarım Brenda ve Steve aklıma düştü.
Ne kadar gurur duydukları aklımdan geçti ve elbette Shana'yı düşündüm.
Yarı Türk, yarı Afrikan-Amerikan olan genç yeğenimi.
"Tarih yazdık" diye mesaj atmıştı bana.
Evet, dünyanın en büyük gücü Amerika'nın önderliğinde dünyanın önünde yepyeni bir yol açılıyor.
Dileriz Obama başta kendi halkı olmak üzere, tüm dünya halklarının kendisine bağladığı umut ve güveni boşa çıkarmaz ve Beyaz Saray'dan ayrılırken arkasında daha iyi bir Amerika kadar daha iyi bir dünya da bırakır.
Yayın tarihi: 6 Kasım 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/06//haber,FC866A2F058A4777B5CD9744EDF167F1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.