kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Mark Kurlansky en son bir Emile Zola çevirisine imza atmış.

Sorumluluk alıp, savaşla yüzleşmeli

KAYA GENÇ - KİTAP
03.11.2008
27. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı için Türkiye'ye gelen muhalif yazar Mark Kurlansky, siyasi duruşunu 'Bütün gençler, erkek kadın demeden sorumluluk üstlenip savaşla yüzleşebilmeli' diyerek özetliyor..
Bu yıl '1968' temasıyla düzenlenen 27. İstanbul Kitap Fuarı'na konuşmacı olarak gelen ve Türkiyeli okurların Everest Yayınları etiketli 1968: Dünyayı Sarsan Yıl kitabıyla tanıdığı Amerikalı gazeteciyazar Mark Kurlansky'e, savaştan medyaya uzanan sorular sorduk.

-Türk 68 kuşağı ne durumda?
-
Buradaki durumu tam olarak anlayabildiğimi söyleyemem. Örneğin Amerikada '68 kuşağını birleştiren ana mesele, Vietnam savaşı karşıtlığıydı. Eğer Vietnam savaşını çekip alsanız o kuşağı birleştiren değer de ortadan kalkmış olur. Pek çok ülkede '68 kuşağını birleştiren değer ise Amerikan düşmanlığı oldu. Amerikan düşmanı olmak iyi güzel de, kimseye bir yardımı olmuyor bunun. Anlamlı bir ayrım noktası, ama sorun çözmüyor.

-Vietnam ve Irak savaşına karşı yapılan gösterileri karşılaştırmanızı istesek?
-O yıllarda gösterilere polis çok şiddetli müdahale ederdi. Bazen düşünürüm, polis o kadar sert müdahale etmese neler olurdu diye. O dönem olan pek çok şey gerçekleşmeyebilirdi polis şiddeti olmasaydı. Polislere boyun eğmeyeceğimizi göstermek için pek çok gösteri yaptık. Irak karşıtı gösterilere polis öyle çok müdahele etmedi. Televizyon kanalları da bu gösterileri haberleştirmedi. 1968'de ise polis göz yaşı bombaları kullanıyordu, olaylar sürekli televizyonda gösteriliyordu.

-Savaş konusunda medyanın manipülasyonu üzerine fikriniz ne?
-Tek bir örneği, The New York Times'ı ele alalım. Vietnam savaşı konusunda gayet başarılı bir gazetecilik yapan The New York Times, öğrencilerin protesto gösterileri konusunda ise çok olumsuz bir tavır takınmıştı. Bunun sebebi de gazetenin sahibinin, aynı zamanda Columbia Üniversitesi'nin mütevelli heyetinde oluşuydu. Öğrenci olaylarını bu yüzden olumsuz biçimde yansıttılar. Ama genel olarak şunu söylerim: O dönemde çok daha iyi gazetecilik yapılıyordu. Gazeteciler bir sorumluluk hissediyorlardı yaşananlara karşı. Vietnam hakkındaki haberlerle Irak hakkındakileri karşılaştırın. Irak savaşı bir gazeteci için çok daha tehlikeli. Pek çok gazeteci öldü Irak savaşında. Amerikan ordusu da Vietnam'dan ders almış durumda. Savaşı gerçekten göremiyoruz artık. Oysa Vietnam savaşı sırasında televizyonda ölüm ve şiddet sahneleri gösterilirdi, bu da insanları muhalefete itti.

-ABD seçimlerinde Ralph Nader mı yoksa Barack Obama mı 1968'in ilerici değerlerini temsil ediyor?
-Nader'ın durumunu çok bilmiyorum, buraya gelmeden önce New York'ta oyumu verdim ve oy pusulasının üzerinde Nader yoktu. Son aylarda hiç sesi soluğu da çıkmadı. Nader akıllı adam, söylediği sözler de doğru. Ama o aslında başkan olmayı istemiyor, olmayacağını da biliyor, o yüzden aklından ne geçerse söyleyebiliyor. Obama ise muhtemelen pek çok konuda Nader'la aynı fikirde ama başkan olmayı istediği için bunları dile getiremiyor.

-Vietnam savaşına gitmeyi reddeden gençler askerlik belgelerini yakıyorlardı. Bugün ise Amerika'da zorunlu askerlik geri gelsin talepleri dile getiriliyor.
-
Bu isteği bir kongre üyesi dile getirdi. Ne istediği belliydi. Herkes savaşa karşı çıksın diye zorunlu askerlik geri getirilsin diyordu. Bence harika bir fikir bu. İyi ki ben gençken askerlik zorunluymuş ve iyi ki askere çağrılmışım. Bu bana savaşmaya karşı koyma gücünü verdi. Zorunlu askerlik olmasa, Vietnam'a karşı bir duruşum da olmazdı. Bugün genç olsam, zorunlu askerlik olsun isterdim. Askerlik zorunlu olsun ki Irak'ta savaşmayı reddedebileyim. Yale Üniversitesi'nde bu görüşlerimi dile getirince bir kadın 'lütfen ama iki çocuğum var, savaşa gitmelerini istemiyorum' dedi. Ben de ona 'çocuklarınız savaşa gitsin istemiyorum, savaşa gitmeme şansına sahip olsunlar istiyorum' dedim. Vietnam'daki olaylar başladığında, hatırlıyorum, hemen Vietnam hakkında araştırma yapmıştım. Çünkü savaşmak üzere oraya gönderileceğimi biliyordum. Erkek kadın demeden bütün gençler bence bu durumla karşı karşıya gelmeli. Ve bir sorumluluk üstlenip savaşla yüzleşmeli.

-Türkiye'deki çatışma ortamı hakkında ne diyorsunuz?
- Bence sorun savaşın kendisi. Eğer Vietkong başkanı Ho Şi Min bana sorsaydı 'Aman Kuzey Vietnam ordusu kurma' derdim. 'İtaatsizliği yerleştir. Amerikalıları hiçbir konuda onlara yardımcı olmayarak ülkenden kapı dışarı et.' Böylece 3 milyon Vietnamlının hayatı kurtulurdu.
Haberin fotoğrafları